HUZUR VE GÜVEN ÇİÇEKLERİ TOPLARKEN NEREDEN ÇIKTI BU GENELGE?

Abone Ol

O video beni çocukluğuma ve hatta çok daha sonrasındaki yıllara götürmüştü tebessümle... "Polisler öcü" diyerek ne çok korkutmuşlar ne çok tehdit etmişlerdi bizi! Biz de bizden sonrakileri...

Kars İl Emniyet Müdürlüğü’nün 23 Nisan’da çocuklara ve büyüklere özel hazırladığı video çok hoşuma gitmişti... Videonun mottosu şuydu; “Çocuklarımıza korku polisleri yaratmayın... Muhtaç olduğu an güvenli bir elin kendisine uzanacağını bilmeliler... Geleceğimizi güvenle sağlayalım...”

O video beni çocukluğuma ve hatta çok daha sonrasındaki yıllara götürmüştü tebessümle... “Polisler öcü” diyerek ne çok korkutmuşlar ne çok tehdit etmişlerdi bizi! Biz de bizden sonrakileri...
Hepimizde biliyoruz ki haksız da değillerdi “polis öcü” derken... Çocukluğumuzun ve hatta yakın geçmişin askerinden ve polisinden çoğumuz korkardı...
Hele Doğu ve Güneydoğu! Sokağa adım attığı anda gördüğü ilk taşı içgüdüsel refleksle alıp polise atma klasiği vardı sokaklarda... İlk dişini çıkarma, ilk adımını atma, ilk kelimesini zikretme klasiklerine ek olarak “gördüğü ilk taşı polise atma klasiği” de ekliydi Doğumun ve Güneydoğumun çocuklarında...
Sokaklarda gezen emniyet araçlarının (bilhassa TOMA’lar) neredeyse tamamının dış zemini taşlanmaktan delik delik çökmüştü ve boyaları kalkmıştı... Sonra bir anda her şey ters yüz oldu ve doğru bildiklerimiz yalan oldu uçup gitti... Korku dağlarında mis kokulu rengarenk huzur çiçekleri açmaya başladı, çocuklar neşeyle o dağlara çiçekleri dermeye koştu, sırtını güvenle dayadı, kucaklamanın gururunu, kucaklanmanın şefkatini yaşadı... Terör örgütünün baskısından ve yaşanan olumsuzluklardan dolayı polise ve askere selam vermekten korkan vatandaş yaratılan güven ortamıyla kare kare fotoğraflar çekip gururla paylaşmaya başlamıştı... Kısaca Doğu ve Güneydoğu temelinde ülke olarak büyük bir milat yaşadık askerimizin ve polisimizin “vatandaş odaklı dönüşümü” sayesinde... Her mecrada polisimizin yaşlısını, çocuğunu, gencini, engellisini kısaca komple vatandaşını koruyup gözeten görüntüleri yansımaya başladı... Yolda kalan aracı iten, yaşlı teyzeyi sırtına alıp taşıyan, çocuklarla kartopu oynayan, ramazan davulcusuyla sahurda davul çalan, doğum günü pastası alıp engellilere sürpriz yapan, iftarını bölüşen, kan bağışlarıyla hayat kurtaran polislerimizi tebessümle izledik ve bizde paylaştık “İyi ki varsınız daim olun” dualarıyla...
Uzun anlatımların özetiyle polisine ve askerine korku ve öfkeyle taş atan minik eller son yıllarda mis kokulu çiçekler açmaya başladı yaratılan huzur ve güven ortamıyla...
Buraya kadar her şey mükemmel bir işleyişteydi ta ki “polisi görevi başında çekme yasağına” kadar! O zaman polisimizin vatandaşının yüreğine dokunan yansımalarını kim çekecek?
Bunca değişim ve dönüşüm arasında polisimize dair eksikler ve sorunlu işleyişler elbette olacaktı ki “beşer şaşar” mantığıyla bu çok normal... Ve bu sorunların temelindeki doneler belliyken beklerdik ki polisimizin seçilme, eğitim ve çalışma şartlarına yönelik düzenleme genelgeleri gelsin...
”Görevi başında çekim yasağı” kararını kaç gündür düşünüyorum, düşünüyorum, düşünüyorum da mantıklı hiçbir yere koyamıyorum!
Benim polisim tarihinin insan sevgisi zirvesini yakalamışken neden “şüphe ve korku duvarlarının” ardına sürgün edildi? Neden herkes bir polisle baş başa kalmaktan korksun? Neden yaşanacak her ölümde ve şiddette zihinlere onlarca şüphe ve suçlama sorusu gelsin? Neden toplum olarak yeniden “polis öcü” efsanelerine dönelim?
Biz büyüklerimizin “Korku Cumhuriyeti” anılarıyla ve o anılardan bize aktardıkları derslerle büyüdük. Tam yaşasın tüm sorunlar bitti ve “Yeni Türkiye Vizyonu” geldi demişken bu genelgeye ne hacet vardı anlamıyorum...
İnanıyorum ve diliyorum ki; en kısa zamanda bu genelge geri çekilir ve bizim toplayamadığımız “huzur ve güven çiçeklerini” çocuklarımız toplamaya devam eder...