Bir sözün, bir davranışın kendisine karşı olduğunu sanarak incinme, kırılma, öfkelenme haline alınganlık deniyor. İnsanların ekseriyetinde az da olsa alınganlık mevcuttur. Ama bazı insanlarda idrak seviyesinin düşüklüğü ve sahip olduğu aşağılık kompleksinden dolayı alınganlık hastalık derecesindedir. Hiç alâkasız bir konudan bahsetsen bile bunu kendisiyle alâkalandırır hadise çıkarmaya kalkar. Hiç mesele yokken kendisi problemi çıkarır salyalar akıtarak etrafına saldırmaya başlar. Böyle insanların varlığını gördükçe şu fıkrayı hatırlarım:

İki insan sokakta karşılaşıyorlar. Selamlaştıktan sonra biri diğerine:

-Bugün hava bulutlu diyor.

-Utanmadan bunu bana nasıl söylersin?

-Kardeşim ne var bunda, ben sana ne söyledim de kızıyorsun?

-Sen bana ördek dedin.

-Hayır!.. Ben sana ördek demedim.

-Evet, ördek dedin. Hava bulutlu demek ne demek?

-Ne demek?

-Hava bulutlu demek biraz sonra yağmur yağacak demek. Yağmur yağınca her taraf göl olur. Gölde ördekler yüzer. Onun için sen bana ördek demek istedin.

-Hayır, ben sana ördek demek istemedim.

-Bal gibi ördek demek istedin.

İşte böyle... Düz yolda sivri bela diye buna derler her halde... Masum bir sohbetin sonu hastalık derecesinde alıngan birinin yüzünden kavgaya dönüşüyor. Tam klinik vaka...

Hâlbuki biri ördek denmeyi hak etmişse lâfı dolandırmaya ne hacet. "Ördek" dersin geçer gider. Hatta böylelerine ördek demek az bile gelir. "Ördek oğlu ördek" daha yerinde olur herhalde...

Adam aşağılık kompleksi içinde...

Etrafı koklayıp duruyor...

Kuru havadan nem kapıyor.

Normal olan her davranışı, her sözü yorumlayarak başka noktalara çekiyor.

Son yıllarda kriz de bahanesi oldu her halde. Bu çeşit vakalar gittikçe artıyor.

Pek çok insanda anılan hastalığın belirtilerini görmek mümkündür.

Allah yardımcıları olsun, Allah acil şifalar versin deyip, ailesi, dost ve yakınlarına da ecir sabır dilemekten başka bir şey gelmiyor elimizden.

Bir Rifat Karaduman, doğa ve şelale görseli olabilir