ÇEKYA'DA BU HAFTA

Abone Ol

27 Mart 

İyi Pazarlar. 

Geçen haftaki videomuzda sizlere Çek Cumhuriyetindeki 3 şehitliğimizden biri olan Pardubice’deki şehitliğimizde düzenlenen 18 Mart Çanakkale Şehitlerini Anma Günü ve “Yüreklerde Âkif, Dillerde Hürriyet” temalı Mehmet Akif Ersoy’u anma etkinliğimizden bahsedince bir çok dostumuz Avrupa’nın ortasındaki şehitlerimiz hakkında detay bilgi istediler. Araştırmacı yazar Özgür Öztürk kardeşimizin derlediği bilgileri bugün sizlerle paylaşacağım. 

Ama önce kısaca bu haftanın çalışmalarına göz atalım. Geçen hafta kısa bir Türkiye seyahatimiz oldu. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın eski milletvekili ve il başkanlarını Külliye’de ağırladığı toplantıya katıldık. 

Eski mesai arkadaşlarımız Sayın Şafi ve Kezban Öztekin kardeşlerimizin kızı Dilan ile Yasin kardeşlerimiz mutlu günlerinde nikah şahitleri olduk. 

20 senedir eşim Beyhan hanımla birlikte gönüllüsü olmaktan onur duyduğumuz ve pandemi öncesi 15 yıl aralıksız her sene iftar davetlerimizi tesislerinde düzenlediğimiz Darülacezeyi ziyaret edip, hasret giderdik. Darülacezenin efsane başkanı Sayın Hamza Cebeci başta olmak üzere tüm Darülaceze ailemize gösterdikleri sıcak karşılama için çok teşekkür ediyorum. Bağışçıların yardımları ile her geçen gün daha da gelişen bu müesseseye destek olmanızı ve zaman buldukça oradaki büyüklerimizi ziyaret edip sohbet etmenizi tavsiye ederim. 

Arel Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Uğur Özgöker ve Diplomatlar Birliği Genel Başkanı Ferhat Bozçelik’in moderatörlüğünde, siyaset, finans, sivil toplum ve akademik çevrelerden birçok katılımcının olduğu IFHaber ajansının düzenlediği online panele konuşmacı olarak katılarak  Ukrayna krizini siyasi, ekonomik ve sosyal açıdan değerlendirdik ve  Türkiye-Çekya arasındaki diplomatik ve ekonomik ilişkilerin gelişimine vurgu yaptık.

12. Science on Stage Europe festivali kapsamında projelerini sunmak üzere Prag'a gelen öğretmenlerimizi ziyaret ederek projeleri hakkında bilgi aldık ve bizi gerçekten gururlandıran öğretmenlerimizi tebrik ettik. 
  
Cappon, Veltex ve Unicotex firma temsilcilerini birlikte kabul ederek, Sayın Onur Abdullah başkanlığındaki heyete Türkiye ve Çek Cumhuriyeti arasındaki ikili ticaret hacmini artırma çabalarımıza katkı verdikleri için teşekkür ettik.

Gazi konumundaki asker, polis ve itfaiye ekiplerine rehabilitasyon hizmetleri veren ve beyin travması alanında dünyanın en iyi merkezlerinden birine sahip olan REGI BASE vakfının kurucusu Sayın Hynek Čech sefaretimizi ziyaret ederek biz ve Askeri Ataşemiz Sayın Yarbay Cem Tekin ile işbirliği potansiyellerini değerlendirdi.

12. Science on Stage Europe festivali kapsamında projelerini sunmak üzere Prag'a gelen
 öğretmenlerimiz Sayın Selin Sarıça, Sayın Yasemin Eren ve Sayın Rukiye Akyön, Sefaretimizi ziyaret ederek bizimle festival deneyimlerini paylaştılar.

Prag’da Erasmus+ eğitimi alan İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Mühendisliği öğrencisi Sayın Tunga Han Kopuz, babası Ebubekir Kopuz ve kardeşi Ziya Kopuz ile misafirimiz oldu.

Dost ve kardeş Pakistan’ın Prag Büyükelçiliğini ziyaret ederek Ocak 1998 - Haziran 2001 tarihleri arasında Pakistan İslam Cumhuriyeti'nin dokuzuncu Cumhurbaşkanı olarak görev yapan merhum Cumhurbaşkanı Sayın Muhammed Rafiq Tarar'ın taziye defterini imzaladık. Miletimizin ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın taziyelerini ilettik. 

