İslamcılık
İslamcılığın teorik olarak Platon'un "Devlet", Marks'ın "Daskapital"i, Max Weber'in "Modern Kentin Oluşumu", "Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu" ile Adam Smith'in "Ulusların Zenginliği" çapında bir klasiği yoktur. Edebi olarak bir Shakespeare, bir Tolstoy, bir Dostoyevski, bir Kafka , bir Nietzsche, bir Baudleare, bir Valery çıkarabilecek kültürel birikime de sahip değiller. Ayrıca İslamcıların en büyük şair ve yazarları dahi saydığım bu büyük edebiyatçılardan etkilenmiş, benzer şiirler yazmışlardır... Bu yüzden ne duyguları özgün ne fikirleri...
Paranın tanrılaştığı modern ve kapitalist dünyada, islamcılar, özgün bir ekonomi, özgün bir devlet ve siyaset teorisi, yeni bir toplum-şehir fikri, sağlam bir ahlak anlayışı geliştirememişlerdir. Bunları yapamadığı müddetçe Batı'nın ürettiği fikir ve teorileri konuşmaktan ileri gidemeyecekler...
Bugün aydın, entelektüel, ilim ve fikir adamlarımız Batı'nın büyük eserlerinin şerhini yapmakla vakit geçirmektedirler. Düşünüş tarzını dahi Batı'dan alan, oryantalist anlayışa sahip İslamcılık özgün bir fikir üretemez. Ayrıca İslamcılık, kendisinin olmayan fikir ve teorileri İslam'a uyarlamakla da bir çözüm üretemez. Bir yol açamaz.
İslam dünyasında ölüm ve yoksulluk kadere indirgenmiş, iman kaybedilmiş, ahlak çürümüş, aile yok olmaya doğru gitmektedir. İslamcıların fiziki dünyaya bakışını geçiyorum metafizik dünyaları dahi sıkıntılıdır. Gönülleri fethetmesi gereken tarikat/tasavvuf dahi mistik/metafizik boyutunu peygamberin kabirdeki cimasına indirgeyecek kadar küçülmüştür. Bugün tarikatların dini söylemleri bir saçmadan ibarettir ve insanları dinden uzaklaştırmaktadır. Deve sidiginden medet uman bir anlayış 21. yüzyılın insanına ne verebilir? Öyle görünüyor ki, İslam dünyası bu saçma ve girift sorunlarla bir yüz yıl daha haşir neşir olacaktır.
İslamcıların dillerinden düşürmedikleri "medeniyet tasavvuru" söylemi var. Dillere peleseng olmuş. Sahi bu medeniyet tasavvurunun ne olduğunu çok merak ediyorum. Bu eskilerin hikayesi mi? Tarihe kaçış mı? Yoksa bu dayatılan bir okuma listesi mi? Bir kaç romantik şairin ayakları yere basmayan duyguları mı? Geçmişe bir özlem mi? Bilen biri var mı?
Cemil Meriç, "kültür canlı medeniyet ölüdür" der. Medeniyet kültürden çıkar. Kültürü inşa etmeden medeniyeti konuşmak abesle iştigaldir. Bir defa kültür olmadan medeniyet olmaz. İslam dünyasında yaratıcı bir kültür var mı? Yoksa Mısır Hind medeniyetleri gibi ölmüş müdür? Ölüden nasıl bir diriliş yaratılır? İslamcılık sığ düşüncelerin cirit attığı bir mecra! Örneğin en popüler islamcı yazar İsmet Özel, "Osmanlı devleti 1839 yılında bir İslâm devleti olmaktan çıkmıştı. Türkiye Cumhuriyeti 1923 yılında bir İslâm devleti olarak kuruldu" diyebilmektedir. Osmanlı neden islam devleti olmaktan çıkmış? İsmet Özel'e göre içkiyi serbest ettiği için. Müslümanların islam devletine ihtiyacı yok, mümin olmaya ihtiyacı var. Müslümanlık sorunu yaşıyorlar. Ancak İsmet Özel bunu göremiyor. Bozuk toplum devletle düzelmez ahlakla düzelir. Müslümanların ahlak problemi var. Şahsiyet problemi var. İnanç problemi var...
Emevi ve Abbasi saraylarında su gibi içki içilmiş bütün Arap tarihçiler bunları İslam devleti kabul etmiştir. Ayrıca ne Osmanlı ne de cumhuriyet bir islam devleti değildir. Olması da gerekmez. Bana göre tarihte gerçek anlamda bir islam devlet de olmamıştır. Halkı Müslüman devletler olmuştur. İsmet Özel, eğer bir kıyas yapacaksa, Osmanlının özgür bir imparatorluk, Türkiye cumhuriyetinin konsesüsle kurulmuş küçük bir devlet olduğu üzerinden yapmalıdır. Cumhuriyet ve demokrasinin bir kazanım olduğunu söylemelidir. Türkiye'nin bir varoluş yaşadığını görmelidir. Nedense Özel, ilginç ve farklı söz söylemenin fikir değil lafazanlık olduğunu gözden kaçırmaktadır. Nede olsa şair ve romantik duygulara sahip...
Sonuç olarak İslamcılık Batıdan aldığı emanet kavramlarla değil kendi kavramlarıyla düşünmelidir. Kavramlarının için kendisi doldurmalıdır. Adını dahi Batılıların koyduğu İslamcılık özüne dönmediği, müslüman/mümin ve ahlaklı olmadığı müddetçe savrulmaya çuvallamaya mahkumdur...