-Bir Anı-

Bugün, günlerden ne? Ya da aylardan? Yılın sonu mu? Yoksa yılın başı mı? Vallahi, kafam Aşure oldu... Neee, Aşure mi? Bundan da proje çıkar mı? Okulda Aşure Günü... Yok artık... Yeni gelen, işgüzar Edebiyatçı buna da el atmasın, canım. Ayıp oluyor ama... Hıhh. Dağdan gelmiş, bağdakini kovuyor...

Edebiyatçı, otuz iki saatten arta kalan tek tük boş derslerinden birinde, öğretmenler odasındaki aynı yerine çöktü. Hiçbir şey yapmaya niyeti yok... Projeymiş? Hayırrrr, istemiyorummm... Belirli gün ve haftaarrr? Hayırr... Sınıf Kitappplığı ? Hayırrrr... Ya senenin sonu geldi... Ya da Muharrem'in başı... Hiçbir şey duymadan, hiçbir şey görmeden, hiçbir şey yapmadan o-tu-ra-ca-ğımmmm!.. Aşure kaynarken şöyle otursa da, kimse Şu Garibi ellemese...

"Dinle Mirim

Dinle Ney'den

Dinle Gülşende Melikhan'ın

Faslını..."

Efendim? Bu ses de nereden... Ses tekrar ediyor... Dinle Mirim... Dinle... Dinl... Bunu Hoca Hanım, 2002'nin ilk aylarında doğan Mirza'sına (oğlu) doğduğu gün yazmamış mıydı?.. Bugün okulda Aşure yiyecekler de... Eee, ne alâka... Aşure; kafa aşure zaten... Ama Hayat Aşure Tadında vesselâm... Okulun mutfağında Aşure... Ve kulaklarında Hocanın.... "Dinle.... Dinle... Dinle..”. sözleri dönüyor...

Muharrem ayı, yılın başlangıcı, hayatın başlangıcı... –Okulda- Dört aylık yeni Hoca Hanımın başlangıcı.... Bir hayatın, Mirza'nın hayatının başlangıcı... O, tatlı tat... Gel de yazma... Gel de yaz diyen yüreği dinleme... Dinle Elif, dinle sen de yüreğini ve başla...

Biraz değiştir sözü; ama değişmesin sözün özü...

Hoca Hanım Dinledi ve Yazdı:

"Dinle Mirim

Dinle Ney'den

Dinle Gülşende, Lâlezâr'ın

Farzını...

...

Dinle Ey Pîr

Dinle "âh"dan

Gül-i tendir

Anla Gül nefeste, Bâğbân'ın

Fazlını...

...

Dinle Nurum

Dinle Candan

"Hû" bedendir

Ân ne gâmdır

Umma yârende, Lâmekânın

Bezmini...

...

Sen ki Mirim

Tâ ezelden

Can Gönülsün

Ten kafesten uçar iken

Görse gözüm

Hüsnünü...

Dinle Mirim

Dinle Ney'den

Dinle Gülzâr'da ol Melîk'in

"Asl"ını...

...

Dinle Mirim

Dinle Ney'i

Lâl dudaktan

Dinle Gülşende

Lâlezâr'ın Faslını... (Ney Faslı, 30.12.2009, saat 14.00)

Yazan el; Yazdıran El "sus" deyince çekildi... Ama Hoca Hanım duramadı... "Ney"i varsa bir arkadaşıyla paylaştı. Coşkusuyla, Aşure gününü düzenleyen arkadaşıyla "hasbıhal" ettiğinin farkında bile değildi... Biraz sonra emir geldi... Hoca Hanım şiirini Aşure tadında okusun, diye... İstemezdi okumayı öyle bir çırpıda ama ondan bir şey dilenmişti. Dilek yerine gelmeliydi, ona göre... Boynunu eğdi...

Öğretmenler toplandılar; aşureler dağıtılırken Hoca Hanım "Aşure Tadında" şiirinin ilk mısralarının dökülüş anını ve diğerlerininse fırından bugün yeni çıkışının hikayesini anlatarak, mahçup şiirini mırıldandı... “Aşure'ye bir tat katabildiysem, ne mutlu bana!” dedi...

(İnşallah, şiirimi okuyuşumun benim projem olduğunu düşünmemişlerdir...)

Hayatlarınız, Aşure tadında ve bereketinde olsun... Ben, "Ney Faslını" bilmem, daha kaç dem mırıldanırım...

Dinle Mirim, Dinle Ney'i.... Gülşende...

Yegah Elif Mirzade ( Rânâ İSLÂM DEĞİRMENCİ)