Abdurahman Zeynel abinin imzalayıp gönderme lütfunda bulunduğu kitabını dün aldım, bugün yarısını okuudum. Tabi altını çizerek. O hasas ve derin bir ruh taşıyan bir Erzurum beyefendisi. Ve hüzünlü. Bir kaç yıl önce gencecik yaşta ameliyat masasında Tıp doktoru oğlunu kaybetmişti. Kitap onun adına ithaf edilmiş.

Abdurrahman abi fizikçi. Son 20 senedir tarihi incelemeye amatörce başlayan bir mühendis bir matematikçi arkadaşlarımdan çok şey öğrendim. Başta bibyoğrafya yoğunluğu içerisnde boğulmuyorlar. Şu şöyle demiş bu böyle demiş diye kitaplarını okuma uslubundan uzaklaştırmıyorlar. Kesin mantıklı sonuçlar çıkartıyorlar. Bu kitapta da bunu görüyorum. Geçmişşe fizikçi gözüyle bakmak!

Abdurrahman abinin bu kitabını zamanın derinliklerinden günümüze kadar gelen bir seyyahın anlatım tadını bulabilirsiniz. Erzurum, Türkiye tarihinin başlangıç noktasıdır. Türkler Anadolu kapılarından içeriye buradan girdi. Abdurrahman Zeynel Abi, bir sohbetinde Erzurum halkının zaferler kazanan Selçuklu'nun muzaffer ordularına karşı hiç bir direniş göstermemiştir. Çünkü Selçuklular'dan önce de Erzurum'da Kıpçak, Türkleri yaşıyordu. Erzuurum'un mekanları bir ilim ve medeniyet merkezi. Çifte Minareli medrese Fransa'daki Sorbon üniversitesiyle yaşıt olduğunu kitapta öğreniyoruz. Vefaya dair belgesel olacak bir bilgiyi öğreniyorum en vefalı kuş kargaymış bütün kuşlar kış aylarında göçerken kargalar Palandöken'in ayazını terk etmezlermiş. Bu kitap tanınmalı özellikle mimarlarımızın şehir planlayıcılarının mülkü idare edenlerin okuması lazım.

Kitabı sık sık altını çiziyorum işte onlardan bazıları "mahalleler şehirin kültür oymakları sokak ve caddeler gök kubbeye uzanan yol misalidir. Sabah sevdiklerinden ayıran akşam sevdiklerine kavuşturan güzel ve ulvi duygularla inşa edilen mekanlardır. Dünya değişiyor ülkeler gelişiyor elbette şehirler de değişecek Özünü koruyup tarihini muhafaza edip gelişip değişecektir.

Roma'da tarihi dokuya zarar verebilir misiniz?Venedik'te binaları yıkabilir misiniz? Elbette hayır! Peki, Erzurum'da?"