Şüphesiz ki! Yüce ALLAH,Kitabı KUR’ANDA;”Beni sık-sık ANIN!” diyor..

Peki neden?
”ALLAH, Beni anın!” demekle“ acaba ne demek istiyor; Asla hiç bir “ŞEY’E” Ve asla hiç “KİMSEYE” muhtaç olmayan yüce “ALLAH NEDEN BENİ ANIN!” diyor?

Evet! Belki de üstünde fazla düşünmediğimiz-Düşünsek bile çok farklı ya da eksik,yanlış anladığımız;Muhkem/Hayati bir SORU bu..

O halde!                                                                                                                                                                “Bugün bu “SORUNUN CEVABINI” aramaya ve aşağıdaki (RÜYA/RÜYAMIZ) patentli yazımızdan/MUCİZE şiirimizden giderek bulmaya çalışalım..”

Çünkü!                                                                                                                                                         Sanıyorum “MUCİZE’Yİ” anlamadan yüce “ALLAH’I” Ve ALLAH’I  da anlamadan “ONU ANMAYI”” pek anlayamaz/bilemeyiz Ve çünkü; MUCİZELER akıl üstü ve “İBRETLİ” olay ve olgulardır,  sahibi Ve yaratıcısı-Ancak ALLAHTIR,ki o da bizim için “HAYATA” geçirilmesi gereken çift/zıt yüzlü “İBRET Ve İŞRET” yüklü, derin anlamlar taşıyan “HİKMETLİ/ESRARLI” hayat/memat dersleridir..

RÜYA?

(Irgat/Kent'ten Model/Kent'e/Adıyaman’ın/Mucizevi Rüyası)

MÛCİZE?

(Mucize ancak ALLAH’TIR/Allahtan’dır, ki;O da ancak çok yönlü bir İbrettir!)

Arama "YER'DE/GÖK’TE!" Ararsan "SEN’DE" ara;

Sen ki "HÂK Kitabısın!” Hem "KÛRÂN Ve KÂİNAT",

"RUHUNLA" oku/ver! 'Sar  “NURUNU" efkâra;

Bedenin bir "MÛCİZE",Mucize "HAYAT/MEMAT..

Önce dön şu "HAYATA" merak et "KÂİNATI";

Seyret "AKLINLA" Oku! Acep kusuru var mı?

Sonra 'İLİM/İRFANLA" kucakla MAHLUKATI;

Onu "Aç-Tart/Ölç Ve Biç!" Gör/BakHÂK mührü” var mı?

Öyle ise ne bu "SIR",ne bu "ESRÂR” bu "GİZEM';

"RÂBBİM" Bize "KÛR'ÂNI" etmedi mi “AŞİKÂR?

Hep "MUCİZE" aramak değil mi ki “ONU" Zem;

Bize "OKU!" dedikçe,Biz 'KITAB'A" olduk BÂR..

“MÛSA-İSÂ-MUHÂMMED” gösterdi mi "MÛCİZE";

Yardı mı "ÜÇ KÂFİRİN HATRINA" hiç “KAMERİ?

“GÜNEŞ-AY VE YILDIZLAR” değil mi bir "MÛCİZE”;

Neden “ZEM” ediyoruz! “ O KUTLU PEYGAMBERİ?”

“MUSA mı ASASIYLA" yardı “KIZILDENİZİ”;

“İSA mı "ÖLÜ/CANI' diriltti "MEZARINDAN"?

“SÜLEYMAN” getirtti-Huzuruna “BELKİS'İ”;

Yoksa "ALLAH MI" mi Onu-Aldı “TAHT-TACINDAN?

Kim ram etti “NEMRUT’A” küçücük bir SİNEĞİ”;

Ve “İBRETLİ İNEĞİ” O İ S R A İ L O Ğ L U N A;

Kim Suda “HELAK” etti “FİRAFUNLA BİNEĞİ”?

Kim karşı durabilir “ALLAH’IN BUYRUĞUNA”?

 

“MÛCİZE” vardır elbet! O da "GAYB-I HÜDÂDİR”;

Gah "ESRÂRA” bürünür, Gâh "AŞİKÂR" görünür,

Mülk-u Makam-ONUNDUR”,Her “Kul-ONA” fedadır;

Gâh "İBRET'TE" yürütür, Gâh "ŞİRRET’TE' çürütür..

