Günaydın huzurlu yaylamdan...
GÖKYÜZÜ İLE KONUŞAN DAĞLAR!
Gözlerim ve yüreğim seçer,
Zamanın içinden süzülüp gelen
En yüce güzelliği…
Ve ben, inatla,
Her defasında güzeli göreceğim;
Her defasında penceremi,
Her defasında yüreğimi
Huzura, dinginliğe
Ve kudretli bir sevince açacağım.
Bu kez yüzümü çevirdim yaylama,
Atalarımın teriyle yoğrulmuş,
Dualarla kutsanmış o toprağa…
Ailemden yadigâr
O ulu coğrafyaya…
Burada açılır ruhumun sonsuz penceresi;
Burada mutluluk,
Dağların doruğunda yankılanır.
Toprağın kokusu
Fındık tozuna karışır;
Rüzgâr, yüzüme asırların hikâyesini taşır.
Güneş burada başka doğar,
Burada başka batar;
Her gün, gökyüzü bize yeni bir destan yazar.
Çocuk aklımızla,
Kuzenlerimin neşesiyle
Her seferinde başka bir yerde uğurlardık günü;
Ve ufkun kızıllığı,
Kalbimizde ezeli bir masala dönüşürdü.
İlk gelişimde,
Doğanın kudretli müziğine
Kendi notalarımla eşlik ettim.
Burada her ezgi,
Göğün derinliğinden iner;
Selam verdiğin yüzler,
Bir ana kucağı gibi
Sıcacık sarar kalbini.
Yaylada insanlar,
Aynı rengin, aynı tınının çocuklarıdır;
Ve bilirsin,
Bu toprakta yüreklerde hile barınmaz.
Bugün de penceremi açtım,
Yeşilin ve mavinin sonsuzluğuna,
Güzelliklerin, hayallerin coğrafyasına…
Ama en çok da insana:
Yaylamın kadim insanlarına,
Yüzyılların bilgeliğini
Çehresinde taşıyanlara.
Çiçekler, böcekler, kelebekler
Bir orkestra gibi eşlik etti
Sevinçlerime, hayallerime.
Ve ben bu ilahi sahnenin ortasında,
Bir kez daha ant içtim:
Gözlerimle, yüreğimle,
Her şeye rağmen
Hep güzel bakacağım hayata.
Kıymet Şahin
22.09.2025