26 Ağustos 1922.

Kurtuluş Savaşı’nda Büyük Taarruz için geri sayım başlamıştı..

57. Tümen Komutanı Albay Reşat’a Mustafa Kemal Paşa Çiyiltepe, Kızıltaş, Kızlaryaylası adlı üç tepenin geri alınması emrini verdi. Cevabi telgrafında Albay Reşat net bir ifade kullandı: “Bir saat içinde üç tepe de alınacaktır.”

Sabaha karşı Mehmetçik tekbir sesleriyle taarruza geçti. Aman Allah’ım!.. O ne mübarek bir ruhtu öyle. Tekbir seslerinin yeğnilttiği bedenleri onları kayadan kayaya kanatlandırıyordu adeta. Kızıltaş ve Kızlaryaylası tepeleri böyle bir ruh hali içinde ilk yarım saatte alındı.

Çiyiltepe’de General Trikopis büyük direniş gösteriyordu, çünkü Türk topçusunun menzili dışındaydı.

Dakikalar hızla ilerliyordu. Albay Reşat’ın Mustafa Kemal Paşa’ya verdiği bir saatlik sürenin bitmesine sadece yedi dakika kalmıştı.

Topların Çiyiltepe’ye ulaşamaması düşmana dayanma gücü veriyordu. Albay Reşat askerin önünde saldırıya kumanda ederken iki de bir saatine bakıyordu. Mustafa Kemal Paşa’ya verdiği süre dolmuştu. Beyni bir küp boşluğunda zonkluyordu, kalbi iki mengene arasına sıkışmış gibi daralıyordu.

Hayatı bir film şeriti gibi gözünün önünden kare kare geçmeye başladı: Trablusgarp Cephesinin tekbir sesleri kulağında çınlamaya başladı önce. Yüzbaşı rütbesinde katıldığı Yanya savunmasının silah sesleri beyninde uğuldadı... Ve ardından dünya mahşeri Çanakkale’nin top sesleri bedenine hoş bir ürperti olup yayıldı... Çanakkale Savaşı’nın kahraman binbaşısı, Suriye Cephesinin 53. Tümen Komutanı son kez Çiyiltepe’ye bakarken kahroluyordu... Hayatında ilk defa aldığı görevi başaramamanın acısı yüreğine bir meşe közü gibi oturmuştu. Tekmil bedeni ateşler içinde kavruluyor, aldığı nefes boğazını yakmış, dudaklarını kurutmuştu.

Albay Reşat, bir kaya çatalının arasında yere çömeldi. Koynundan kalemini çıkardı, not defterinin bir sayfasını kopardı ve titreyen parmakları ile kağıta şunları yazdı:

“Hayatımda ilk defa verdiğim sözü tutamadım Paşam!.. Artık yaşayamam...”

Bu kelimeleri yazdığı kağıtı sol eline alıp buruşturdu.

Sağ eliyle tabancasını çıkartıp şakağına tek kurşun sıktı.

Çiyiltepedeki top sesleri, beyninde patlayan mermi ile bir anda sustular. Albay Reşat’ın ruhu ışıklı bir yolda göğe yükseliyordu.

Sadece kırkbeş dakika sonra Çiyiltepe de düşmandan temizlenmişti.

Albay Reşat’ın sol elinde buruşturduğu not Mustafa Kemal Paşa’ya iletildiğinde okurken sadece Başkomutan değil ırmaklar, kuşlar, dağlar, ovalar tekmil vatan ağlıyordu.

İşte bu vatan, bu kadar gururlu ve şerefli insanların bize hediyesidir.

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, ayakta, şunu diyen bir yazı 'ÇİYİTEPE ŞEHİDİ ALBAY REŞAT BEY'