“Emeklilikte yaşa takılanaları “diye Bir konu aylardır tartışılıp duruyor
Bu yapılırken de uluslararası mukayeseli emeklilik analizi ve hayat şartları analizi yapmak yerine Kim,kimi nasıl zarara sokar kim ,kimi nasıl köşeye sıkıştırır
Erken yaşta emekliliğin ülkelere getirdiği getireceği yükler nedir diğer ülkelerde emeklilikler hangi kriterlere göre uygulanıp,Hangi yaşlarda insanlar emekli oluyor
Onları irdelemek lazım .
Ülkemizde emekli olanların,Ve erken yaşta emekli olmak isteyenlerin ortak derdi” GEÇİM”
Herkes nasıl daha iyi geçinirz Daha doğrusu güvenceli bir devlet geliriyle nasıl hayatımızı sürdürürüz derdinde
Biz böyle düşünenlerin de böyle düşünenlere karşı çıkanların da bu taleplerini dile getirirken kendilerini iyi analiz etmediklerini hayat standardındaki,Elde edilmiş imkanlarini iyi değerlendirmediklerini düşünüyoruz Aslında toplum geleceği  açısından erken yaşta emekli olmak hem bireyler için hem devlet için ciddi SORUNLAR teşkil etmektedir.
Bu sorunların maddi sosyolojik ve psikolojik analizini başka bir yazı konusuna Bırakmak üzere Avrupa ülkelerinde İnsan yaşamının ve sosyal hayatın Nasıl devam ettiği konusunu kısaca analiz ederek kendimizde mukayeseli bir ders çıkaralım istiyorum.
Bir çok Avrupa ülkesinin yüzölçümü ,nüfusu yapıları kalkınma ve refah durumlarına göre farklılık gösteriyor.
Mesela İsveç, İsviçre ,Danimarka lüksemburg ,Hollanda gibi ülkeler
Büyük gibi görünen Almanya Fransa İngiltere’ye Göre refah seviyeleri daha yüksektir.
Çünkü;İsveç İsviçre Danimarka gibi ülkelerde halk çok para kazandığından değil olağan üstü tutumlu ve israfa dayanmayan bir hayat benimseyip yaşadığı için,Refah içinde zengin bir şekilde yaşıyor görünürler.
Kazandıkları paranın alım gücünü ve paralarını nasıl harcadıkları taktirde sorun olmadan nasıl yaşarlar bunu çok iyi biliyorlar.
Onun içinde Kazandıkları paranın harcamasını bir plan ve program dahilinde yapar,Bu plan ve programa %100 bağlı kalarak hayatlarını sürdürürler.
Mesela Avrupalı insanların dışarda yemek yeme alışkanlığı bize göre çok farklıdır Avrupalılar ancak özel günlerinde dışarda yemek yerler(Çalışan kesimlerin öğle arası fast food Tarzı yiyecekleri yemelerini Ayrı tutuyorum)Oda yedikleri en fazla üç çeşitten ibarettir.
Diğer günler evlerinde mutfaklarında ne varsa “Tek çeşit”Tüketim yaparlar.Bizim gibi her öğünde birkaç günlük geliri tüketecek kadar Yemek yemezler
Çünkü bilirler ki ancak tek ürün yiyecek tükettikleri taktirde gelirleri onları idare edebilecektir.
Mesela Avrupa’da Avrupalı bir aile hafta sonu ya da hafta içinde zengin bir kahvaltı çeşidi olan manzaralı yerlere giderek kahvaltı yapmaz, Yemek yemez Hele bunu gösteriş için hiç yapmaz.
Yaptıkları bu rutin işleri bu özel işlerini asla Sosyal Medyada yayınlamazlar.
Böyle bir şey yaptıkları taktirde bilirler ki bu yaptıkları hem görgüsüzlük, hemde Üç ya da dört günlük kazançlarının ciddi manada kaybıdır.
Bunu yaptıkları takdirde bilirler ki ayın kalan günlerinde başka gelirleri olmadığından aç kalma riskleri vardır.
Avrupalı işe giderken daha çok bisiklet, toplu taşıma araçları, ya da park edilmesi kolay en az yakan bizim “Küçük “Diye düşündüğümüz araçları kullanırlar yani anlayacağınız öyle işe giderken lüks araç gösterisi yapmazlar.
Oturdukları yerlerde de çok tutumlu ve tasarruflu davranırlar bizdeki gibi komşular evde bilsin diye bütün ışıkları açık bırakalım demezler,
Yine bizdeki gibi televizyonu son sesine kadar açıp komşulara kadar duyurmazlar,
Televizyon seyretmiyor iseler televizyonu kapalı tutar asla açık bırakmazlar.
Aldıkları bütün giysilerin de çok seçicidirler,Her üründen her renkten öyle üçbeş on almazlar begendikleri kendilerine yakışanı alır bir mevsim sadece onları giyerler.Bizim kıyafet israfımız dan on kat daha azı ile idare ederler.
Mesela Avrupa’da aileler baba anne ,çocuklar en lüks cep telefonu “illada marka olsun “Diye istektekte diretmez ısrarcı olmazlar.
En ucuzu hangisi ise onu alırlar çünkü bilirler ki pahalıyla ucuz telefonun ortak işlevi haberleşmeyi sağlamaktır.
Öyle oturdukları yerlerde de masa üzerine pahalı telefonlarını koyarak “Hava atma”Aracı gibi düşünmez öyle kullanmazlar.
Bindiği arabalarını kullandıkları telefonlarını Her çıkan yeni modelle yenilemezler.
Sahip oldukları ürünleri işlevsiz hale gelinceye kadar kullanır bundan da hiç gocunmazlar ya da utanılacak bir şey olarak görmezler.
