"İhanet" romanının yazılış hikayesi

Tesis gezisine eşlik eden üniversite hocalarından biri özel bir bitki gösterdi ve neyi hatırlattığını sordu. Sadece bitkinin adını sorduğunu sanarak bir cevap verdim

Abone Ol

"İhanet" romanının yazılış hikayesi ve ilham kaynağı

"İhanet" romanını neden ve nasıl yazdığım soruluyor.

"İhanet" romanımın temelleri, 1998 veya 1999 yılında Amerika Birleşik Devletleri'ne yaptığım bir çalışma gezisinde atıldı. Su havzalarının ıslahı üzerine incelemeler yapmak üzere bir grup arkadaşımla ABD'ye gitmiştik. Çeşitli tesisleri ve arazi çalışmalarını inceledik, uzun tartışmalara katıldık. Ancak asıl dönüm noktası, adını şimdi tam olarak hatırlayamadığım bir eyaletteki bir tohum merkezini ziyaretimiz sırasında yaşandı.

Tesis gezisi sırasında bize eşlik eden üniversite hocalarından biri bana özel bir bitki gösterdi ve neyi hatırlattığını sordu. Başlangıçta sadece bitkinin adını sorduğunu sanarak bir cevap verdim, ancak hocanın başını hayır anlamında sallamasıyla asıl sorunun farklı olduğunu anladım - ne olduğunu ise çözememiştim. Kısa bir sessizliğin ardından hocanın verdiği cevap beni şoke etti:

"Bu bitki Adıyaman Çelikhan'dan getirildi."

Bu açıklama karşısında büyük bir şaşkınlık yaşadım. Amerika'nın nere, Çelikhan'ın nere olduğunu düşündüm. İşte o anda aydınlandım: ABD, İsrail ve diğer gelişmiş ülkeler, Dünya Bankası ve benzeri uluslararası kredi kuruluşları aracılığıyla gelişmekte olan ülkelerin biyolojik zenginliklerini sistematik olarak topluyor, analiz ediyor ve kendi çıkarları doğrultusunda kullanıyorlardı.

Çelikhan'dan getirilen bu bitki, besin değeri yüksek türlerin tespit edilip genetik modifikasyonlarla "iyileştirildikten" sonra orijinal kaynaklarından koparılarak küresel sermayenin kontrolüne geçişinin somut bir örneğiydi. Bu gözlem, kafamda yavaş yavaş "İhanet" romanının kurgusunu şekillendirmeye başladı.

Romanımda, ZDV Holding adlı kurgusal bir şirket, önce Türkiye'deki sonra da dünya genelindeki tarım arazilerini ve biyolojik kaynakları ele geçirmek için büyük bir operasyon yürütüyor. Ayhan adındaki idealist bir gazeteci ise bu sinsi planı ortaya çıkarmak ve engellemek için büyük bir mücadeleye girişiyor. Kitabın girişinde yer alan şu cümleler, aslında tüm hikayenin özünü özetliyor:

"Gerçekler, kabul edilemeyecek kadar acı, dokunamayacak kadar tehlikeli, anlaşılamayacak kadar karışık olabiliyor."

Romanımı yazarken, sadece biyolojik kaynakların sömürüsünü değil, aynı zamanda küresel güçlerin gelişmekte olan ülkeler üzerindeki ekonomik ve politik kontrol mekanizmalarını da ele aldım.

Modern destanlardaki kahramanlık temaları ve mitolojik ihanet motifleri, romanımın edebi dokusunu zenginleştiren unsurlar oldu. Tıpkı destan kahramanları gibi, romanımdaki Ayhan karakteri de görünüşte çok daha güçlü olan sisteme karşı tek başına mücadele ederken, aslında tüm toplumun sesi haline geliyor.

"İhanet" romanı, sadece kurgusal bir hikaye değil, aynı zamanda küresel düzeyde yaşanan biyolojik, ekonomik ve politik sömürü mekanizmalarına dair bir uyarı niteliği taşıyor. Amerika'daki o küçük tohum merkezinde gördüğüm Çelikhan bitkisi, bana dünyanın nasıl görünmez iplerle birbirine bağlı olduğunu ve bu bağların nasıl manipüle edilebileceğini gösterdi. Romanım, bu manipülasyonun perde arkasını anlatırken, aynı zamanda bireysel direnişin gücüne olan inancımı da yansıtıyor.