Bazı şehirlerde kültür deyince yalnızca folklor ve müzik anlaşılıyor. Folklor-müzik tarım ve köylü toplumlarında güçlüdür. Bu toplumlarda sanatçı deyince akla halk oyuncuları ve müzisyenler gelir

. Müzikle özdeşleşen folklorla kendini tanımlayan toplumlar modernleşme ve şehirleşme bağlamında gelişmelerini tamamlayamamış kadük kalmış toplumlardır. Bilgiden ve eleştirel akıldan uzaktırlar. Hakikatle yüzleşmekten çekindikleri için efsane ve hikâyeye sarılırlar. Aynı zamanda uyuşukturlar. Çünkü türkü dinleyerek zevke, efsane dinleyerek uykuya dalırlar. Bu şehirlere mesafeli yaklaşmak gerekir.

Ayrıca bu toplumlar Farabi'nin ileri sürdüğü erdemli şehirlerin hasletlerini değil, cahil şehirlerin reflekslerini gösterir. İbn-i Haldun bu toplumları bedevi diye tanımlar. Bu şehirlerde folklor güçlü ama felsefe zayıftır. Sosyoloji hiç yoktur. Kutsal kurnazlık, ibadet retoriktir. Müzik baş tacı edilirken bilgi ve düşünce ayaklar altındadır. İlginçtir, dindar olmalarıyla övünmelerine rağmen bu şehirler dinin en zayıf yaşandığı yerlerdir. Bu yerlerde din ile müzik, din ile zevk ve eğlence iç içedir.

İslam müziğe mesafeli yaklaşır. İslam toplumunda müzik daha çok gayrimüslim ve alt sınıfın uğraştığı bir sanattır. Çünkü kadın sesi ve insanı rehavete ve şehvete götüren müzik haramdır. Dindar, zevk ve eğlence içindeki toplumlar gerçekte heteredokstur. Bu toplumlarda sazla ayin, karma zikir, melameti meşrep yaygındır. Modern çağdan daha çok antik çağlarda kalmış gibidirler. Oysa müzikle ayin veya zikir ilkel ve paganist devirlerden kalma tapınma biçimleridir. İnsanlar medenileştikçe din müzikten sıyrılmış teolojik/felsefi boyut kazanmıştır.

Ülkemizde dini boyutu öne çıkan şehirlerin müzikleri argo yüklü, oynak ve cinsel içeriklidir. Ruha değil nefse, akla değil hisse hitap eder.

Başkentlerin sanat ve estetik yönü güçlü musikileri olurken, taşra şehirlerinin müzikleri hafif, halk deyimiyle “uçkur havası” tarzındadır. Caz’ın siyahiler arasından çıkması anlamlıdır. Maksim Gorki, ünlü Rus yazar Tolstoy’u anlatırken bir anekdot anlatır. Chopin'den parçalar çalan Goldenwiser'e Tolstoy; "nerede köleleriniz olmasını istiyorsanız orada müziğe elinizden geldiği kadar çok önem vermelisiniz" der. Ardından Gorki "doğru bir düşünce bu, doğru bir gözlem. Müzik kafayı köreltiyor" diye devam eder. Gerçekten de gelişmemiş toplumlar müzikle içli dışlı olan toplumlardır. Sanat ve yüksek estetik zevkle icra edilen musiki dışındakilerin büyük çoğunluğu bayağıdır. Genellikle alt ve geri kalmış sınıfların işidir. Amerika'da zenciler, Avrupa'da çingeneler bu işi yapar. Gorki’nin deyişiyle kafayı köreltir….