(İHB/Şiir Pazarı Şiirleri-24 Kasım 2020/DATÇA)

Sanıyorum!

"Rüyalar GERÇEK olsa,Gerçekler RÜYA olurdu.."

Ancak!

Şu da bir gerçek ki,”İNSANLAR HAYAL ETTİĞİ MÜDDETÇE YAŞAR” çünkü;İnsan ruhu aklıyla,nefsiyle,mizan ve vicdanıyla ancak “HAYAL VE HAKİKATTEN” beslenir,ki bu nedenle  de “HAYALLERİ OLMAYANIN HAKİKATİ YOKTUR!” denilmiş..

Bu manada!

Bizim de rüya'dan kastımız, ta çocukluğumuzdan beri-kendi varlığımızla bizi var eden her bir şeyin de Yaratıcısı,sahibi,nimet vereni, kollayıp/Koruyucusu-sorgulayıp/Yargılayıcısı olan Yüce ALLAHI fark ettiğimiz andan itibaren-O hikmet,sevgi,şefkat,himmet,rahmet Ve merhamet sahibi olan eşsiz ve benzersiz Varlığın,ki Onunla-Ahlak Ve Amelimizi irşat ederek-yolumuzu bulmak, dünyevi Hayatımızı ve Kaderimizi yaşamak üzere ruhumuza ve kalbimize sardırdığı aklımız(Cüz’i İrademiz) kadar merak edip kurguladığımız “HAYAL” gücümüzle-Bize dayattığı şu dağdağalı,med/cezir hayatın vazgeçilmez,ertelenip/ötelenmez  gerçek “HAKİKATİNİ” arayıp/bulmak,bulup/anlamak ve hayatımıza/Kaderimize  rehber edip yaşamak ve yaşatmak üzere GECE/GÜNDÜZ yollardayız,ki;Asla ve kata hiç durmadan “BU DERİN BİTMEZ/TÜKENMEZ RÜYA’NIN PEŞİNDEN” koşturup duruyoruz..

Neden mi?

Nedeni gayet açık aslında,ki o da-Ancak;ALLAH’I ANMAKALA MÜMKÜNDÜR..

Yani!

1)ALLAH’A karşı(Bize bahşetmiş olduğu HAYAT/MEMAT Nimetinden dolayı)Biat Ve İtaatimizin bir ifadesi olarak-Ona olan “KULLUK BORCUMUZUN” ifa ve ikamesinin “ARZ VE ŞÜKRÜNÜ” lisanı halimizle beyan ve teyit etmek,

2)ONUN,insanlar olarak-Bizi, onu kollayıp/korumakla(İMAR-İNŞA-İHYA ETMEKLE) görevli ve sorumlu tuttuğu “DOĞAL VE SOSYAL” çevreye karşı-Bize yüklemiş olduğu “SOSYAL SORUMLULUĞUMUZUN” gereği olarak-Aklımız,Vicdanımız  Ve gücümüz kadar-Görevimizin“ROL VE MİSYONUNU”  (Sosyal Yardımlaşma Ve Dayanışmayı) tam ve eksiksiz olarak yapmaktan ibarettir,ki o da-Ancak;Sürekli ”HAK” İle buluşup halleşmek-Hesaplaşmak Ve HALK ile kucaklaşıp-Paylaşmak-Helalleşmekle mümkün olabilecek “AHLAKİ Ve AMELİ” bir düşünce,duruş Ve eylem bütünlüğünden beslenip uygulanan “FİKİR-ZİKİR Ve ŞÜKÜR ile SEVGİ-ŞEFKAT Ve İNFAK” hasletinden hasıl olacak bir insani ve imani erdemliğin tezahür biçimidir..

Bunun da anlamı!

