İmanmı, İnançmı?

İman mı, inanç mı? Fark eder mi diyorsan, kendine bak. İnanç, zihnindeki haritadır. "Şu dağın ardında bir deniz olduğuna 'inanıyorum' dersin.

Abone Ol

İman mı, inanç mı?

Fark eder mi diyorsan, kendine bak.

İnanç, zihnindeki haritadır. "Şu dağın ardında bir deniz olduğuna 'inanıyorum' dersin. Okumuşsundur, duymuşsundur, mantığın kabul etmiştir. Ama henüz yolculuk yoktur. İnanç, bir fikre, bir prensibe, bir olasılığa olan zihinsel rızandır. Değişebilir, gelişebilir, sarsılabilir.

İman ise, o haritayı cebine koyup yollara düşmendir. Ayakların tozlanmış, alnın terlemiştir. Dağı aşmış ve o denizi artık sadece haritada değil, gözlerinle görmüşsündür. İman, inancın ete kemiğe bürünmüş halidir; bir fiil, bir eylem, bir yolculuktur. Sarsılmaz değildir ama kökleri daha derindedir.

Peki, kendine bak ne demek? Nasıl bakacaksın?

Söylediklerine mi, yoksa yaptıklarına mı bakıyorsun?

"İyiliğe inanıyorum" demek inançtır. Tanımadığın biri için zorlukları göze almak ise imandır. İnanç, bazen "ya olmazsa" korkusuyla gölgelenebilir. İman ise, "her ne olursa olsun, ben yolumdayım" diyebilmektir. Sonucu değil, sorumluluğu taşımaktır.

İnanç, hava güneşliyken keyifle oturulan bir bahçedir. İman ise, o bahçeye fırtına koptuğunda da çıkıp, ıslanarak rüzgara karşı durmaktır.

Özetle:

İnanç, 'neye' bağlandığın; iman ise 'nasıl' bağlandığındır. Biri bilginin, diğeri tecrübenin ve iradenin alametidir.

Bu yüzden, "Hangisi daha iyi?" diye sorma. Kendine şunu sor:

"Haritaya sahip miyim, yoksa yolda mıyım?"