Çoğunluğun oturdukları evleri öyle gösterişli ve şatafatlı değildir.
Zaten şehirlerde yaşayanların çoğu yüz ikiyüz yıllık tarihi diyebileceğimiz evlerde otururlar.
Bu durumdan da gayet mutlular.
Oturdukları evler kendilerine yetecek standartlardadır.
Öyle iki kişinin 180 -200 metre karelik evler tercih ettikleri pek görülmemiştir.
Bizdeki gibi 4,5 odalı ve her odada TV ayrı ayrı klima olan evleri yok Avrupalıların.
İki kişilik aileler asla bulaşık makinesi kullanmazlar,
Bulaşıkları elde yıkar israf olmasın diye dikkat ederler.
Avrupalı kadınlar ya da erkekler
Evlerine Her hafta yada 15 günde bir Temizlikçi Çağırmazlar.
Evlerini zevkine kendileri temizlerler.

Evde bozulan eşyaları atmaz mümkün ise kendileri tamir eder ya da dışarda tamir yaptırıp kullanırlar.
Evlerinde kullanılan ürünlerin işlevi önemlidir marka takıntıları yoktur ailecek çalışırlar ailecek tüketirler ,ihtiyaç olmadan hiçbir şeyi fazladan dursun bulunsun diye almazlar.
Her iki yada üç yılda bir,koltuk TV vs değiştirmezler
Gençler aileden görüp öğrendikleri tutumlu israfa kaçman yaşam anlayışını Bir sebeple evden ayrıldıkları taktirde de Devam ettirirler.
Yani diyeceğim o ki merhum Mehmet Akif ersoy un dediği gibi
“Kelime-i şahadet getirmeden Müslümanmış gibi yaşıyorlar”
Onun için merhum “İşleri dinimiz dinleri işimiz gibi demiştir”
Batı ile ülkemizin refah düzeyini kıyaslayanlar önce şöyle bir aynaya baksınlar içinde bulundukları israf durumunu bir güzel düzeltsinler bu düzeltmelerden sonra,Geriye kalan olumsuzlukları hep birlikte düzeltiriz.
Ahkam kesip kendi ellerimizle yapmış olduğumuz israfla karışık olumsuzlukların sanki sorumlusu biz değilmişiz gibi kabahatleri ve yanlışları sürekli başkalarında arıyoruz.
Sosyal devlet olmak istiyorsak önce bireyler olarak bizim sosyalleşmemiz lazım
Adaletli bir gelir düzeyimiz olsun istiyorsak önce aile içerisinde israfı ,Gereksiz harcama giderlerini önleyip İmkanlarımız yokken varmış gibi yaşama alışkanlığından kurtulmamız lazım.
Batı  toplulukları Böyle yaparak devlet olarak kalkınmakta birey olarak da haddini durumunu gelirini bilerek harcamalarını yaparak yaşamaktadır biz de bu kültürü kendi hayatımızda geliştirmeliyiz inanç değerlerimizde ,erezyona uğrayan kültür değerlerimizde bunlar var zaten ,ne zaman ki bunlardan uzaklaşmaya başladık ne zaman ki biz gerçek biz olduğumuzu unutmaya başladık 
İşte bütün SORUNLAR da burada başladı.
Bizi bizden uzaklaştıran fakirleştiren kendimizi ve ülkemizi daha da kötü durumlarda bırakacak isteklerde İsrar etmek yerine,İsrafı savurganlık Alışkanlığından uzaklaşarak bu cendereden çıkabiliriz.
Ülke olarak kendi kabiliyetlerimizi geliştirerek onları büyüterek devleti büyütürken insan kişilik ve şahsiyetimizi de büyüterek büyümemiz lazım israftan uzaklaşarak,Savurganlığımızı önlememiz gerekiyor.
Bunu yapmadığımız taktirde daha çok ağlaşıp dururuz.
Sonra da kalkıp hiçbir katma değer sunmadan hak etmediğimiz halde devlet bu hakkı bize versin diye kavram kargaşaları içerisinde menfaat avcılığına çıkarız.
Erken yaşta emeklilikden batı insanıyla kendi insanımızın yaşam Şeklini mukayeseli anlatmaya çalıştım çünkü inanıyorum ki çalışıyor ya da emekli dahi olsak Alışkanlık ve isteklerimizden kurtulmadığımız takdirde ne kendimizi ne ailemizi ne de devleti israftan kurtaramayız.
Avrupa’da insanlar 65 yaş ve üzerinde emekli olurken Türkiye’de erken emekliliği savunmak ve istemek Sosyal hayatın ve devlet imkanlarının Normal akışına ters istekte bulunmak demektir.
Maalesef ülkemizde birkaç oy uğruna bazı siyasi partiler erken emeklilik korosuna enstruman olmak derdindeler.
Bu hesapsız ve yanlış destek ya devlet bilmez aymazlığı ya da ihanet gibi üçbeş oy fazla alırım kurnazlığıdır.Her ikisi de yanlıştır.
NOT:Bu yazı bir batı hayranlığını ifade eden yazı değildir,
Bu yazı bir başka bakış ile Avrupa’daki insan yaşamının kısa mukayeseli analiz yazısıdır
Batılı ülkelerin insan durumu yaşam biçimi ve kalkınmalarında ki insan yaşam desteğinin nasıl olduğunu belirterek analiz yapmak düşüncesi ile yazılmıştır.
Batı ülkelerindeki insan yaşam şartlarının elbette yanlış  ve tenkide muhtaç tarafları vardır
Ama bu da bir başka analiz yazı konusudur.
İnşAllah Onu da yaparız
                       M.Tuğrul Türkeri