Aysun Avcı, dernek binasında yaptığı açıklamasında, kadına ve çocuğa yönelik şiddet, istismar ve cinayetlerin giderek büyüyen bir toplumsal yara olduğunu kaydetti.

Kadın ve çocuğa yönelik şiddet ve kadın cinayetleri, yıllar içinde yok olacağına, artarak devam ettiğini vurgulayan Avcı, şunları ifade etti:"Rakamlara bakıldığında sadece 2019 yılında, şiddete uğrayan 245'e yakın kadın öldürüldü.Yapılan istatistikler, kadınların yarıdan fazlasının fiziksel, psikolojik, ekonomik, cinsel ve sosyal şiddete maruz kaldığını gösteriyor. TÜİK’in verilerine göre yılda ortalama 8 bin çocuk istismara uğruyor ve Türkiye, çocuklara karşı işlenen cinsel suçlarda dünyada üçüncü sırada yer alıyor. Bu suçlara ilişkin verilerdeki artışın bir nedeni de son yıllarda öğretmen, doktor, hemşire, sosyal çalışmacı gibi meslek elemanlarının konuya dair duyarlılıklarının artmış ve ihbar yükümlülüklerinin farkında olmaları. Bu farkındalığı yaratmak için olması daha fazla eğitim ve çabaya ihtiyaç bulunmaktadır."

Avcı, devletin kadınlara yönelik her türlü şiddet eylemini açık bir şekilde kınamasının,şiddete uğrayan kadınlar için başvuru ve danışmanlık sığınma evlerinin sayısının arttırılmasının, ücretsiz, psikolojik ve tıbbi destek ve yasal yardım  yapılmasının bir kez daha önemini gösterdiğini belirterek,

"Cinsiyet ayrımcı politikalar, yasalar ve uygulamaların kaldırılmasının, eylem ve eğitim projelerinin kadın örgütleriyle birlikte yaşama geçirilmesinin, aile içi şiddeti ve genel olarak kadın ve çocuklara yönelik şiddeti önlemek için kampanyalar, ana-baba eğitim programları başlatılmasının,kadınların ekonomik özgürlüğü için çalışmasının önündeki engellerin kaldırılmasının, sosyal güvenlik, parasız eğitim ve parasız sağlık haklarından yararlanılmasının sağlanmasının,medyanın, kadın ve çocuklara yönelik şiddeti teşvik edici yayınlar üzerinde kendi oto-denetim mekanizmasını kurarak kadınlara ve çocuklara yönelik şiddeti bir malzeme olarak kullanmaktan vazgeçmesinin,evde, sokakta, işyerinde  yaşanan kadınlara ve çocuklara yönelik şiddetin sorumlularının yargılanmasının ve caydırıcı yasal tedbirler alınmasının sağlamasının önemi bir kez daha önemini göstermektedir." diye konuştu.

Kadınların eşitlik, özgürlük ve insan onuruna yakışır yaşam şartlarına sahip olma mücadelesinin yüzyıllardır sürdüğünü vurgulayarak,sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu topraklarda yaşayan kadınlar olarak mücadelemiz ve dayanışmamız sayesinde eşitlik yönünde siyasal ve toplumsal değişimi sağlayacak anayasal ve yasal reformların gerçekleşmesini ve ilgili mekanizmaların kurulmasını önemsiyoruz. Emine Bulut 10 yaşındaki kızının ve onlarca insanın gözü önünde vahşice katledildi. Son sözleri ‘Ölmek istemiyorum’ oldu. Kadına ve çocuğa yönelik şiddetin, cinayetin ve tecavüzün meşrulaştırıldığı düzeni ve politikaları reddediyoruz. İstanbul Sözleşmesinin yerine getirilmesi bir zorunluluktur."

Editör: TE Bilişim