Unutulmamalıdır ki!                                                                               “Salih/Salim(AHLAK VE AMELLER)ancak;                                                                                                 Sadece(HAK Ve ADALET’TEN)beslenir!”

DOST!

Dost dediğin "ALLAH’TIR!",gerisi bir HİKAYE;

O halde sarıl "DOST'A",yolundan var git HÂYYE!

Beyhude değil "HAYAT",boşa olmadı HİLKAT;

Öyleyse sun "ÖMRÜNÜ/HAK YOLUNA" ver Iskat..

Onun için "NEFSİNİ" kuşat 'AKLINLA" yemle;

Sonra "MİZÂNINLA" git,"AHLAK/AMELİN" demle.

Eğer "NEFSİ" gemlersen belki "İFLÂH" edersin;

O zaman her "İŞİNDE" elbet "BİSMİLLÂH" dersin.

........?

Al  “AKLINI" başına, çak! "KALBİNİ" ateşle;

Her sabah an "ALLÂH'I",güne "SELÂMLA" başla!

İlk önce "KENDİNİ" bil, sonra "HÂKK" Ve Hâddini;

NEFSİ "İKNA" edersen, "RUHUNA" sar "DİNİNİ"..

DİN, Adam "OLMAN" için, inmiş bir “HÂK” kelâmı;

Eğer "İMAN" etmişsen "İHMÂL" etme “SELÂMI!"

Elbette "DİN" selâmdır" O da ancak “İSLÂM'DIR”;

Tüm "ALEMİ" kuşatmış, bütün "HALK'A" ikram’dır!

........?

Unutma ki! Mülk "RÂBBİN" Sana EMANETİDİR;

Mülke "MÂLİK" olmak da "ŞEYTANIN” lânetidir..

O halde "SAHİPLENME!” Onu GÖZET VE KORU;

Adaletle! "İNFÂK" et, bırakma "SEN'DE" soru..

Çünkü tüm "MÂHLÛKATİN" rızkı “O” emanet’te;

SORULACAK "HESABI/DİN GÜNÜ” KIYAMET’TE..

Öyle ise bak "DOSTUM" ÇALIŞ-ÜRET VE DİDİN;

Boşa "İNMEDİ" Sana, Ne bu "KÛR'ÂN" ne bu "DİN"!

.........?

Öyleyse aç "KALBİNİ", sar "TAKVA Ve İHLÂSI";

çık "ARİFLER YOLUNA" elinde "SEFER TASI..

AHLAK Ve AMELİNİ" tam eyle "İRŞAT" eyle;

"KADERİNİ/DİNİNE" ram eyle "VUSLAT" eyle!!

Sevdan ile "AŞK" ile "BÛS" eyle "MÂHLUKATI";

Ruhun,kalbin dilinle "RÂST' eyle "HÂKİKATI"..

……..?

ASLA/HİÇ UNUTMA,Kİ!AHRET ALEMİ İÇİN:

"AHLAK Ve AMELİNİ" RE’SUL’LE "İRŞAT" eyle;

"KADERİNİ/DİNİNE" FURKAN’A "VUSLAT" eyle!!

“HASRET” ile "AŞK" ile "BÛS" eyle "MÂHLUKATI";

RUHUN,KALBİN İLMİNLE "RÂST' eyle "HÂKİKATI"..

(İHB/Şiir Pazarı Şiirleri-20 Kasım 2020/DATÇA)

AHLAK VE AMEL?                                                                                                                                     AHLÂK, insanın doğal/Fıtri “HULK’UNUN” sosyal/kültürel çevreden-eğitilip beslenen tamamlanmış ruhsal/duygusal bilgi(akıl ve vicdan) bütünlüğüdür, AMEL ise Ahlakın HAYATA uygulanmaya hazır getirilmiş bedensel/eylemsel(İş/Oluş ve İşlevlerin)genel bütünlüğünü ifade eder,ki; İkisinin ittihat-ı ittifakından da insan ve ihsan endeksli, şefkatli-kucaklayıcı-aydınlatıcı evrensel bir "İNSANLIK Ve MEDENİYET ERDEMLİĞİ" doğar.

