Adıyaman’ı anlatıp da Aşık Yusuf’u anmamak mümkün mü? Aşık Yusuf, nam-ı diğer Börgenekli Aşık Yusuf. Adıyaman da herhangi müzikli bir toplantı olsa Alevi deyişlerinin vazgeçilmez ismi olurdu.

Aşık Yusuf’un Kürtçe söylediği bir semah var “Varen Deme, Varen Deme.” Dinleyenler olmuşsa mutlaka etkilenmiştir. İnsanı alıyor bir başka aleme götürüyor. Sunni dahi olsan samah yapmak için can atıyorsun.Varen Deme bir Kav Samahı imiş. Türkiye de bilinen klasik Semahlardan çok farklı.Eğer niyetin meraksa öğrenmenin büyüsüne kapılmışsan Samahı saatlerce izlemekten bıkmıyorsun Kav Semahını mutlaka izle.Bu semahı Adıyaman’ın yaşlı bir ekibi var. Onlar çok güzel oynuyor.Alevi müziğinde ahlak, edep vardır.Bu müziği Türkiye’de en iyi temsil edenlerden biri Sabahat Akkiraz hanımdır.Aşık Yusuf’un Bülbül parçası türkçe ve kürtçe.Çok güzel bir parça. Fakat bu parçalar henüz Türkiye’de tanınmadı.

Kimse karışmazsa farklılıklardan uygarlık fışkırır.Farklı yaradılış Allah’ın bir ayetidir.Tek tip, İslam dışı bir anlayış.Siz bakmayın Batının kültürel kimlik deyip durduğuna o aslında dünyayı tek dilin(İngilizce)tek modanın(Batı giyim tarzı) tek yiyeceğin hakim olduğu bir yaşam alanı haline getirmek istiyor.Küreselleşme bunun adıdır.

Aleviler bir İslam toplumudur. İslam Tarihinde iktidarı Sünnilik muhalefeti ise Alevilik temsil etmiştir. Muhalif duruş sözlü edebiyatın gelişimine büyük katkı sağlamıştır. Türkiye, en büyük kültür ve müzik zenginliğini Alevilere borçludur. Pir Sultan Abdal olmazsa bırakın Halk müziği sanatçılarını özgün müzik söyleyenler neyi söyleyecek? Çağlara tesir eden ozanlar Türkiye’nin gerçek zenginliğini oluştururlar.

Aşık Yusuf bir halk ozanıdır. Çocukları öğrencimdi. Ali Rıza , Dicle Üniversitesinde okuyor Arzu ise meslek lisesi çıkışlı olduğu için ÖSS imtihanında yüksek puan almasına rağmen üniversiteye yerleşemedi.Arzu’nun çok güzel sesi var. Sabahat Akkiraz hanımın sesini andırıyor. Dershanenin gecelerinde Aşık Yusuf da Arzu da gecelerimize renk katardı. Öğrencileri her yıl dershanede kontenjandan okur bu sadece Aşık Yusuf için değil bütün sanatçılar için Finalin sağladığı bir katkıydı.

Aşık Yusuf ile Aralık 2003’te Koru köyüne gittik. Köy bir dağın zirvesinde. Köye, Pirin’den gidiliyor. Pirin bir tarih beldesi. Burada tarihi Pere şehrinin mekanları, tarihi Roma Çeşmesi de var.Koru Köyünde öğrencimiz Hüseyin Acar’ın misafiri idik. Nefis bir gece geçti. Hüseyin, izzet ve ikramda hiç kusur etmedi. Bu köylerde kuru yemişler çıkarılır, misafirler ağırlanırdı. İşte onun gibi. Koru Köyünde köylü annelerin, ablaların o kendilerine çok yakışan feslerini giyerek misafirhaneye gelmeleri burada coşkulu deyişler söyleyen Aşık Yusuf’u dinlemeleri çok güzel kültürel görüntüler oluşturdu.

Bu köy gezilerimde bir nostalji yaşıyorduk 30 yıl öncenin televizyon olmayan köylerin gecelerini anımsadım.Halk masalları anlatılır türküler söylenirdi.Aşıklık geleneği İslam tarihinde basının işlevini görmüştür.Olayların yorumunu sazı eline alıp yollara düşen aşıklar yapmıştır.Bu tür aşıklık geleneğinin son temsilcisi Davut Sulari’dir.

