"Gök kubbe de hoş bir Sada bırakmak"..

Abone Ol

Gaziantep Otogarındayım. Gönlümüzde müstesna bir yeri olan kıymetli bir dostu ziyaret etmek muradındayım. Hava buz gibi. Otobüsüm 22.30'da kalkacak ve her zaman olduğu gibi 1 saat öncesinden geldim.
Dışarıya göre daha sıcak olan garın içerisinde bir sağa, bir sola dolanıp duruyorum. "Hamza abi" diye seslendi birisi. Sesin geldiği yöne baktım. Sesin sahibini çıkartmaya çalışırken daha, "Abi sen beni tanımazsın. Face den takip ediyorum, yazılarını okuyorum. Ben Eyup Bozgeyik dedi.
Ayaküstü, sıcacık ve kısacık muhabbette, 28 Şubat'a kadar yürüdük sevgili Eyup ile..Ta ki, bir günlüğüne Gaziantep'e gelen oğullarım Timuçin Mercanoğlu ve Abdulkadir Mercanoğlu görününceye kadar...
Bazen bir ses, geçmişi hatırlatan bir koku veya birisinin sevgiyle isminizi seslenmesi, bir otobüs terminalinde sevdiklerinizi görüp hasret gidermek hayata umulmadık şekilde motivasyon sağlıyor.
Dünya hayatı da bir yol dan ibaret değil mi zaten..
Hayat denilen mefhum sayılı günlerden başka ne ki?
Tut ki bir Gaziantep-Ankara seyahatı kadar uzun ve kısadır hayat..
Koca bir ömre sığdırdıklarımız bu kadardır hakikatte.. Birkaç güzel yürekli dost, birkaç güzel gün, bir tutam sevgi ve üç beş güzel hatıra..
Şairin dediği gibi "Gök kubbe de hoş bir sada bırakmak"..
Bir durakta binip, ötekisinde inmek..
İşte hayat aritmetiğinin sağlaması...