Bugün, 23 Nisan… Neşe dolamıyor insan!..

Bugün, bağımsızlık ve özgürlük sembolü Millet Meclisimizin açılışının 100'üncü yıl dönümü… Bu kutlu ve mutlu günü daha büyük coşkuyla kutlayamamanın hüznü, buruk bir huzurla karışmış gibi…

Korona virüs ve kimi yönlendirici ve yöneticilerimizin başkalaşması, millettin değerlerinden uzaklaşması…

Olsun… Evlerimize astığımız bayraklarımızla, birbirimize gönderdiğimiz kutlama mesajlarımızla, çocuklarımıza mutlaka okumalarını tavsiye ettiğimiz Millî Mücadele konulu kitaplarla, dedelerimizden dinlediğimiz savaş anılarıyla ve geleceğimize yönelik umutlarımız, heyecanlarımızla bizler bayramımızı yine büyük coşkunlukla kutluyoruz.

***

23 Nisan; kendini şuurlu Türk, ihlaslı Müslüman, hatta insan olma bilinci içinde yüksek ufukla yaşama gayretinde bulunan her insan için mübarek bir tarihtir. "Çünkü"süne girmek gerekir mi, bilmiyorum. Art niyetli olmayan, Türk - İslam düşmanlığı yapmayan, özgürlüğüne düşkün her Türk, her Müslüman, her insan "çünkü"sünü bilir, idrak eder ve gereğini yapar. Yapamayanlar da bir gün ya yanlışını anlar, ricat eder, ya da tarihin tozlu sayfalarında unutulmamayı bekler… Hatta, geriye dönüp de yanlışsız bir ömür sürmeyi… Ama, artık nafiledir, son pişmanlık …

23 Nisan'ın değerini bilen, geçmişten geleceğe uzanan misyonunu özünde hisseden yüksek bilinçli, geniş ufuklu insanların coşkusu bir başka…

23 Nisan'ın değerini biliyormuş gibi yapan münafıkların, rantiyeyi düşünmekten başka sıkıntıları olmayanların da riyakârlığı bir başka…

Her iki türden insanı da görüyor, hem coşkumuz artıyor, hem de hesaba çekilecek insanların insansızlıkları karşısında ürperiyor, ibret alıyoruz.

***

23 Nisan; "Sadece imam-hatipli olsun da ne olursa olsun" demeyenlerin, her meslek grubundan, her cemaatten, her yaştan, her cinsten vatan sevdalılarının, ehil sahibi muteber insanların bütün dünyaya gür bir sesle "ÖZGÜRLÜK" diye haykırdığı tarihtir.

23 Nisan; Müslüman görünümlü, İngiliz dostu Dürrizade'nin fetvalarına karşı duran bir elinde Kur'an, diğer elinde mavzeri ile Yunanla mücadele eden Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi'nin Türkçe ve Müslümanca dik duruş tarihidir.

23 Nisan; soysuz, Batı dalkavuğu, millî değerlerden nasibini almamış Damat Ferit Paşa'nın vatanpervermiş gibi duran kukla şahsiyetini paçavra gibi dağıtan ve rezilliğini bütün dünyaya belgeleyen Müftü Rıfat Efendi'nin, Diyap Ağa'nın, Çankırılı Ahmet Talat ONAY'ın, Kahramanmaraşlı Sütçü İmam'ın, Gâziantepli Şahin Bey'in, Gördesli Makbule Hanım'ın, Ilgazlı Şerife Bacı'nın, Aydınlı Yörük Ali Efe'nin, Doğu Cephesi Komutanı Kâzım Karabekir'in, Genelkurmay Başkanımız Fevzi Çakmak Paşa'nın her türden kahpelere karşı verdiği mücadelenin tarihidir.

23 Nisan; günümüzdeki FETÖ'nün atalarından, Hint kökenli İngiliz kölesi ve ajanı Mustafa Sagir'in gerçek kimliğini tespit eden ve idam ile yargılanmasını sağlayan Kastamonu Valisi  Cemal Bey'in, İnebolu Kaymakamı İsmail Hakkı Bey'in, İnebolu Belediye Başkanı Hüseyin Kâşif Bey'in, Muhittin Paşa'nın, Teşkilât-ı Mahsusa görevlisi Mehmet Âkif'in "Ben de varım!" dediği kutlu ve mutlu bir gündür.

23 Nisan; milletin toparlandığı, dirildiği ve közlenmiş Türk Ocağı'nı yeniden alevlendiği, zaferin müjdelendiği, umudun güçlendiği muştulu gündür.

23 Nisan; baharı müjdeleyen, sonbaharla zaferin kazanılacağının ilk ışıklarını veren "Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki inkişafı ile âtinin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır." gür sesinin yankılanacağı günü işaret eden kutlu bir gündür.

BÖYLE BİR KUTLU GÜN, SADECE AZİZ TÜRK MİLLETİNE DEĞİL; İNSANLIĞI İDRAK EDEN BÜTÜN İNSANLARA KUTLU OLSUN.

Prof. Dr. Ahmet KIYMAZ

(23 Nisan 2020)