ŞEFAAT?

Ahrette Herkesin "AHLÂK VE AMELİ" kendisine "ŞEFAAT" edecektir;Eğer O kişi "SÂLİH'SE" kurtulacak, "SEFİH"SE" helâk olacak-Takdiri de elbet ALLAH’A aittir..

Bu manada!

"Men miskale zerretun hâyre yâr'av Ve men miskale zerretun şerre ýâr'ev!"

Yâni!

“Herkes yaptığı zerre kadar hâyrın da Ve yaptığı zerre miktar şerrin de karşılığını görür” denilmiş..

Yüce ALLAH!

Herkese-Peşin olarak, çok güzel "SÂLİH/SÂLİM” bir "AHLAK VE AMELIN"(Akli) güç ve iradesini de Ve çok çirkin,kötü "SEFİH/SAPIK" (Nefsani) bir AHLAK VE AMELİN de güç ve iradesini vererek; Onu(Dünyevi/Kader) “TERCİHİNDE” tam özgür ve seçici bir iradeyle beraber-Ahrette Hesabını vermek üzere- SERBEST bırakmıştır..

Yani!

Sürekli AVUÇ açıp;"ALLAH'IM BANA da GÜZEL AHLAK VE AMEL VER" demenin gereği yok,AMA eğer illaki AVUÇ açarsan da ONA;Bu birbirine ZIT iki duyguyu vermesine rağmen-TERCİH hakkını(SANA)bıraktığı için  TEFEKKÜR VE TEŞEKKÜR edebilirsin..

O halde!

DUA,Yüce ALLAHTAN ek bir kredi talep etmek için değil,belki SANA peşin olarak verdiği "ŞEFAATİN" güç ve iradesine karşılık "ONA" şükrünü arz-u eda ederken;Sende var olan "AHLAK VE AMELİNİN" de hâl-i ahvalini düşünüp "TEFEKKÜR" ederken,eğer varsa "EKSİĞİNİ/YANLIŞINI nefsinle/KENDİNE yeniden "HATIRLATIP/DÜZELTMEK" üzere yapılır/yapılabilir  ve yapılmalıdır elbet..

Çünkü!

DUA,sahip olduğun "AHLAK VE AMELİNİ" her an yeniden TEST etmek üzere-ancak yüce ALLAH'A karşı-Sadece-Ona sığınıp "HÂLİNİ" arz etmek için yapılır,yeni bir "ŞEY" istemek için değil-çünkü;O Sana lazım olan "HERŞEYİ" peşin olarak Ve onu da, yerinde kullanasın diye de cüzi iradenle yani "AKIL VE İZANINLA-VİCDAN VE MİZANINLA" beraber vermiştir..

Yani!

ALLÂH bize verdiği Ve "DİNİYLE" de tamamladım dediği "AHLAK VE AMELİMİZE" daha ne yapsın;Onu  da bizzat "ALLAH’IN KENDİSİ Mİ" gelsin, tam-eksiksiz/ kusursuz olarak HAYATA geçirsin istiyorsunuz-kardeşim?

O zaman!

Sizin "KULLUĞUNUZ" neye yarar; Eğer ALLÂH her işinizi "BİZZAT" gelip yapacaksa, Sizleri niçin Ve neden yaratsın ki;Sizin hiç bir görev ve sorumluluğunuz olmayacak mı?

Halbuki!

Yaratılmış olan(CANLI/CANSIZ)her Mahlukatın (Hayvanlar-Bitkiler-Dağlar-Denizler-Madenlerin)yapmakla yükümlü olduklara vazgeçilmez  "GÖREV VE SORUMLULUĞU" vardır ki-ONLAR; Sürekli olarak Ve Yaşadıkça-sınırlı "ÖMÜRLERI" kadar,kendilerine yüklenin bu "DOĞAL" görev ve sorumluluğun "ROL VE MİSYONUNU" tam ve eksiksiz olarak "HAYATA" geçirirken;Yüce ALLAHI da  “LİSAN-I KAL Ve HALLERİYLE” sürekli anarak-Onu Takdir ve takdis ederek “KULLUKLARININ” şükrünü arz ederler..

