Bir Ana'ya ihtiyacı var Türkiye'nin

Abone Ol

Ana dediğimizde aklıma ilk gelen şey, bir evi tek başına çekip çeviren, sıkıntılı dönemlerde  toparlayıcı, evlatları arasında ayrım yapmayan, kin ve nefretten uzak, sevgi dolu, uzlaştırıcı, fedâkar, öngörülü, kavga dilini sevmeyen, acı çekse de ev halkına acı yaşatmayan, idareyi bilen, ekonomik sıkıntı çekse de bir üründen üç kap yemek yaparak sofrayı kuran, evin reisi baba ile evlatları arasında sürtüşme, husumet  dahi olsa onları aynı sofrada buluşturan, arada köprü vazifesi gören, Allah'ın yarattığı en güzel varlıklar, cennet hatunları gelir aklıma.
Çabuk sinirlenmezler, öfkeleri de uzun ömürlü değildir.
Pratik akılları zekâları  ile anında çözüm üretirler.
Çözümün tarafıdırlar.
Kafalarının arkasında art niyet asla yoktur 
Öyle sevgi doludurlar ki; bir çiçeğe, böceğe, kurda kuşa, yaratılan her canlıya Rabbimin eli değmiştir diye sıcak bakarlar.
Yaratılanı yaradan dan ötürü  severiz'in vücut bulmuş şeklidir analar. 
Kurtuluş savaşına baktığınızda kadınlar, analar, 6 aylık yavrularını kağnılara yükleyerek savaşa techizat taşımış, bundan da hiç yüksünmemiş, önce vatan demiş,  yeri geldiğinde şehit olmuş isimsiz kahramanlardır analar.
Cesur yüreklidirler.
Evlatları için hiç bir fedakarlıktan çekinmedikleri, çekinmeyecekleri de  bilinir anaların.
 Hasta olduklarında, başlarında sabaha kadar uykusuz nöbet tuttukları; yemeyip yedirdikleri yavrularını ellerine kına yakarak vatani görevine gönderdiklerinde,
 "Vatana kurban ol evlat, vatan namustur, onu iyi koru.
Sütüm sana helal olsun kuzum. "
demeleri, 9 ay karınlarında taşıdıkları yavrularının, vatan söz konusu  olduğunda evlat sevgisinden de öne geçmesi, ne kadar Vatansever ve milliyetçi olduklarının da bir kanıtıdır. 
Bu yüzdendir ki , kanımızı dökerek yurt saydığımız vatanımızın, ( Anadolu Anayurt, Anavatan...)  olarak anılması ve isimlendirilmesi.
Bu yüzden diyorum; Bir anaya ihtiyacı var Türkiye'nin!
İyi  partinin yeni kurulmasına rağmen kazandığı ivme,  toplumun partiye olan  güveni, özellikle korona günlerinde sayın Akşener'in kazandığı sevgi, birleştiriciliği, kurtuluş savaşındaki kadınlarımızı çağrıştırması, 'topuklu efe' olarak bilinmesi tesadüfi değildir.
 İYİ partinin başında, milliyetçi, vatansever, hayatını gözünü kırpmadan vatanına feda edecek, cesurlar hareketinin önderi bir Ana'yı, Sayın Meral Akşener hanımefendiydi görmek, ülkem adına İYİ günlerin habercisi ve müjdesi gibi iç rahatlatıcı.
O asla korkmadı.
Şahidim.
Tüm sindirme, yok sayma, bitirme hareketine karşı durdu.
Sesini Allahın da istediği gibi  mazlumların yüksek sesiyle birleştirerek, güçlü bir şekilde zulme karşı mazlumun yanında durdu.
Demokrasiye  toplumsal uzlaşmaya kendisi ve kurduğu partiyle hukuk devletine büyük  katkı verdi.
Tarihî süreç de bunu gösterecektir, eminim.
Dün televizyonda Sayın Akşenerin Cumhurbaşkanı sayın Erdoğana çağrısını doğru ve haklı buldum. 
Durum Türkiye açısından hiç aydınlık ve iç açı görünmüyor.
Ekonomik sıkıntıların covid 19 salgını devam ettiği sürece daha da artacağı kesin.
İşsizler ordusu giderek çoğalıyor.
Aç ve işsiz insanın, köşeye sıkıştırılmış insanların neler yapabileceğini düşünmek bile  istemiyorum.
Tüm partilerin  ayrıştırma dilinden uzaklaşarak derhal  bir araya gelmeleri, ortak bir masada oturarak  ortak bir dil geliştirerek, ortak kararlar almaları selametimiz açısından  şart dedi.
Sayın Akşenerin parti Genel Başkanı kimliğini bir yana koyarsak, o ana kimliği ile neyi gördüğü, fekaketin hangi boyuta gelebileceği öngörüsüne yürekten  katılıyorum.
Ortak payda siyasette insan odaklı ise, koronavirüs'ün sosyal mesafeyi korurken, insan yaşamının  ekonomik olarak korunması da sosyal devletin Devlet olabilme  şartı değil mi?
Siyasilerin seçilebilmek için ekonomiyi düzeltmek, daha iyi hayat koşulları vaad ettikleri vatandaşlarına ilk icraat olarak  vazifeleri de ekonomik rahatlama değil miydi?
Sayın Akşener'in ortak masada ortak kararlar alınması çağrısı, ülkenin geleceği açısından güvenlikli ve elzem  bir davranış.
Halkın kendisini siyasi anlamda da ülkesi için feda ettiğini gördüğü, nefsi ve kibiri olmayan, samimi, içten bu ANA'ya saygı ve güven duyması, bel bağlaması boşana değil.
Önce milletim anlayışı, asıl bu nedenle çok önemli.
"O" önce Milletim diyen bir vatansever.
Ancak nacizane gördüğüm ve uyarmak istediğim bir konuyu da dile getirmek isterim doğrusu.
İyi partinin rakibinin yine kendisi olacağını şimdiden  görüyorum.
Bu ortak oturulan, ortak kararlar alınan masanın, parti içinde de bir an evvel  kurulması gerekliliği inancımı koruyorum.
Aynı zamanda Sayın Akşener'in toplumda kazandığı ivme, güven duygusu ve partisine olan inanç, demokratik hayata büyük katkı sunan bu  partinin kendi içindeki hesapları  bu sihri bozabilir.
Toplum nezdinde ilerleyişinin önü iç çekişmelerle kesilebilir.
Kesilmemelidir.
Sayın Akşener'in ve parti yönetiminin buna karşı parti içi demokrasiyi çalıştırarak, insanların sesini kesmek yerine dinlemesi, demokrasi açısından çok şey beklenilen İyi  partinin, Sayın Akşener'in "Ana" kimliği ile ailenin fertleri arasındaki husumetin nereden kaynaklandığını, gücün el değiştirme korkusu karşısında ki tepki olarak göreceği, uzlaştırmacı, ancak yumruğunu ortaya vurarak kendisinde olduğunu görmek istemek, partiye  gönül veren, emek koyan, çalışan, kişisel hesabı olmayan partili  insanların beklentisi olduğu da yadsınamaz bir gerçek olarak görmeli.
Kaybetmek yerine kazanmak.
İşte tüm mesele bu.
Kimse kaybetmek ve kaybedilmek için İYİ olmaz.
Hele ki bir Ana''ya ihtiyacı var Türkiye'nin demişken.(neşe)