Kadın olmak her yerde aynı aslında… Hele ki mevzu mevcut Ortadoğu curcunasında "ben de varım" demek ise çok daha zorlaşıyor anlamak ve anlaşılmak kadınlar açısından…

Kadın olmak her yerde aynı aslında… Hele ki mevzu mevcut Ortadoğu curcunasında “ben de varım” demek ise çok daha zorlaşıyor anlamak ve anlaşılmak kadınlar açısından…

Hafta başı IKBY Duhok’taydım… Dolu dolu ziyaretler, söyleşiler, özeleştiriler, istişareler neticesinde birkaç başlıkta kendimce notlar elde ettim… Ezidi mülteciler, Türkiye’nin Irak’taki yeri ve önemi, kadınlar, gençler, siyaset çıkmazları…

Bugün sadece Irak’ta ve Duhok’ta kadın olmaya dair bir başlık açmak istiyorum…
Duhok’ta ilk olarak KDP çizgisinde kadınlara yönelik faaliyet gösteren ve sorunların çözümü konusunda oldukça aktif rol üstlenen Ala Kadın Derneği’ni ziyaret ettim… Dernek Başkanı Zerin Hanım ile sohbetimizde öne çıkan başlık Irak’ta kadının sosyal-kültürel-ekonomik-siyasi anlamda olması gereken yeri elde edememiş olmasıydı…


Dernek Başkanı Zerin Hanım; “Dernek olarak kadınlarımıza meslek kursları veriyoruz, onlara okuma yazma öğretiyoruz, evden çıkıp sosyalleşmeleri için etkinlikler düzenliyoruz ve kadınların daha fazla siyasette olması için destekliyoruz… Şu an parlamentoda yer alan kadın vekillerin büyük kısmı derneğimizden aldıkları destek ile seçildiler…. Kadınlar şunu asla unutmamalı, birlikte hareket etmediğimiz sürece güçlü olamayız ve sesimizi yeterince çıkaramayız…” özetiyle konuşmasını yaparken yönetiminde bulunan kadınlar hayatlarına dair mücadele  anılarını aktarıyordu….
Ala Derneği’ni  ziyaretim sonrasında sıra kadınlarla buluşup “Kadının Toplumdaki Yeri ve Önemi” başlıklı söyleşimizi gerçekleştirmeye gelmişti…
Salona vardığımda ayaküstü kısa kısa sohbetler ederek nabızlarını biraz ölçmeye çalıştım kadınların… Aldığım nabız verileri şöyleydi; yorgunuz, bezginiz, mecalimiz yok, siyasetten fenalaştık, umudumuz LOST…

Duhok bölgesi kadınlarıyla gerçekleştirdiğim söyleşi beklediğimden çok daha verimli geçti… Daha verimli diyorum çünkü Türkiye’den gelen bir kadın, ilk kez onlarla buluşuyordu ve kadın-erkek-çocuk-toplum-ülke zincirinde birleştirici güce sahip olan kadınların global sorunlarını ve çözüm yollarını aktarıyordu… Önce yüzüme mesafeli bakan salondaki kadınların bakışları dakikalar içinde tebessümlere hatta kahkahalara döndü…
“Neden Iraklı kadınların hepsinin yüzü çok ciddi? Eşleriniz tebessüm etmeyen yüz ifadenizden hiç hoşnut değil haberiniz olsun…” dediğimde tüm salon kahkaha ile gülmeye başladı… İşte varmaya çalıştığımız asıl mesele tam da buydu; kadınların yüreğinde ve yüzünde çiçekler açmalıydı ki ülkeleri de huzura kavuşsun… Ve kadınlar yaradılışta kendilerine yüklenen zarif üslubu asla kaybetmemeliydi…

Duhoklu kadınlar ile  olumlu iletişim dilini geliştirmeye dair sayısız başlığı bazen eleştiriler bazen de çözüm önerileri eşliğinde konuştuk… Söyleşimizde salondan yöneltilen sorulara cevaplar verdikçe yüzlerinde beliren şaşkınlığa önce anlam veremedim fakat üç beş soru sonrasında bir şeyler su yüzüne çıkmaya başladı… Irak genelinde olduğu gibi Duhoklu kadınlar da “yeni söylemler, yeni yüzler, yenilikçi yaklaşımlar” istiyordu ve o gün salonda yaptığım konuşmaya ilginin yoğunluğu, şaşkın bakışların sebebi, beni sımsıkı sarmaları bu sebeptendi… Yenilik istiyor Duhoklu kadınlar….
Program sonrası selfie çekimi için etrafımı saran kadınların “bir daha ne zaman geleceksiniz” soruları cümlelerimin yüreklerinin en üst katında yer bulduğunu gösteriyordu…

Özetle Duhoklu kadınlar siyasetten ve yarattığı sosyal-kültürel-sportif kısırlıktan oldukça bunalmış durumda bu sebepten siyasetten uzak böylesi söyleşilere fazlasıyla ihtiyaç var Irak genelinde ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nde…

Duhok’ta ziyaret ettiğim yerler arasında benim için çok anlamlı bir yer vardı ki; onu bu yazıya sığdırmak istemediğim için önümüzdeki yazıma saklıyorum… Türkiye’nin DEAŞ’tan kaçan Ezidiler için yaptığı kamplardan biri olan Duhok’taki sığınma kampı, Türkiye’nin coğrafyadaki yeri ve gerekliliği açısından çok önemli bir başlık…