Şüphesiz ki!

Bu da, yani her türlü (AKIL VE İZANDAN)yoksun olan MÂHLUKATIN yaptığı akıl üstü harika iş Ve işlevleri, bence(AKIL,İZÂN,NEFS VE VİCDAN)sahibi olan "İNSANOĞLU" için;Onun- AKLEDİP,üstünde derin-derin düşünmesi gereken büyük bir "İBRET" olmalı..

TEFEKKÜR?

(DOĞAL KİŞİLİKLER NASIL BİR KARAKTERE DÖNÜŞÜR)

Şüphesiz ki!

İnsan doğarken,sonradan-içinde yaşadığı doğal ve sosyal çevrenin "KÜLTÜREL" kimliğinden de etkilenerek;Oluşturduğu özel "AHLÂK Ve AMELİ" bütünlüğüyle doldurulması istenen içi boş Ve "FITRİ Ve de sürekli olarak öğrenmeye/yenileşmeye açık (Değişim,Dönüşüm Ve 'Gelişmeye) de meyyal aç Ve aktif-ancak "HÂM" ve natamam bir "KİŞİLİĞE" sahiptir..

Elbette!

Bu tek başına,İnsanların "AHLÂK VE AMELİNİN" tamamlanarak-Onların doğuştan sahip oldukları "FİTRİ" doğal "KIŞLIKLERINİ" geliştirerek-Onu;İstenen özgün bir "KARAKTER" haline gelmesine yeterli değildir..

Çünkü!

İnsanların içinde yaşadıkları "SOSYAL" çevrenin "KÜLTÜR" yapısından etkilenerek oluşturdukları "AHLAK VE AMELİNİN" kabul görerek özgün bir KARAKTER hâline gelmesi için;İNSANLARIN da muhatap olarak etkilendikleri  SOSYAL çevrenin sahip olduğu özel "TARİHİ/KÜLTÜREL" norm ve nosyonuyla beraber,"MEDENİ DÜNYA" tarafından kabul görmüş genel "EVRENSEL NORM VE DEĞERLERİN" iyi bilmesi,öğrenmesi ve kendine uygun gördüğü-Vazgeçilmez “DOĞRULARNI” da alarak-müstakbel özgün “KARATERİNİ” oluşturmak üzere-Onu;HAYATINA geçirmesi gerekir.

O halde!

Konunun anlaşılması bakımından yukarıda adı geçen "FİTRİ/FITRAT,KİŞİLİK,AHLÂK VE AMEL, KÜLTÜR ile "KARAKTER" terimlerinin;Anlamını da bilmek ve irdelemek gerekir..

Onlar da şöyledir!

-FITRAT,Yüce ALLÂH'IN İnsana-Doğmadan önce (YARATILIŞ Ve İMTİHAN SIRRINA)uygun olarak vermiş olduğu "DOĞAL" algılamalarla refleksler yani(MÂNEVİ/kalbi-Ruhsal dürtü ve güdülerle) MADDİ(fiziki-Bedensel Etki Ve tepkiler)şeklinde kendini gösterir-Mesela;Sevmek/Öfke duymak, Arz/Talep etmek,Gülmek/Ağlamak,İyilik/Kötülük etmek,Doğru Ve yalan söylemek,vb. .gibi “ZIT KUTUPLU” algılama ve algılatma ile etkilenme Ve etkileme reflekslerinden oluşur.,ki zaten bu ve benzer refleksler insanların doğal/KİŞİLİKLERİNDE var olarak- onu oluşturan henüz ham ve fakat beslenmeye/gelişmeye de açık algılama ve refleks biçimleridir.

