İKİ YÜZLÜLÜK VEYA DERTLEŞME

Yuhalama övgü ile yergi arasında çok büyük bir fark yoktur. Sizi yüzünüze karşı öven biri sırtınızı döner dönmez tam tersini söyleyebilir. Eleştiri de siyasetin bir parçasıdır.

Abone Ol

İKİ YÜZLÜLÜK VEYA DERTLEŞME

Son genel seçimlerde İYİ partiden birinci sıra milletvekili adayıydım. Seçim çalışması kapsamında her gün farklı yerlere gidiyor, kimi zaman vatandaşlara kimi zaman sivil toplum örgütlerine kendimizi, siyaset anlayışımızı anlatmaya çalışıyorduk.

Her aday gibi bizi tanıyanlar da tanımayanlar da vardı.

Siyasette alkışla yuhalama övgü ile yergi arasında çok büyük bir fark yoktur. Sizi yüzünüze karşı öven biri sırtınızı döner dönmez tam tersini söyleyebilir. Eleştiri de siyasetin bir parçasıdır.

Ancak her laf her itiraz eleştiri değildir. Parti taassubu ile sizi tenkit edenler olabileceği gibi ondan bundan duydukları ile tepki koyanlar da olabilir.

O süre zarfında bize yönelik eleştirilerde böyleydi.

Hiç unutmam eleştirilerden biri - altılı masanın- altında HDP’nin olduğuydu. Bazıları bu ezberle güya bize karşı milliyetçilik vatanseverlik taslıyordu. Üstelik bu eleştirilerin sahiplerinin bazıları bizi tanıyan insanlardı. Yani ne yazdığımı, ne konuştuğumu bilen insanlar…

Tam 45 yıldır yazıyorum, içeride de dışarıda da boş geçen her anımı israf saydım. Asıl müsrif zamanını iyi kullanamayandır. Her türlü bölücülüğe karşı bu ülkenin bütünlüğünü savunan yüzlerce makale ve 4 kitap yazdım. Kitaplarım ülkenin her tarafında ve internet sitelerinde satılıyor. Bazılarının baskısı kısa zamanda tükendi.

Bu ülkede bölücülere hoş görü ile bakacak son kişilerden biriyim. Sadece onlara değil, onlara hoş görü ile bakana da Hoş görü ile bakmayacak olanlardanım.

Haine hoş görü ona destektir. O tarihlerde bize ve bana milliyetçilik taslayanlara şimdi bakıyorum; Apo meclise çağrılıyor alkışlıyorlar. Kurucu önder deniliyor, alkışlıyorlar. Komisyon kuruluyor, alkışlıyorlar.Apo’nun ayağına gidin deniliyor, alkışlıyorlar, Apo filozof diyorlar, alkışlıyorlar, sağda solda Öcalan’ın devasa resimleri asılıyor alkışlıyorlar. En son bugün meclis Öcalan sloganları ile inledi, dün bizi ve şahsımı muaheze edenlerden en küçük bir tepki sesi çıkmadı.Niye ?çünkü bir parti veya lidere kayıtsız şartsız teslim olmak ne milliyetçiliktir ne de Müslümanlık. Milliyetçi, bir fikrin, bir düşüncenin peşinden gider. Yapılanları fikrinin, imanının terazisinde tartar. Fani Tanrılar edinmez. İnanç olarak Allah’a, fikir olarak milletinin çıkarlarına bağlı olur. Yanlış kimden ve nereden gelirse gelsin karşısında durur. Hakikati hiç bir şeye feda etmez.

Hayatında bu millet için hiç bir fedakarlık yapmamasına rağmen şahsıma milliyetçilik taslayanlara soruyorum; olanlar karşısında hiç mi vicdanınız sızlamıyor, hani o bize göstermeye çalıştığınız - milliyetçi- refleksleriniz? Hiç mi okumuyorsunuz? İspanya’da ETA 2017’de silah bıraktı, İspanya suç işlemiş tek militani bırakmadı, hala 100 civarında ETA militanı tutuklu. İngiltere IRA’nın siyasi uzantıları ile Hayırlı Cuma Anlaşması imzaladı. IRA’nın liderini bilen var mı? Tek bir milletvekili örgüt lideri gelsin mesela Avam Kamarasında konuşsun dedi mi? Bir örgüt liderini parlatmak onu ve örgütünü meşrulaştırmaktır. Bu ülke binlerce şehit verdi, hala annelerin, babaların, kardeşlerin yarası kanıyor. Reva mıdır ki, onları mezara gönderenleri bugün omuzlara alalım?Hz.Peygamber, amcası hz.Hamza’yı şehit eden Vahşi’yi affetmiş ama “gözüme görünme, bana amcamı hatırlatıyorsun” demişti.

Teröristlerle konuşulur ama böyle değil. Tek bir şey konuşulur, o da silah bırakma ve mahkumların durumudur.

Milletin kaderi binlerce evladımızın kanını dökmüş bir hainle konuşulmaz. Egemenlik ve toprak paylaşılmaz. Oturup birlikte anayasa yapılmaz.

Haini ödüllendirmek, hayatını vatana siper edenleri cezalandırmaktır.

Derdim kimseyi kötülemek, aşağılamak değil. Meseleye parti gözlüğü ile bakanlardan da değilim. Bizim derdimiz münafıklıktır, iki yüzlülüktür, çifte standarttır, resim ve şekil milliyetçiliğidir. Bu ülkede gerçek bir milliyetçi irade ve gerçek bir İslamcılık( dindarlık anlamında) olsaydı kimse bugün vatanın kaderini Apo ile konuşmaya cesaret edemez ve ülke böyle yağmalanamazdı.

Keşke bana ve bize tepki gösterirken samimi olsaydınız en azından bugün yapılanlara da tepki gösterirdiniz. O zaman bu insanlar samimi der teselli bulurduk. Ama ne yazık ki şu süreç herkesin maskesini düşürdü.

Bana gelince aynı yerdeyim: silah bırakmaya değil, karşılığında verilen tavizlere karşıyım. Meclisin Kandil’e çevrilmesine karşıyım, Yüce dinimizin istismarına, siyasi ikbal aracı yapılmasına karşıyım. Siyaset değil emri maruf neyhi münker yapmaya çalışıyorum. Bedeli ne olursa olsun bu yolda yürümeye devam edeceğim. Ama önümüze dikilip masanın altında PKK var diyip bugün masanın üstünde dans eden PKK’yı görmeyenleri de ayıplıyorum.

İRFAN SÖNMEZ