Gelelim bu topraklarda yatan şehitlerimizin duygulu hikayelerine. Özgür Öztürk kardeşimiz bu konuda detaylı bir kitap yayınlayacak ama ben özet olarak sizlere onun bulgularından yararlanarak bir izahat vereyim. 

-Birinci Dünya Savaşı’nda topraklarını batıya doğru büyütmek isteyen Rusya’nın, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’na bağlı bir eyalet olan Galiçya’yı alma çabaları nedeniyle, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu 1914 yılının Ağustos ayında Doğu Cephesi olarak da bilinen Galiçya Cephesi’ni açma kararı alır. 

-1916 yılında Brusilov taarruzunda Galiçya’nın düşme tehlikesi ile karşı karşıya kalması ve aynı yıl İtalya ile Romanya’nın savaşa girip Avusturya-Macaristan’a saldırmaları üzerine, müttefik Osmanlı İmparatorluğu’ndan destek istenir

-Tarihimiz boyunca Osmanlı İmparatorluğu müttefiklerinden gelen yardım çağrısına kayıtsız kalmaz. 

-Erkân-ı Harbiye Reisi Enver Paşa’nın emri uyarınca,19. ve 20. tümenlerden oluşan 15. Kolordu 535 subay ve 32.017 er ile 23 Temmuz 1916 tarihinde Uzunköprü’den trenle hareket ettikten sonra  26 Temmuz’da Galiçya Cephesi’ne ulaştı.
                                                                                                                                   
-Osmanlı Ordusu Galiçya Cephesi’nde çok şiddetli muharebelerde Rus askerleri ile karşı karşıya gelir

-Bu şiddetli taarruzlarda hafif yaralı olanlar sargı merkezlerindeki ilk tedavilerinin ardından yeniden savaş alanına gönderiliyor, ağır yaralı olanlar ise hızla cephe gerisindeki nekahathanelere ve Avusturya-Macaristan topraklarındaki hastanelere sevk ediliyordu.

-Avusturya-Macaristan İmparatorluğu sınırları içerisinde Viyana ve Budapeşte’deki hastanelerin dışında şu anki Çekya sınırları içerisinde de hastaneler bulunuyordu.

 
-Birinci Dünya savaşı Galiçya Cephesi’nde yaralanıp ya da hastalanıp tedavi amacıyla Çekya’daki hastanelerde tedavi görürken bazı askerlerimiz iyileşerek cepheye geri dönerken,malesef  bazı askerlerimiz ise iyileşemeyerek  şehit  olmuşlardır.

Askerlerimizin tedavi görürken şehit düştüğü hastanelerin bulunduğu şehirlerde günümüzde 3 şehitlğimiz  bulunmaktadır.
 
-Bu şehitliklerimiz Pardubitse, Hodonin ve Valasske Meziriçi şehirlerinde bulunmaktadır. Ayrıca yakın zamanda Opava şehrindeki toplu mezarda da bir askerimizin yattığı ortaya çıkarılmıştır. Başka bazı şehirlerdeki şehitliklerde de askerlerimizin bulunup bulunmadığı araştırılmaktadır.

Bu şehitliklerimizden olan ve geçen hafta 18 mart Çanakkale şehitlerini anma etkinliğimizde ziyaret ettiğimiz Pardubice Şehitliği’mizde 508 askerimiz yatmaktadır. Bu askerlerimizinden 9 tanesi ise Balkan savaşı sırasında şehit düşen askerlerimizdir. Balkan şavası ile Çekya topraklarının ne ilgisi var derseniz bunu da çok ilginç bir anektod ile az sonra ayrıca açıklayacağım.

-Pardubitsedeki şehitliğimiz 1968 senesinde Rusların Çekoslovlovakya’yı işgal etmesinin ardından, Rusların orada bulunan Rus Şehitliği’nin tören alanını genişletme çalışmaları sırasında tamamen ortadan kaldırılıp üzeri çimle kaplanmıştır.

-Türkiye’nin Prag Büyükelçiliği’nde 1996-1998 yılları arasında görev yapan Kurmay Albay Nevzat Kutlu’nun  yaptığı girişimler sonucunda Pardubice şehitliğimiz tekrardan ortaya çıkarılmış ve 20 Mayıs 1997 tarihinde küçük bir kaide dikilerek yeniden açılmıştır.

