Birinci Dünya Savaşı arifesinde Avrupa’da oluşan iki emperyalist blok: İtilaf Devletleri /İngiltere, Fransa, Rusya/ ve İttifak Devletleri / Almanya, Avusturya-Macaristan/ savaşın başlamasına kadar Bulgaristan gibi küçük devletleri kendi tarafına çekmeye çalışmışlardır.

Balkan savaşları, Avusturya ve Rusya’nın Balkan’lar üzerindeki çıkar çatışması, Birinci Dünya Savaşının başlama nedenleri arasındadır. Balkan savaşları genel anlamda Balkanların coğrafi haritasını değiştirmiştir.

Türkiye, Batı Trakya ve Edirne dışındaki bütün Balkan topraklarını kaybetmiş, Bulgaristan ise Birinci Balkan savaşından zaferle çıkmasına rağmen kazandığı topraklarının önemli bir bölümünü İkinci Balkan savaşında kaybetmiştir.
1913İkinci Balkan Savaşı, Balkan yarımadasındaki statükoyu tamamen değiştirmiş,  Bulgaristan’da ciddi bir siyasi krize ve Sırbistan’ı tasfiye etmek amacıyla ülkenin kademeli olarak ittifak güçlerine doğru yönelmesine   neden olmuştur.

Bulgaristan, İkinci Balkan savaşı yenilgisinin suçlusu olarak Sırbistan’ı görmektedir. Bulgarların bakış açısına göre Almanya, Avusturya ve Macaristan da Bulgaristan’ın İttifak güçlerine katılmasını istemektedir. Bulgaristan’ın savaşa katılması, Osmanlı devleti ile karadan bir bağlantının gerçekleştirilmesi ve Sırbistan ile Yunanistan ‘ın İtilaf güçlerinden koparılması için önemlidir.

Bu nedenle Bulgaristan Çarlığı ile Osmanlı İmparatorluğu arasında Bulgaristan’ı ittifak güçleriyle bağlayacak bir antlaşma imzalanması için müzakereler başlatılır.

 Nihayet Türklerin siyasi, dini ve sosyal haklarının korunması amacıyla Osmanlı Devleti ile Bulgaristan Krallığı arasında 29 Eylül 1913 tarihinde imzalanan İstanbul Antlaşması gereği her iki ülke vatandaşlarının da hudutları serbestçe geçiş ve diğer ülkede çalışma hakkı tanınır.

 Antlaşmanın imzalandığı tarihten kısa bir  süre sonra Sofya’da açılan Türkiye Büyükelçiliğine Büyükelçi olarak Fethi Okyar, Binbaşı Mustafa Kemal ise Askeri Ataşe olarak atanır. Her ikisi de ittihat ve Terakki’nin liberal görüşünü benimseyen yakın arkadaşlardır.

Türkiye yönetimi Mustafa Kemal’e üç önemli görev verir.

-Bulgaristan’daki askeri ve siyasi durumu incelemek,

-Yaklaşan savaşta Türk-Bulgar askerlerinin ortak eylemlerinde planlar koordine etmek için Türk Genelkurmayı adına katılmak,

-Askeri bakış açısıyla Bulgaristan’ı Üçlü ittifaka katılması için etkilemek.

Büyükelçi Fethi Okyar’a ise Bulgaristan hükümeti ile siyasi müzakereleri sağlamak görevi verilir.

Mustafa Kemal Sofya’da Bulgaristan Genelkurmayında kıdemli subaylar ile yakınlık  kurarak Bulgar-Türk ilişkilerine ışık tutacak  askeri müzakereler yapar. Savunma Bakanı General Boyaciev ile Genel Kurmay Başkanı NikolaJkov ile ve eski Savunma Bakanı S.Kovaçev ile dostane ilişkiler kurar.

Stilyan Kovaçev, Atatürk’ün  büyük aşkı Miti Kovaçeva’nın babasıdır.

Mustafa Kemal, bu dönemde Bulgar Ordusundaki  manevraları yakinen izleme fırsatı bulur. Filibe, Plevne, Veliko Tırnovo, Gabrovo, Şumnu, Varna gibi şehirleri ziyaret eder.

Bulgaristan’ı Türkiye’nin en yakın Avrupası olarak görür ve Osmanlı Devletinde radikal reformlar yapma fikirleri burada doğar ve gelişir.