At sırtında tüm Türkiye’yi dolaşmıştır. Davut Sulari Adıyaman’a da gelmiştir.Alevi dedesidir. Alevi kültüründe“talip” Sunniler de ise mürit adı verilen kendisine bağlı Alevileri ziyaret ederek onları irşat etmiştir.Börgenekli Aşık Yusuf, Davut Sulari’nin at sırtında İran’a gidip Şah’la görüştüğünü söylemişti.Sulari’nin şu eseri en çok etkilendiğim eserlerden biri idi:

Vardım kırklar kapısına

Baktım cennet yapısına

Tapmışam hak kapısına

Allah eyvallah eyvallah

Evvel Allah ahir Allah

Dönemem estağfurullah

Bendeyim Allah eyvallah

İmanım amentü billah

Eridi dağların taşı

Akıttım gözümden yaşı

Ali'dir imamlar başı

Allah eyvallah eyvallah

Pir elinden içtim dolu

Öğrendim erkânı yolu

Emniyette mümin kulu

Allah eyvallah eyvallah

Davut Sulâr canlar canı

Mevlana mahmud hayranı

Pirimdir Veysel Karani

Allah eyvallah eyvallah

Bu deyişi Türkçenin en güzel parçalarından biridir. Bu türküyü en güzel seslendiren ise Selda Bağcan oldu.Selda, bu parçayı Alevi Suni kardeşliği için seslendirdiğini belirtmişti.

İmam Hatip Lisesi mezunu olduğumu belirtmiştim.Aşık Yusuf ile dostluğumuz bazılarını şaşırtıyordu.Çünkü Aşık için keskin dilli bir muhalif olduğu söyleniyordu. Onunla nasıl samimi olabilirdim.Aşık’ı olduğu gibi sevdim.Hatası ile sevabı ile.O çok keskin dilli denilen Aşık Yusuf her Ramazanda beni ve çocuklarının öğretmenlerini iftar yemeğine davet ederdi.Evi Şambayat’ta idi. İftardan sonra misafirleri namaz kılar o misafirlerine hürmette hiçbir kusur göstermezdi. O “ benim felsefem insandır.” derdi. Yüreğine ve sazına sağlık diliyorum.

Aşık Yusuf’la Tekpınar köyünde bir düğüne gittik. Düğün öğrencim Dilfiroz Dündar’ın yeğeninin sünnet düğünü. Köye girişte misafirler arabadan iner inmez davullarla zurnalarla karşılanıyor. İşte bu seremoni insanoğlunun çok hoşuna gidiyor. İnsan kendini kral gibi hissediyor.

Adıyaman’da davet edildiğim davullu düğünleri kaçırmamaya çalıştım insan hayatta bir kez evlenir ve bugünü bir daha hiç unutmaz. Düğününe kim gelmiş kim gitmiş bilir. Şimdi bazıları baştan savma evleniyor. Bir lahmacun, bir ayran, düğün tamam.Veya nikah salonunda bir imza, tamam.Gençleri onurlandırmalıyız. Ne ile? Düğünle.Davul bizim kültürümüz.Nikahın en güzel ilan şekli.”Törensiz düğünlere beni davet etmeyin” dediğime bütün öğrencilerim şahittir. Ancak içkili ve silahın atıldığı düğünler de hoş değil seviye düşüyor. Mağanda işi. İşte Aşık Yusuf’la birlikte olduğumuz bir düğünde içkili bir sofra kuruldu. İçki içmem.İçkili içilen yerde bulunmamaya çalışırım. Ama bir zorluk ki anlatamam.Hele köy düğünlerine içki karışmasına da karşıyım.Ben her zamanki gibi yemeğimi yedim a o da ne! Yanımdakiler önlerinde kilerinden bir kaşık bile almamışlar. Biri bir kaşık yemek alıyor, bu arada diğerleri ile on dakika sohbet ediyor.Bir başkası çok basit bir şey söylüyor diğerleri “yaaa öyle mi? halla halla, yapma yaa!.” diye anlamsız ve abartılı bir şaşkınlık gösteriyor…

Aşık, pervasızdır. Sözünü direk söyler sakınmaz.2002’de o zaman Adıyaman milletvekili şimdi bir partinin genel başkan yardımcısı olan politikacı bir hemşerimiz bizim de orada bulunduğumuz bir köy düğününe geldi. Tabi haklı olarak hemşerilerimiz vekilimize büyük bir iltifat gösterdi. Politikacı hemşerimiz sanki kimse yokmuş gibi geldi Aşık Yusuf’un halını hatırını sordu. O da” Sayenizde 4 Nisan kararları ile battık. “Milletvekilimiz duymazlıktan geldi veya öyle işine geldi çünkü o yıllarda sayın milletvekilimizin genel başkanı ile arası hiç iyi değildi. Adıyamanlı bir başka milletvekili onun partisine geçmiş genel başkanının o milletvekilini aday göstereceği söyleniyordu nitekim bu söylenti de doğru çıktı. Aşık Yusuf, Şambayat’ta canlı müzikli bir lokanta işletiyordu. 4 Nisan 1994’te başlayan ekonomik kriz yüzünden bu lokantayı kapatmak zorunda kaldı.(Kaynak Bilal Sürgeç Adıyaman'da bir 10 yıl)