-Sonrasındaki dönemlerde ise geliştirilerek şimdiki halini almıştır.
-Pardubice 2 Numaralı İhtiyat Hastanesi’ne tedavi için yaklaşık 4,000 askerimiz gelirken, hastanede çok az yemek verilmesi nedeniyle bazı askerlerimizin şehir içerisinde para ve altın karşılığında yiyecek satın almak zorunda kaldıklarını o dönem ile ilgili kaynaklardan öğrenebiliyoruz. Pardubitsede tedavi görürken şehit olan bir askerimizin cenaze namazı ve toprağa verilme anının fotoğraflarını yakın zamanda yine Özgür kardeşimiz ortaya çıkarttı.
 
Hodonin Türk Şehitliği
 
-Bir diğer şehitliğimiz olan Çekya’nın güneydoğusundaki Hodonin şehrindeki Şehitliğimizde ise resmi kayıtlara göre 387 şehidimiz yatmaktadır.

-Araştırmacı  Özgür Öztürk ise Hodonin’de 532 şehidimizin yattığını iddia etmektedir. Resmi incelemeler devam etmektedir.

-Şehitliğimiz 1964-1967 yılları arasında Prag’da görev yapan Büyükelçi İsmail Erez’in girişimleri ile ortaya çıkarılmıştır.

-30 Mayıs 1967 tarihinde yapılan açılışa Türkiye’den Cumhuriyet Senatosu Başkanı Emekli General Dr. İbrahim Şevki Atasagun başkanlığındaki bir heyet katılmıştır.
-Şehitlik anıtının arkasına dikilen ağaca heyet ile Anıtkabir’den getirilen toprak dökülmüştür.
-O dönem Büyükelçilikte müsteşar olarak görev yapan ve edebiyata da meraklı olan Selçuk Nahit Toker, şehitliğin yer tespiti çalışmaları sırasında Hodonin’de çok duygulanarak aşağıdaki kıtayı yazmış ve sonrasında ise bu kıta açılışı yapılacak olan abidenin üzerine işlenmiştir.
 
-“Burada yatmakta Anadolu’nun Mehmed’i, 
Makamı cennet,üstünde Ulu Tanrı’nın rahmeti, 
Anavatan onlara hasret,onlar Anavatana, 
Yolcu,Fatiha

Vatan için burada yatanoku,”
- Şehitliğimizin açılış törenine katılan bir Slovak gazeteci şehitlik açılışının haberini, ertesi gün Slovakya’nın “Dennik Luk” gazetesinde “Bu Yer Benimdir” Türkçe başlığı ile yayınlamıştır.
Hodonin’de tedavi gören askerlerimiz ile ilgili yapılan araştırmalarda çok ilginç bir belge ortaya çıkarılmıştır.
 
-Askerlerimizin tedavi gördüğü hastanelerden biri olan Göding (Hodonin) İhtiyat hastanesi’nin başhekimi Doktor Şıtayvik ,9 ağustos 1917 tarihinde hastaneye 10 yaşındaki kızı Ela ile gelir.
-Türkleri çok merak etmekte olan Ela yanında bir de hatıra defteri getirir.
-O hatıra defterine 4 Türk subayı el yazısı ile duygularını yazarlar.
-Ela 90 yaşındayken yani 1997 yılında bu hatıra defterini postayla Hodonin Şehir Müzesi’ne gönderir.
-Ela yazılarının Osmanlıca olması sebebiyle ne yazıldığını ömrü boyunca öğrenememiştir.
-Günümüz Türkçesine çevrilen belgelerdeki yazılar ,subaylarımızın vatan sevgilerinin ne kadar yüksek olduğunu göstermektedir.
 
Yazılardan birisini sizlerl
e paylaşmak istiyorum:
 
Sevimli Matmazel!
Herkes gibi bende aynı kanaatteyim ki,hayırla alınan sevk kararı neticesinde Ordumuzun şanlı bayrağı güzel memleketinizde dalgalandı. Her bir Türk neferi memleketinizi kendi vatanı gibi görerek düşmanlarıyla boğuştu, harp etti, öldü, fakat sağ kalanlar sancağının şerefini düşmana tanıttı. Bu kavga ve savaş Türklerin ne kadar yüksek bir yaradılışa, nasıl pırıl pırıl bir kalbe sahip olduğunu bir daha ispat etti. İşte sen bütün masumiyetin ve yine masum bakışlarınla bu yüceliğe yürekten şahit ol. İstikbalde Türkler için tarihte bir siyah sahife doldurmak isteyenlere karşı hakiki bir müdafi ol. Kimseye aldanma, aldananları dilinin döndüğü kadar iknaya çalış.