Mustafa Kemal’e Bulgaristan’a geldiği 29 Ekim 1913' ten kısa bir süre sonra Belgrad Tsetine ve Bukreş sorumluluğu da verilir ancak Bulgaristan’ın  Türkiye için önemli askeri ve stratejik konumu nedeniyle öncelikli olduğundan, Sırbistan, Karadağ ve Romanya’ya ziyaret gerçekleştirmeksizin, raporlardan bu ülkelerin durumlarından yakinen haberdar olduğu anlaşılmaktadır.

Mustafa Kemal Bulgaristan’daki oldukça ağır görevi yanı sıra İstanbul’a 100 den fazla rapor , pek çok notlar, mesajlar, telgraflar  ve 6 mart 1914' te Türk Genel Kurmayına Bulgaristan ve Balkanların askeri ve siyasi durumunu analize eden rapor göndermiştir.

Büyükelçi Okyar ve Ataşe Mustafa Kemal Bulgaristan’ın İttifaka katılması için Sofya’da Avusturya –Macaristan ve Almanya’nın yetkili diplomatlarını etkileyerek gizli görüşmeler sonucunda Ağustos 1915 Bulgaristan’ın İttifak Devletlerine katılmasını sağlamışlardır.

Sırbistan’ın Bulgaristan hududuna girmesiyle silahlar ateşlenmiş, çatışmalar kesintisiz olarak devam ettiği halde taraflar arasında resmen Harb ilan edilmemesi şüphe uyandırsa da,

Bulgaristan’ın isteğini kabul eden İttifak devletleri 6 Eylül 1915 de Bulgaristan ile antlaşma imzalar ve Sırbistan’a resmen savaş ilan etmiş olur. Böylece Berlin’den Bağdat’a uzanan zincirin halkası da tamamlanmış olur.

Mustafa Kemal’in gündeminde asıl görevine ilaveten, Bulgaristan’daki Türk azınlığın durumu, Türkçe yayın yapan gazetelerle de ilgilenmektir. Bulgaristan’da kuvvetli bir Türk azınlığı yaşıyordu. Kalabalık bir kitle olmasına rağmen, Türkler eğitim bakımından yeterince gelişmemişlerdi.

Mustafa Kemal Müftülükler ile de ilgileniyordu. Baş müftü Şumnulu Hocazade Mehmed Muhittin Efendi ‘yi makamında ziyaret etmiştir.

Bulgaristan Türk ve Müslümanlarının Birinci Dünya savaşına, Osmanlı ordusuna katılmalarına ait bilgiler pek çok farklı kaynaklarda yer almaktadır. Ancak en önemli bilgiler ve iki ülke arasındaki yazışmalar Veliko Tırnovo Arşivinde yer almaktadır.

Bulgaristan’ın savaşa girmesine kadar Osmanlı ordusuna sadece Bulgaristan Türk ve Müslümanları katılmakta idi.Ancak 1915' de işgal edilen Makedonya ‘ da yaşayan Müslümanlar da Osmanlı ordusuna gönderilmiştir. Makedonya cephesinde 20 nci Osmanlı Kolorduyu , 2 -nci Bulgar Ordusu destekliyordu. Dobruca cephesinde ise 6-ncı Osmanlı kolordu 3 - üncü Bulgar Ordusu ile birlikte savaşmakta idi. Balkanlardaki Osmanlı askerlerinin çoğu Bulgaristan’dandır.20 nci kolordu gönüllü Müslümanlar ile tamamlanmıştır.

11 Mart 1917 de Bulgar ordusu baş komutanı Generel Nikola Jekov, Enver paşa’ya gönderdiği telgrafta Osmanlı ordusunun tamamlanması için Makedonya, Drama ve Gümülcine’den de eli silah tutan Türklerin Müslümanların toplanıp gönderileceğini bildirmektedir.

Cihad-ı Mukaddes ilanı , Bulgaristan Türklerini gayrete getirmiş, herkes elinin yettiği kadar , gücünün yettigi kadar anavatana yardımcı olmaya çalışmıştır.

Bütün Öğretmenler, Müftüler, Hocalar, esnaf,tüccar herkes birşeyler veriyordu.

Rodopların Eğridere kazasında Müftü olarak görev yapan Hasan Vehbi Efendi kendi kazasına bağlı köylerden beş bin Osmanlı altını toplayarak,altınları, Osmanlı Devleti nin Gümülcine Konsolosluğunun yardımıyla heybelere doldurmuş ,heybeleri bir katıra yükleyerek Sofya’ya doğru yola çıkmış kendisi de hayvanın sırtına binerek dikkat çekmeyecek şekilde uzun ve zorlu bir yolculuktan sonra Sofya’ya varmıştır.Türk elçiliğine gittiği zaman Ali Fethi Bey'in yanında Mustafa Kemal’in de olduğunu görür. Altınları teslim ettiğinde her ikisinin de gözleri yaşarmıştır. Mustafa Kemal Ali Fethi beye dönerek şöyle demiştir.