-KİŞİLİK, İnsanın yaratılış "FITRATINDA" da var olan bütün "ALGILAMA VE REFLEKSLERIN" bulunup beslendiği,bir bakıma toplanıp depolandığı manevi(KALBİ Ve BEYİNSEL FONKSİYON" alan ya da kulvarında yer alan-gelişmemiş  potansiyel “AHLAK VE AMEL” mahzenidir..

- AHLÂK,talim ve terbiyeden(eğitim ve öğretim) beslenip-şekillenmeye uygun olarak;ALLAHIN İnsanın yaratılışına "FITRATINA/KİŞİLİĞİNE" geçirmiş olduğu doğal bir "HULK" yani algılama etkilenme ve tepkinin henüz ham ruhsal ve duygusal bir "FİKİR,DURUŞ VE REFLEKS" biçimidir..

-AMEL ise,AHLÂKİ FONKSİYONLARİN HAYATA UYGULANMAK ÜZERE ;EYLEME GEÇİLRİLMİŞ AKLİ,RUHSAL VE BEDENSEL-BÜTÜN AKTİF SUNUMUNUN BARİZ SONUÇLARIDIR..

-KÜLTÜR,bir toplumun genel yaşama biçimidir, ki o da;DIN,DİL,ÖRF VE ADET İLE TARİH,SANAT vb gibi “TOPLUMA AİT” özel unsurlarından oluşur..

- KARAKTER de,İnsan fıtratına uygun olarak içi kabul görmüş "İNSANI/İMANİ-MEDENİ" ilim ve irfan doldurulmuş bir “AHLAK VE AMELDEN" beslenip-Şekillenen(HÂK VE ADALETE MEFTUN OLARAK AŞK VE ŞEVKLE KENDİ HAKIKATİNE KADERİNE DOĞRU ALLÂH'IN RIZASINİ Ya da KENDİ İNANDIĞI  Özel DEĞERLERİ GÖZETEREK VE DE YARATILMIŞ TÜM MAHLUKATİNİ SARMAK Üzere EMİN ADIMLARLA KOŞAN); Özgün,örgün ve özgür bir zirve "KİMLİK" şahsiyetidir..

Sanıyorum ki!

Bu nedenle de, ALLAH; "Ben İnsanların “AHLAK VE AMELLERİNİ” tamamlayıp-doğrulamak  üzere;Onlara "DİNİMİ/KÛR'ÂNIMI-PEYGAMBERİMİ" gönderdim” diyor..

Çünkü!

DIN'DEN önce sahip olduğumuz şey(Ham ve eksik ve de geleneksel)bir "AHLAK VE AMELDİR" dır ki yüce ALLAH;Bizi İRŞAT etmek/ADAM etmek üzere Yüce "İSLÂM DİNİNİ" göndermiş..

Yoksa!

Biz, hala debelenip duracaktık-Gerçi(Hâlâ derin-derin girdaplarda birçok insanımız debelenip durmak için "DÜNYA MALİNIN peşinden gönüllü olarak koşturuyor da ancak)Ne yapalım ki HERKES ANCAK AMELİYLE HESABINII VERECEK;Ya bu fani DÜNYA'DA-MAHKEMELERDE ya da AHRET'TE/HESAP GÜNÜ, yani ya MAHKEME-İ SUĞRADA ya da MAHKEME- İ KÜBRA DA Ve elbette ancak “ADİL-İ MUTLAK OLAN ALLAH’A…

Ve yani!

HERKES YAPTIĞINDAN ya DÜNYA HAKİMLERİNE, ya da KAİNATTAKİ BÜTÜN HAKİMLERİN ADİL-İ MUTLAK HAKIMİ EKBERİ Ve SAVCISI Ve de ŞAHİDİ OLAN YÜCE ALLAH’A HESABINI ELBET VERECEKTİR..

Eyvallah/Hamdolsun ki! ALLAH VE AHİRET VARDIR Ve Onun olduğu yerde;GAM YOKTUR...

Sevgilerimle..