Her yıl 10 Ocakta Çalışan Gazeteciler Gününü kutluyoruz. Kamu hizmeti vermesi sebebiyle gazetecilik, vatandaşlarımızın her zaman önemsediği ve saygı gösterdiği bir meslek olmuştur.

Topluma ışık tutan, aydınlatan, kurtuluş savaşının ateşini fitilleyen, Cumhuriyet değerlerini topluma aktaran, bağımsızlık ruhunu aşılayan, aykırı olmayı, karşı çıkmayı, rekabet sağlamayı, hakkı hukuku hatırlatan mesleğimiz ağır bir sorumlulukta omuzlarımıza yüklüyor.  Bu misyondan dolayıdır ki iddialarımızla yaşantımızı dengelemeye ve tamamlamaya çalışıyoruz.

Toplumun bizden beklentileri haliyle yüksek oluyor. O nedenle STK’lar, siyasiler, işadamları ve toplumun her katmanından kurum kuruluşlar bizlerin bayramını kutlama yarışına giriyor, çam sakızı çoban armağanı da olsa bu durumdan mutlu oluyoruz.

Bütün kesimlerden gelen gazeteciler günü mesajlarında, diğer mesleklerin bayram kutlamalarından farklı olan bir şey göze çarpıyor. Hemen her kesim gazeteciler günü mesajında şu ifadenin altını çizerek bayramımızı kutluyor ‘..KALEMİNİ SATMAYAN, İŞİNİ DÜZGÜN YAPAN, NAMUSLU GAZETECİLERİN BAYRAMINI KUTLUYORUM’ 

Dünya parlamenterler günü oluyor böyle bir ifade kullanılmıyor.

Doktorlar hemşireler günü oluyor böyle bir ifade kullanılmıyor.

Madenciler günü oluyor böyle bir ifade kullanılmıyor.

Hukukçular günü oluyor böyle bir ifade kullanılmıyor.

Ahilik esnaflık günü oluyor böyle bir ifade kullanılmıyor, bu örnekleri çoğaltabiliriz.

35 yıldır ilkeli, ahlaklı bir şekilde gazetecilik mesleğini yapan biri olarak böyle bir ibare kullanma gereği neden hissediliyor merak ediyorum.

Gazetecilik mesleğini yapanlar arasında bu ölçülere uyan az kalemin kaldığını mı ima etmeye çalışıyorlar? Ya da biz çürüdük, döküldük bir miktar gazeteci kaldı onların da bayramını kutlama gereği mi duyuyorlar.

Ahlak, erdem, hak, hukuk, namus sahibi olmak, omurgalı olmak sadece gazetecilere mahsus bir sorumluluk mudur?

 Gün içerisinde çeşitli kurum kuruluşlarda, kesimlerde bu değerleri çok kere çiğneyenlerin, bu ağır sorumluluğu sadece gazetecilerin üzerine yıkıp kenara çekilmeleri ne derece doğrudur?

Anayasa üzerine yemin eden bütün siyasiler, vaizler, müftüler, öğretmenler, cerrahlar, şoförler, ayakkabı boyacıları, işadamları, işçiler, avukatlar, sosyalistler, milliyetçiler, dinciler, memurlar,  kısaca İnsan olup cadde sokaklar da dolaşan her şahsın birinci önceliği işini düzgün yapmak,  doğru olmak ve düzgün adam olmaktır.

Ayrıca dürüst olmak da övünülecek, karşılığında teşekkür beklenebilecek bir şey değildir, her insan dürüst olmak mecburiyetindedir, insan olmanın medeni olmanın, adam olmanın da gereği budur.

Covid-19 salgınına yenik düşen meslektaşlarımızın acılarının tazeliği içerisinde meslektaşlarımın, basın emekçilerinin Çalışan gazeteciler günü kutlu olsun.