“Bu ruhta ve bu imanda hocalarımız var oldukça, bu millet hiçbir şeyden korkmaz. Tarihimize bakın, milletin başına ne zaman onu temsil kabiliyetini haiz kimseler geçmişse başarı tam olmuştur. Böyle bir millete baş olacaklara ne mutlu “..

Balkan savaşlarında dökülen kanlar kurumadan Birinci Dünya Savaşı başlamıştır. Bu defa iki düşman devlet müttefik olarak savaşacaklardır. Doğduğum Filibe yakınlarındaki Ustina köyümüzün bütün gençleri askere alınır ve kısa bir eğitimden sonra cepheye gönderirler. Daha sonra otuz, kırk, elli yaşlı olanlar da askere alınmışlardır. Bulgar Goço ile köyümüzden Mehmet aynı cephede omuz omuza savaşmışlardır. Aynı karavanada yemek yemişler ve aynı düşmana kurşun sıkmışlardır. Köye izinli gelen Mehmet, bulgar arkadaşının ailesine haber getiriyor, Goço da aynısını yapıyordu. Bundan sonra dost olmuşlardı. Dört yıldan fazla süren savaştan sonra Ustina 23 şehit vermiş şehitler arasında soyumuzdan, soyadımızı taşıyan Mustafa Sali İspov  ve toplam 11 Türk askeri şehit olmuşlardır.

Harb sonrası ise esaretten dönenlerin getirmiş oldukları veba mikrobu harpte şehit düşenlerin dört misli fazlasını alıp götürmüştür.

Makedonya ve Dobruca cephesi dışında Bulgaristan Müslümanları diğer cephelerde de savaşmışlardır.Çanakkale cephesine pekçok Bulgaristan ve Balkanlar’dan katılan askerlerimiz şehit olmuştur.Kurtulanlar ise Bulgaristan ve Balkanlar’a geri gönderilmiştir.Bu savaş Bulgaristan’daki Türk ve Pomak Müslümanların benliğinden günümüze kadar asla silinmemiştir. Nevrokop bölgesinde “ Çanakkale içinde vurdular beni “ şarkısı bugün de coşkusunu korumaktadır.

Birinci Dünya Savaşı başladıktan sonra Mustafa Kemal çok kez İstanbul Ana komutasına Ataşelikten alınması savaş komutanlığına gönderilmesi için yazılar göndermiştir .Enver Paşaya bir mektubunda “ Savaş cephesinde , ateş hattın aktif savunmasından daha önemli bir görev olamaz bu nedenle Ataşe olarak burada kalamam “ ...

Enver Paşadan gelen cevapta: “ Size orduda herzaman görev vardır ancak sizi orda bırakıyorum”...cevabı alsada,

Mustafa Kemal en sonunda ısrarlı çabalarıyla 25 ocak 1915'te te Sofya’dan cepheye Savaş komutanı olarak gönderilir.

Bir asır geçmesine rağmen büyük savaşın nedenleri, sonuçları ve günümüze etkileri hala heyecanla tartışılan önemli bir konu olma özelliğini taşımaktadır.

Birinci dünya savaşı, Çanakkale savaşı büyük bir insanlık trajedisidir.Bu savaş tüm katılımcılara haksızlık etsede , Bulgaristan-Türkiye arasındaki ilişkilerin dostluk ve dayanışma örneği olarak tarihe geçmiştir.

Bu tarihi olayı göz önünde bulundurarak geçmişten kalan önyargılardan kurtulup her iki Vatanım arasındaki ilişkilerin olumlu gelişmesi için ışık olmalıdır.

Birinci Dünya Savaşına uzanan süreçte meydana gelen uluslararası siyasi gelişmeleri, günümüz siyasi gelişmeleriyle karşılaştırdığımızda bugün de ayı aktörlerin sahnede olduğunu görmekteyiz.

Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Çanakkale savaşında şehit olan Bulgaristan Türklerini ve tüm şehitleri rahmetle anıyorum!

Ruhları şâd olsun.

Akademisyen, Nesrin O. İSPOVA /Nesrin Sipahi KIRATLI

KAYNAKLAR:

-Kocatürk,Doğumundan ölümüne Atatürk günlüğü

-Altan Deliorman, Mustafa Kemal Balkanlarda s,27-29,166

-Международни актове и договори 1915 -1918

-Nitel araştırma yöntemi, Olgubilim temeline dayanan araştırmalarım