1)ALLAH’I sürekli anmak,yani ONUN-Sonsuz/sınırsız Ve Hikmetli İlim Ve iradesinden  bize cömertçe bahşettiği “NİMETİNE” ile “MADDİ VE MANEVİ LÜTFÜNE” karşılık olmak üzere-Her an;ALLAH’A yönelerek  LİSAN-I HALİMİZLE(Aklımızla/Kalbimizle  Ruhumuzla/Bedenimizle Ve dilimizle)beraber düşünerek,anarak ve yalvarıp /yakararak ONU Dua Ve Niyazımızla “Fikir,zikir ve şükrümüzle” TAKDİS VE TASDİK etmek,

2)ALLAH’IN bize bahşettiği “MADDİ VE MANEVİ” güç Ve irademizle (Akıl,izan,ilim ve irfan) bütünlüğümüzle beraber-Arayarak/Bularak,Çalışarak/Üreterek-Kazandığımız  “MADDİ VE MANEVİ” hasılanın-Bizden Artan kısmını;Hiç bir karşılık beklemeden ONUN rızasına uygun olarak “MAHLUKATI ile DÜNYANIN” imar,inşa ve ihyası için paylaşarak “İNFAK” etmektir,ki-Buna da ALLAHA İBADET(Biat Ve İtaat) denir..

-Peki, neden “ALLAH’I” sürekli ANALIM, Onun bize bir ihtiyacı var mıdır ki;”BENİ ANIN!” demiş..?!

 

-Elbette “ALLAH’IN” asla hiç “KİMSE’YE” ve asla hiç bir “ŞEY’E” ihtiyacı yoktur Ve olamaz da-Ancak;Bilinen Ve bilinmeyen “HERKES’İN” Ve de her  “ŞEY’İN” mutlaka “ONA” ihtiyacı vardır ki, “BENİ ANIN!” demiş..Aslında bu Emriyle de Yüce ALLAH bütün İNSANLARA,”Ben,Sizin dünyevi ihtiyaçlarınızı karşılamanız  için gerekli olan her şeyi PEŞİN olarak verdim!”Size, “Beni Anın!” demekle-Sizlere  “NİMETİMLE” beraber bahşettiğim “MADDİ VE MANEVİ” akıl ve gücünüzün farkına varmanızı, gaflet ve nankörlükte kalmamanızı,birbirinizle dalaşarak yeryüzünü kana bulayarak yaşanmaz kılmamanızı, mülkümün/nimetimin kıymetini bilerek hainlik yapmamanızı, onu aranızda barış ve kardeşlik içinde hak ve adaletle infak ederek faydalanmanızı Ve huzur ve mutluluk içinde yaşayarak-Hem rızamı kazanmanızı Ve BENİM Ve İSLAM Dininin gereği olan Hak Ve Adalet Düzenini kurmanızı Ve de KURTULUŞA ermenizi istiyorum- diyor-Yüce ALLAH..Yoksa ne yapsın Bizi Ve Zatını anmamızı-Çünkü;ONU anmak demek-ONUN BİZE BAHŞETTİĞİ NİMETİYLE BERABER Maddi Ve Manevi Zenginliğimizin(AKIL-İZAN-NEFİS-VİCDAN-BEDEN-RUH)Bütünlüğümüz farkına varmak Ve bu zengin bütünlüğümüzle;ONUN Bizden yapmasını istediği-Yüce DİNİNİN kadim ve kati “EMİR VE YASAKLARINI” yerine getirerek “Dünyayı ve Mahlukatını imar inşa ve ihya ederek-RIZASINI KAZANMAKTIR,yani BİZDEN İSTEDİĞİNİ TAM VE EKSİKSİZ OLARAK ONA SUNMAKTIR..

Özetin özeti şudur ki!

”ALLAHI ANAN-KENDİNİ(Ruh Ve Beden zenginliğini)FARKEDER, Anlar Ve BİLİR, KENDİNİ BİLEN ALLAHI BİLİR Ve ALLAHI BİLEN DE YOLUNU BULUR Ve de HALKINI VE HADDİNİ BİLİR; Gerisi ancak-sadece “BOŞ BİR TERANEDİR!”

Yani!

