90'lı yıllarda Romanya'nın Tekirgöl kasabasında ilkokul mezunu olan Meryem bir gün şöyle demişti:

"Çavuşesku zamanında tv.lerimizdeki görüntülere göre Amerika'da açlık vardı, insanlar çöp varillerinden yiyecek topluyordu, Almanya'da işsizlik vardı, Dünya'da savaş vardı, milyonlarca kişi bakımsızdı, hastalıktan ölüyordu... Daha neler neler... Ama biz dünyanın Çavuşesku'nun gösterdiği gibi olmadığını biliyorduk."

"Nasıl biliyordunuz?.."

"Köstence liman şehri... Gemilerde çalışan akrabalarımız vardı. Onlar İstanbul'a, Hamburg'a, dünya limanlarına gidiyorlar ve bize bilgi getiriyorlardı."

Demirperde ülkeleri bile bilgi akışına engel olamamış. Çağımız internet çağı, bilgi çağı... Günümüzde bilgi bir tık yakınımızda, seferden gelecek gemi tayfasını beklemeye gerek yok.

A haber tarzı kanallarla yapılan algı yönetimi bir gün sonra değil, aynı dakikada ters tepiyor.

Ruslar son aylarda Cumhurbaşkanımız Erdoğan'a itibar suikastı yapıyorlar; yandaş medyanın palavraları bazen kısa bir video, bazen tek kare bir fotoğrafla bumerang gibi dönüp yine Erdoğan'ı vuruyor.

Önce tek kare bir fotoğraf servis ediliyor: Türk heyeti ayakta... Önceden hazırlanmış bir mizansen... Siz "bu fotoğraf montajdır" diye kendinizi kandırmaya çalışırken mizansenin 2. perdesi açılıyor: TC Cumhurbaşkanı kabul salonuna giriyor ve 2 dakika bekletiliyor... Rus resmi haber ajansı tarafından servis edilen videoya bir de kronometre yerleştirilmiş, saniyeler tek tek sayılıyor. Kamera Erdoğan'ın yüzüne zum yapıyor, moral bozuk, berbat bir ruh hali... Tabii bu arada "Asrın lideri, ümmetin umudu" propagandası saliseler içinde buharlaşıyor.

Putin'in İstanbul'a gelmeyip Türk heyetini Moskova'ya çağırma nedeni de ortaya çıkıyor. Her şey bu mizansen için yani, konu "ayağa çağırma" işi düpedüz...

Demem o ki bilgi çağında "yandaş medya" kullanmak akıl işi değil... Nasrettin Hoca'nın her tarafı açık türbesine kilit vurma komedisi gibi bir şey. Elin oğlu 20 yıllık propaganda emeğinizi 20 saniyede gülünç duruma düşürüyor.