“Payitaht” dizisinde Abdülhamid İngiliz elçisinin kendisini aldattığını anlayınca bizim paşaların ortasında suratının orta yerine bir tokat aşk ediyor, elçi iki seksen yerde. Adamı huzurdan sürükleyerek çıkarıyorlar.
       Sadece İslam tarihi değil Selçuklu ve Osmanlı tarihi de koca karı masalları ile doludur. Ekranlara taşınan dizi filmler ile eski hurafeler yeniden canlandırılıp geniş kitlelere ulaştırılmaya devam ediliyor.
       İngiliz elçisini tokatlayan “Ulu Hakan”ın can yakan bir gerçeğini anlatacağım size: Halim ve Abbas’ın idamını… Kazım Karabekir ve Enver Paşa’nın hatıratında anlattıklarına göre olay şöyle gelişir. Rusya’nın Manastır elçisi Rostkofski evinin çevresinde yürüyüşe çıkmıştır. Evin yakınında Nüzhetiye Karakolu önünden geçerken onu tanımayan karakol nöbetçi eri Halim selam durmaz. Vay sen misin onu tanımayan?..


        Kibirli konsolos nöbetçi erinin yanına gider, sert bir tonda sesini yükseltir:
       “Ben Rus konsolosuyum. Neden bana selam durmadın?..”
       “Tanımadım sizi efendim!..”
       “Korumamdan da tanımadın mı?..”
       “Hayır tanımadım.”
       Rostkofski Türk askerini tokatlamaya başlar sonra kamçısını çıkarıp kırbaçlamaya… Bir taraftan şöyle bağırdığını Kazım Karabekir yazar:
       “Beni iyi tanırsın, size böylesi layık alçak Türkler!..” 
       Böyle bir hakarete uğrayan Halim, Enver Paşa’nın yazdığına göre “Askerlik ve Türklük namusunu korumak için" silahına davranır ve ateş eder.
       Rostkofski’nin kolundan giren kurşunlar bedenine saplanır ve orada can verir.
       Silah seslerini duyan Karakol nöbetçisi Abbas da olay yerine koşup gelir, Rostkofski’nin koruması da olay yerinden kaçarak uzaklaşır.
       Batılı tarihçilerin yazdığına göre Rusların desteklediği Bulgar çeteleri Türk askeri karşısında başarısız olduğu için Ruslar bu olayı büyütürler ve Osmanlı’yı sıkıştırırlar. Kurulan askeri mahkeme Abdülhamit’ten gelen emirle Halim ve Abbas’ın idamına karar verir. Ateş eden Halim’dir, Abbas’ın silahından tek kurşun çıkmamıştır ama o da idama mahkûm edilir.
       Halim ve Abbas son bir çare olarak Sultan Abdülhamit'E mektup yazıp af dilerler.
       “İngiliz elçisini bir tokatta yere seren(!)” Abdülhamit, Nüzhetiye Karakolu erlerini affetmez ve Türk askerleri Rostkofski’nin vurulup düştüğü yerde idam edilir.
       Balkan coğrafyasında Rostkofski ‘nin kırbaç sesleri arasında duyulan “Size böylesi layık alçak Türkler!..” hakareti Abdülhamit’i hiç ama hiç etkilemez.
       "Abdülhamit Göksultandır" öyle mi?..
       Alper Aksoy