SAYGIYLA SELAMLIYORUM O BÜTÜN BOŞA KÜREK SALLAYANLARI

Cüneyt Arkın filmlerinde onca adam, eşek yükü dayak yiyeceğini bile bile onca yumruğu neden sallar, onca, heeeyyyyttt! Hayyyytttt! Huytttttt! sesini neden çıkarır, dişlerini neden onca gıcırdatır, suratlarını neden onca ekşitir hiç anlamış değilim.

Onlarca kişi aynı anda saldırsa bile bir teki bir tek isabetli yumruk sallayamıyor sonuçta. Bildikleri dövüş tekniklerinin kendilerine en ufak bir faydası dokunmuyor. Çoğu karate de yapıyor çünkü. Kıyısından köşesinden Cüneyt abimize dokunan tekme yumruklar da kelebek ısırığı etkisi bile yapmıyor.

Hayır, yani ben yönetmen olsam, geçin olum sıraya Cüneyt abim gelecek, sizi dövecek, haşat edecek, sonra tekrar gelecek, tekrar dövecek, pestilinizi çıkaracak derim ve filmleri de asgari 45 dakika kısaltırım olur biter. Ama işte yönetmen de biliyor ne kadar sadist ruhlu olduğumuzu, biliyor ki her defasında dönüp dolanıp aynı adamlara tekrar tekrar hunharca dayat attırıyor.

Şahsen ben olaya böyle göründüğü gibi bakmıyorum; kalleş artistlerin boşa yumruk sallamalarını, öleceksek de onurumuzla ölelim kabilinden görüyorum. Tebrik ediyorum kendilerini, karşıdakinin Komiser Cemil, Malkoçoğlu ya da Kara Murat mı olduğu önemli değil, önemli olan senaryo gereği de olsa şanlı direnişleri. En azından, bu bize yapılandan zevk almıyoruz, bunu bilesiniz diyorlar. Birileri gibi, senaryo değil, hayatın gerçeği olduğu halde, baktın olmuyor zevk almaya bak, direnmekle eline bir şey geçmez, demiyorlar en azından.

Aynen kardeşlerim, bağrışınız, çağrınız, tekmeniz, yumruğunuz para etmeyebilir ama bu iş öyle sandığınız kadar olmayacak, demeniz takdire şayan; saygıyla eğiliyorum…

Sürekli aynı durumda olmanıza gelince, kaderin cilvesi diyelim, ne diyelim?