İşte biz Türklerin bir hasleti daha! Pederinden,o muhterem simadan gördüğümüz ilgi ve şefkati hiçbir zaman unutmayacağız. Senin hatıratına yazdığımız şu satırlar geçmişe dönüşecek hal ve gelecekte elimizdeki kanıtlar olacak. Sen de umarım ki değerli babanın hayırlı bir devamı olursun. Biz lütuflarınızı nasıl unutmayacak isek sen de Türklerin sahip olduğu yüce gönlü ebediyen unutma!!!
Yüzbaşı Remzi
 
 
 İşte Türk askerinin vizyonunu ortaya koyan, başhekimin 10 yaşındaki kızının anı defterine yazılan bu cümleler bile ne kadar derin anlamlar ifade ediyor. 
 
Valasske Mezirici Şehitliğ
-Askerlerimizin tedavi gördüğü bir diğer hastane Valasske Mezirici İhtiyat hastanesiydi.
-Hastanede tedavi gören yaklaşık 3,000 askerimizden 205’i yaşamını yitirdi.
-Şehitlerimizden 107’sinin isimleri bilinmektedir.
-Şehitliğimizin yanında,isimleri bilinmeyen 269 askerin yattığı ve içlerinde muhtemelen askerlerimizin de bulunduğu bir toplu mezar da yer almaktadır.
-Valasske Mezirici Şehitliğimiz Türkiye’nin Prag Büyükelçiliği’nde 1996-1998 yılları arasında görev yapan Kurmay Albay Nevzat Kutlu’nun girişimleriyle yaptırılarak 18 Ağustos 1998 tarihinde düzenlenen törenle açılmıştır.
-Arşivlerde yapılan incelemelerde askerlerimize Mezirici İhtiyat Hastanesi’nde çekilen fotoğrafları, 104 yıl sonra ortaya çıkmıştır. Fotoğraflardan birinde askerlerimizin tedavi için getirildiği hastanede namaz kıldığı da görülmektedir.

Bugün nüfusunun %70’den fazlası kendini ataist yada dinsiz olarak tanımlayan Çeklerin diğer inançlara saygısını bu fotoğraf çok net olarak ortaya koyuyor. 

Opava’daki şehidimiz
- Yakın zamanda Çekya’nın Opava şehrindeki bir toplu mezarda bir şehidimizin yattığı öğrenildi.
-1889 doğumlu ve Muğla’nın Fethiye ilçesinden olan Ali oğlu İbrahim isimli şehidimiz dizanteri salgını nedeniyle hayatını kaybederken, farklı milletlerden 800’ün üzerinde asker ile bir toplu mezarda yatmaktadır.
 
Gelelim Pardubitse şehitlğimizi  anlatırken bahsettiğimiz Balkan Savaşı şehitlerimize ve o ilginç anektoda.

-8 Ekim 1912 tarihinde başlayan Balkan Savaşı sırasında Binbaşı Ali Mümtaz Bey komutasındaki 1380 asker 70 subay Sırp ve Karadağ toprakları arasındaki Osmanlı topraklarında sıkışıp kaldılar.
-20 gün boyunca sadece kuru ekmek yiyerek savaşmalarına rağmen aldıkları kararla Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’na sığındılar.
-Askerlerimiz şuanki Çekya sınırları içerisinde buluan Zınoymo,Liberets,Yosefov,Teplitse ve Terezin’de yaklaşık 8 ay kaldılar. Buraya gelen askerlerimizden bazıları kalp yetmezliği,bazıları verem gibi hastalıklardan hayatlarını kaybettiler. Yosefov’dan 7,Liberetsden ise 2 şehidimiz 1959 yılında Pardubitse şehitliğimize getirilmiştir.
Gelelim o ilginç anektoda,
-Askerlerin başındaki Binbaşı Ali Mümtaz Bey memleketinde savaş varken burada kalmayı kendisine yediremiyor ve buradan kaçarak İstanbul’a geliyor, Edirne kalesinin savunmasına katılıyor ve Bulgarlara esir düşüyor. Sonrasında kurtulup İstanbul’a geliyor ve Atatürk ile 19 Mayıs’ta Samsun’a çıkan 19 kişiden birisi oluyor. ( Çek topraklarından Türkiye’nin kurulmasına bir yol. Bu topraklar (Çekya) askerlerimizi koruyarak aslında başka iyi bir yola vesile olmuştur.)
 
Aslında o kadar çok enteresan anektod var ki, onlar için Özgür kardeşimizin bahsettiğim kitabınının yayınlanmasını bekleyeceğiz. 

Bir videomuzun daha sonuna geldik. 

Yaklaşan Mübarek Ramazan ayınızı şimdiden kutluyor, mutlu ve sağlıklı günler diliyorum.