Dündar Taşer 27 Mayıs gerçekleştiren Milli Birlik komitesi üyelerinden ve bu hareketten kısa bir süre sonra tasfiye edilen 14 kişilik ekiptendir. Tasfiye edildikten sonra yurt dışına gönderilir. Fas ve İsviçre'de görevlendirilir. İsviçre'de askeri ateşidir. O sırada Türkiye Büyükelçisi ise Kurtuluş Savaşı yıllarındaa Anadolu hareketine karşı çıkan savaş bitiminde linç edilen Ali Kemal'in oğlu Zeki Kuneralp'tir.

Sefir bir gün kendisine 'babamın hain olduğuna kani misiniz?" diye sormuş Dündar Taşer "Hayır" diyerek "" Bizde ihanet siyasi bir isnat ve itham olarak kullanılmakta ben de resmen hain addedilenlerden biriyim. 27 Mayıs'ta Vatan kurtarıcı addediliyordum. 13 Kasım'dan sonra hain oldum. Ben kendimin ne olduğunu biliyorum onun için siyasetteki haini tamına fazla bir kıymet vermiyorum. Hıyanetin kolay bir şey olmadığına da kaniyim. Bu hain ithamı daha çok iğrenç bir şey tarihimizde kellesi alınan birçok vezir var. Fakat hiç kimse ve hatta devlet dahi onların hain olduğunu söylemiyor ve İddaa etmiyor onlar hataları olan fakat şerefleri de çok yüksek addedilen adamlar olarak görünüyorlar çocuklarına da devlet maaş bağlıyor çocuklarına da devlet maaş bağlıyor padişah tıpkı bir aile reisi gibi onların çocuklarına bakıyor bu vezirlerin Oğulların vezaret ve hatta sedarete kadar yükselenleri oluyor. bu çocuklarda babalarının öldürülüşü için bir düşmanlık taşınıyorlar devlet için çalışıp duruyorlar. Bu son devirlerdeki hıyanet insanları da küçüklüğümüzün ve ahlaki düşüklüğümüzün esiri galiba.

Çünkü 15-20 sene de bir 5-10 bin kişi hain ilan edip edip duruyoruz bu kadar bol hain ithamları karşısında adama ne berbat milletsiniz boyuna hain yetiştiriyorsunuz demezler mi bu kadar bol hain yetiştiren bir milletin büyüklüğü iddia edilebilir mi bu haini tamamını bu derece suistimal etmek asla doğru değildir'demişti. (Dündar taşer'in büyük Türkiye'si Ocak Yayınları s 126 127)