Ülkücünün ülkücüye yumruk salladığı, hatta kurşun attığı, hatta can aldığı yılları da gördük. Şimdi size bir ülkücü bir destan anlatacağım. 70'li yıllarda yaşanmadı bu destan, 2019 yılında Ankara'da yaşandı. Evimize kapandığımız şu günlerde daralan içinizi böylesi destanlarla biraz rahatlatayım.

1. Destan kahramanımız Özkan Atar. 70'li yılların fedakar kahramanlarından. Başka bir önemli yönü de okuyan, düşünen, sorgulayan aydınlık bir beyin. Zindanları medrese yaptığını iddia eden çok isim vardır aramızda ama aydınlanmış beyinler nedense çok azdır. Özkan Atar Dostoyevski'den Kemal Tahir'e, Erich Hoffer'den Erol Güngör'e kısaca Doğu'dan Batı'ya düşüncenin karanlık dehlizlerinde gezinmiş, kendini yetiştirmiş bir isim.

2. Destan kahramanımız İbrahim Vardar 90'lı yıllarda tanışmış Özkan Atar ile. Önce Özkan Ağabeyi'nin bilgi birikimine, analiz yeteneğine hayran olmuş, onun yönlendirmesi ile kitaplar okumuş, kendini yetiştirmiş.

2015'lerde Özkan Atar'ın böbreği iflas etmiş, diyaliz makinesine bağlanmış. Fakat aylar yıllar içinde böbreği bir ur gibi büyüyüp yedi sekiz kiloya ulaşmış, karın boşluğundaki iç organlarına yapışıp onların işlevini de aksatmaya başlamış. Hani Musa Eroğlu çok içten okur ya "Yolun sonu görünüyor" diye... Özkan Atar için de yolun sonu görünmeye başlamış. Yakınlarından hiç kimse Özkan yiğide böbreğini vermeye yanaşmamış...

İşte o günlerde İbrahim Vardar ülkücü idol olarak gördüğü, sevdiği Özkan Atar'ın durumundan haberdar olmuş. Sonunu hiç düşünmeden kararını vermiş.

"Korkma Özkan Ağabey" demiş "ülküdaşlık bu günler içindir. Karar verdim böbreğimin birini sana vereceğim."

İbrahim'in yakınları başına üşüşmüşler, "Etme eyleme, sen kendi hayatını mahvediyorsun". Ama İbrahim kararından dönmemiş.

Şimdi Özkan Atar tekerlekli sandalyesinde ülküdaş böbreği ile yaşıyor... İbrahim Vardar onun kadar sevinçli, onun kadar mutlu...

Sosyal medyada çık sık soruluyor: "Ülkücülük nedir, tarif eder misiniz?"...

Ben yemek tarifi gibi ülkücülük tarif edemem, slogan ve işaretlerle de aram yoktur...

Ülkücülük İbrahimce fedakarlık, Özkanca sevgidir.

Alper Aksoy
-------------------------------------

Bu satırları yazmama vesile olan Seyfi Atmalıoğlu ve Ömer Ay'a teşekkür ederim... Aşağıdaki fotoğraf karesi İbrahim Vardar'la görüşmemizin anısıdır.

Görüntünün olası içeriği: 4 kişi, Alper Aksoy ve Ömer Ay dahil, oturan insanlar, ayakta duran insanlar ve takım elbise