Eğer “ALLAH’A” iman ettim diyorsanız-Onu anacak, inanacak/güveneceksiniz, eğer inanıyor, güveniyorum diyorsanız-Ona ibadet edeceksiniz, eğer anıyor,İbadet ediyorum diyorsanız-Ona  sığınmak üzere “BİAT VE İTAAT” edeceksiniz-Yani;ONUN “Emir Ve Yasaklarına” “MADDİ VE MANEVİ” varlığınızla beraber kayıtsız/ şartsız uyacaksınız!  Yani, ONUNYAP!” dediğini yapacak,”YAPMA!” dediğini de hemen terk edeceksiniz! Tamam mı?

O halde!

İşe,”Sizden artanı “İNFAK” etmekle başlayın!” Mesela; Yetime,Öksüze,Yolda kalmışa, Garibanlara,Fakir düşmüş zenginlere,sahipsiz Sokak Hayvanlarına,Çevrenin imar,inşa ve ihyasına,İşsize,Okula,Okulsuza,Hastaneye!” Yani verilecek yer mi yok;Memlekette? 

Evet!

 "IRGAT KENT'TEN MODEL KENT'E ADIYAMAN MUCİZESİ" rüyasını da, Akıl Ve Vicdanımızdan tezahür eden renk/ahenk HAYALİMİZİN uzanıp -biteviye derin /puslu ufuklardaki KAFDAĞININ arkasında-aradığı vazgeçilmez “HAKİKATİNİN”; Hayata Ve Mahlukata uygulanmak üzere gerçeğe doğru uzanan onulmaz  bir “MUCİZEVİ RÜYANIN” haslet ve hasreti  saymalı,ki onu “HAYATA” eksiksiz uygulamak üzere gerçekleştirmek Ve NİMETİNİ de “DOĞAL VE SOSYAL” çevreye SUNMAK paylaşmak sevdamızdan da asla ve kata hiç VAZGEÇMEYECEĞİZ elbet.

.

Çünkü!

Bizim  "RÜYAMIZIN GERÇEĞİ" ancak budur,ki bu da;Alemlerin Rabbi olan ALLAH'A karşı "KULLUK" borcumuzla içinde yaşadığımız "DOĞAL Ve SOSYAL ÇEVREYE" karşı olan "SOSYAL SORUMLULUĞUN" boynumuza yüklediği ve ödenmesi gereken asla vazgeçilmez bir borçtur..

Ve çünkü! !!!?                                                                                                                                               Biz yaşadıkça bu "BORCU" Aklımızla/Vicdanımızla,(Fikrimizle Duruş Ve Eylemimizle) ve yani AHLAK VE AMELİMZLE(Maddi/Manevi gücümüzle) ödemeye(1972 yılından başlayarak 2020 yılına kadar-25 yılını Bürokrat Ve 23 yılını  Gazeteci olarak-48 yıldır) devam ettik ve ediyoruz;Aklımız/gücümüz elverdikçe Ve elbet ALLAH izin verdikçe buna devam edeceğiz ..

Peki(BİZ)ne istiyoruz?

Biz bu “RÜYA’NIN” ,Kent Yöneticileriyle Kentin STK(Sivil Toplum Kuruluşları) ve de bizzat sivil Halkın katılımıyla  “ORTAK BİR AKILDA” buluşularak;Kenti,doğal ve sosyal dokusuyla beraber imar,inşa ve ihya edilmek üzere “HAYALDEN-HAKİKATE” doğru-“değişim Ve dönüşüm” sürecini başlatarak tam ve eksiksiz olarak “HAYATA UYGULANARAK” mahlukatın hizmetine sunulmasını istiyor ve bekliyoruz..

Bu nedenle de!                                                                                                                                                        Bu hayalimizi  “İRONİK” bir refleks Ve de “MODEL/MARKA KENT ADIYAMAN MUCİZESİ”  patentiyle tam 5/gün (03-14 Aralık tarihleri arasında)Gazetemizdeki(ADIYAMAN’DA IŞIK GAZETESİ)köşemizde Ve ulaştığımız(5/10 HABER SİTESİNDE)halkımızla paylaştık,lakin gördüğümüz kadarıyla-Bu yazımız; bazı dostlarımız “SOSYAL MEDYA TAKİPÇİLERİMİZ” dışında ,Ne Kent Yöneticilerinin, ne STK Başkan Ve Yöneticilerinin,Ne sevgili Halkımızın galiba-O kadar çok meşgul olmalılar ki- Asla dikkatlerini hiç çekmedi..

