“DOĞU TÜRKİSTAN MESELESİ”NİN GÜNCEL DURUMU İLE İLGİLİ

TÜRK DÜNYASI STK’LAR PLATFORMU (TDSP) BİLDİRİSİ

13 Ekim 2017 tarihinde Çin’in başkenti Pekin’de imzalanan ancak hem Türkiye hem de Çin Parlamentosu tarafından onaylanmayan “Suçluların iadesi” hususundaki tasarı, yeniden Türk kamuoyunun gündemine getirilmiştir. Çin Ulusal Halk Kongresi Daimi Komitesi, 26 Aralık 2020 tarihi itibariyle yaptığı duyuruda, anlaşmanın onaylanarak yürürlüğe girdiğini ifade etmiştir. Hemen aynı gün Türkiye’de; daha önce Meclis Alt Komisyonu’nda olan bu anlaşma metinini, yeniden gün yüzüne çıkarmak suretiyle tekrar Meclis gündemine getirmişlerdir. Bu durum, ülkemizde yaşayan Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz üzerinde üzücü ve bir o kadar da kırıcı bir etki oluşturmuştur.

Uzun süredir tüm dünyanın suskun bakışları arasında, Doğu Türkistan bölgesinde büyük bir insanlık dramı yaşanmaktadır. Komünist Parti yönetiminin Mao’dan beri devam ettirdiği insanlık dışı uygulamalar, Doğu Türkistan’da yaşayan Türk kardeşlerimizi sistemli bir asimilasyon ve etnik temizliğe maruz bırakmıştır. Dinleri, dilleri ve kimlikleri yok edilmeye çalışılan Uygur Türkleri; son çare olarak hariçte bağımsız bir Türkistan mücadelesi için ülkelerinden göç etmek durumunda kalmışlardır. Bu zorunlu göçün verdiği acı yetmezmiş gibi; katil Çin yönetiminin bu mücadelenin kutlu neferlerini birer terörist gibi göstermeye çalışması ve kendisine yeniden iade talebinde bulunması, Uygur Türk’ü kardeşlerimizin içinde bulunduğu zor durumu daha da kötü bir noktaya taşımıştır.

Hal böyle iken Uygur kardeşlerimiz, tek sığınak olarak gördükleri Türkiye’ye göç etmişler ve vatan mücadelelerine burada devam etmişlerdir. Lakin ikinci vatan olarak gördükleri Türkiye’de yaşam mücadelesi vermeye çalışan Uygur Türkleri, burada da Çin sevici Doğu Perinçek ve Maocu işbirlikçilerin takibine takılmışlardır. Oysa Türk Devleti, 1950’li yıllardan itibaren her zaman Uygur kardeşlerini muhafaza etmiş ve verdikleri mücadelede her zaman arkalarında durmuştur. Ne inandığımız dinde ne de yaşattığımız törede, mazlumu zulmetsin diye zalimlerin eline  teslim etmek yoktur. Binlerce yıllık köklü bir geleneğe sahip olan kadim ve kutlu devletimiz; bu konudaki tavizsiz tutumunu, inanıyoruz ki bugün de devam ettirecektir. Aşı manipülasyonu ile Türkiye’yi zora sokmaya çalışanlara da, bunların yerli uzantıları ve işbirlikçilerine de geçit vermeyecek kadar irade sahibi olduğuna inandığımız Büyük Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve onun mümtaz yöneticileri; bu tasarıyı vicdanlarında mahkum etmenin ötesine geçeceklerdir ve onaylamayacaklardır. Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz üzerinden planlanan kirli oyunları el birliği ile bozarak onların haklı mücadelelerinde yanlarında olduğumuzu herkesin bilmesini isteriz. Yine herkes aklının bir köşesinde bulundursun ki; Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz üzerinden yeni bir “Boraltan Köprüsü” faciası çıkarmaya çalışanların hevesleri kursaklarında kalacaktır.

Bu minval üzere buradan bütün yetkililere çağrımız şudur ki; Türk Milleti içerisinde bu şekilde bozgunculuk ve ikilik çıkaracak, kardeşi kardeşten ayıracak bu kararın, vicdan muhasebesi ölçüsünde değerlendirilerek reddedilmesi gerekmektedir. Gazi Meclisimizin böylesi bir kararla toplum vicdanında lekelenmesi düşünülemez. Bu çerçevede; söz konusu meselenin tasvip etmediğimiz noktalara uzanmasından endişe ettiğimizi beyan ediyor ve böylesi bir kararın, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden geçirilmeyeceğine olan inancımızı yineliyoruz.

Editör: TE Bilişim