Hayatımın son Otuz yılı hep mücadeleyle geçti. Mücadele derken, sadece ideallerim uğruna değildi elbette!

Çoluk, çocuk, maişet ve günceller epeyce yer tuttu hayatımızda.

Sonuç itibarıyla insanız. Arzularımız, hayallerimiz vardı ikbale dair.

Hani diyordu ya şair, "Biz de insanız kardeşim! Biz de severiz güzel olan ne varsa.."

Ne var ki: İdeallerimiz, dünyevi hayallerimizin hep bir adım önünde yürüdü.

İşbu sebep, hayatımızdan sıkıntılar ve zaruretler hiç eksilmedi.

Birçok şey olabilir ve hatırı sayılır para, kazanacak işler yapabilir ve belki daha rahat koşullarda mutlu yaşayabileceğim bir hayatım olabilirdi.

Ben de her yıl tatile gitmek için yaz'ın gelmesini iple çekebilir, çocuklarımla internetten yıldızı çok otel beğenebilirdim.

Biriktirdiğim paralarımla, daha çoğalsın, sadece çocuklarıma değil, onların çocuklarınada yetsin diye şehrin en kıymetli yerlerinden arazi, arsa yahut,

"İhtiyaçtan satılık kelepir daire" arayıp, bulup, alabilirdim..

Dedim ya, bunlar ilgi alanımızda fazla yer tutmadı. Bazen istedik ancak başka hesaplarımız ve farklı bir dünya planımız hep öteledi, iteledi meylimizi..

Şimdi oturup bunları yazarken, bir yandanda düşünüyorum. "Pişman mıyım?"

-Değilim! Yüz kere, bin kere pişman değilim!

Ben bu dünyanın daha düzgün bir yer olması gerektiğine inandım. Adil bir düzen kurulabileceğine ve bu dünyayı değiştirebileceğime inandım ve bu yolda gücüm mukabilinde uğraş verdim!

Zaman zaman savrulmalar yaşasamda, bazen pusulam şaşırsada, tali sokaklarda bir müddet yorulup yeniden anayolda yürümeye devam ettik çok şükür.

Bu yol çok uzun olsa da, ömür o kadar uzun değil ki!

Asıl olan yolu tamamlamak değildi zaten!

Aslolan "Doğru yol da ömrü tamamlamaktı..."

Üstadın dediği gibi,

-Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya..

Gençliğinin en verimli çağlarında yaşamayı umduğu yılları rahat ve güvende geçirmek için mal, mülk, para, pul, mevki ve makam biriktirenler ve tüm gayretlerini bu amaca hasredenlerden bizi anlamasını beklemediğim gibi, hakkımızda "Hayalperest keriz" saptamalarınıda garipsemem!

Şunu söylüyorum. "Dünya'da hiçbir şey sizi güven de tutamaz ve hiçbir servet sizi ölümden koruyabilemez."

Uğruna ömür harcadığınız kazanımlarınızı yiyemeden ve giyemeden öleceksiniz büyük ihtimalle. Zira sizden öncekilerde hiç beklemedikleri bir zamanda ölüp gitmediler mi?

" Ölüm, ölümü beklemeyen herkes için herzaman erkendir. Meğer yaşı yüz olsa da! "

Muhtemelen sizin bıraktıklarınız ve onların bıraktıklarıda hiç bir şeyi yanlarında götüremeyecek..

Hal böyle iken, neyin peşindesin ki seni bu kadar meşgul ediyor?

Bu nasıl bir ihtiras ki, daha fazlası için çırpınıp duruyorsun?

-İyi bir insan için geride bırakacağı en güzel miras, "Doğru bir gaye ve hakikat davasına sarf edilmiş bir ömürdür"

"Atı alan Üsküdar'ı geçse ne olur!"

Bizim menzilimiz Üsküdar'dan çok daha fazlasıdır vesselam..