İtiraf etmeliyim ki!                                                                                                                           ONLARIN,aslında neyi ne adına,nasıl yaptıklarını,neyi neden yapmadıklarını ve ya ne’yi,neden kim ve ne adına yapamadıklarını da çok iyi bilmekle beraber-Biz de pek ilgili değiliz çünkü;Biliyoruz ki Bizim ONLARLA olabilecek ilgimizle ancak sadece “HAVANDA SU DÖVMÜŞ” olacağımızı da çok iyi biliyoruz..

Ve çünkü!                                                                                                                                                          Onların çoğu geçmişte yaşamış oldukları hararet yüklü kavurucu kurak “SUSUZLUK” iklimlerinden kopup/geldiği için;Bir damla “SU’YA” hasrettir ki,elbet  “SU SESİNE” de meftun-u müpteladır..

O nedenle de!                                                                                                                                            Onlardan, “MADDİ” varlıklarından “İNFAK” etmelerini falan beklemiyoruz,ancak-Hiç olmazsa;Halk adına oturdukları “MAKAMLARININ” hatırına; Sahip oldukları Akıl ve iradeleriyle bari “MANEVİ” bir “İNFAK” hasletinde bulunsunlar istiyoruz- elbette..

Bu günkü “ŞİİRLERİMİZİ” yine de-Onlara ithaf edeceğiz; Belki yüreklerinin bir tarafına küçücük bir ALEV şulesi düşürür de-Onları uyandırıp “KENDİLERİNE-HALKINA VE GÖREVLERİNE”  yöneltir..

Çünkü!                                                                                                                                                                                  Bu “İNFAK” işi,İNANANLARI bile çok rahatsız eden sakıncalı/tehlikeli bir iştir ki,geçmişte Mesela;O günün PUTA tapıcı MÜMİNLERİNDEN olan (KABE Bakıcıları)Ebu CEHİL-Ebu LEHEB Ve Ebu SÜFYAN gibi İnsanları da zıvanadan çıkararak-ALLAHA karşı ŞİRK koşmaya ve Onları MÜŞRİK/KAFİR olmaya sürüklemişti..Ve çünkü ONLAR DA;Bu İNFAK işiyle sahip oldukları bir çok mallarının/Paralarının eksileceğini,Makam Ve Statülerini kökten kaybedeceklerini, Prestijlerinin, şeref ve itibarlarının düşeceğinden endişe ederek-O, HAK emrini yerine getirmekten yüz çevirmiş Ve bu nedenle-ALLAHIN GAZABINA UĞRAMIŞLARDI..

Hülasa!Yüce ALLAH kullarına bir çok nimet veriyor da,ancak;KULLARI Ona(MAHLUKATINA) karşı “CİMRİLİK” yaparak pek bir şey vermek istemiyorlar-Galiba..Halbuki “HER BİR ŞEYİN” yegane (TEK) sahibi de ancak sadece “AHLAHTIR” elbet..

SON/SÖZ;                                                                                                                                                                           Yüce ALLAHI anmak demek!

Yüce ALLAH’IN, Yolunu/KADERİNİ bulsun diye İNSANLARA bahşettiği-sonsuz/sınırsız HİKMETİNİN cüzi iradesiyle (AKIL Ve VİCDANIYLA) önce Kendini/Gücünü fark ederek ALLAH’A (aslında Kendine) dönüp/yönelerek-HAYATI dosdoğru Okumak,öğrenmek, anlamak,yaşamak,anlatmak Ve yaşatmak üzere-KENDİNİ (Ahlak Ve Amelini)İRŞAT ederek eğitmek,sonra da (İLİM VE İRFANI) kadar çalışarak, üreterek,kazanarak-Topladığı NİMETTEN;Kendi ihtiyacından artanı-ALLAHIN bütün MAHLUKATINA sevgi ve şefkatiyle beraber-hiçbir bedel istemeden “İNFAK ederek-PAYLAŞMAK demektir,ki buna da MÜMİNİN Yüce ALLAH’A karşı olan-KULLUĞUNUN canlı bir ifadesi-yani “İBADET VE İTAAT’İ” denir..

Sevgilerimle..