İslam tarihi yorumlarında Oryantalistler Muaviye'yi eleştirmekten daha çok överler. Onun kurnaz ve sinsi kişiliğinin devlet adamlılığı ve liderliğini kuvvetlendirdiğini söylerler. Örneğin Hakem olayında kurnazlıkla iktidarı ele geçirmesini, rakibi Hasan'ı bir kadın(eşi) aracılığıyla zehirletmesini, düzenli ordu kurmasını,  saltanatı getirmesini büyük devlet adamlığıyla açıklarlar.  Hatta Sünni gelenekteki Arap tarihçileri de Muaviye olmasaydı İslam devlet veya imparatorluk olamazdı derler.

 Bir dinin devlet veya imparatorluk olma gayesi varsa o din değildir. O dünya saltanatı kurmak isteyen politik bir harekettir. Hıristiyanlıkta İsa’nın dünya krallığı inancı neyse İslam'da da devlet ve imparatorluk kurma düşüncesi odur. Bu iktidar hissi, dini gönülden siler dünyeviliğe mahkûm eder. Koca İslam tarihine bakınız İslam devletlerinin en güçlü olduğu dönemler dinden en çok uzaklaşıldığı dönemdir.

 Peki Oryantalistler  Muaviye'yi niçin olumlar? Çünkü İslam dünyasında ilk Makyavelist lider Muaviye'dir. Muaviye öylesine politik öylesine sinsi bir liderdir ki, muhaliflerini tasfiye etmek,  icraatlarını meşrulaştırmak için İslam'ı kullanmaktan çekinmemiştir. Rakiplerini yenmek için her yolu meşru görmüş, hadis uydurulmasına göz yummuştur.

 Kendisini eleştiren Ebuzer gibi samimi bir Müslümanı amcasıoğlu Osman'a şikayet edip sürülmesini sağlamış,  ibreti alem olsun diye Şam'dan Medine'ye çıplak eşek sırtında göndermiştir. O uzun yolculuk sonunda Ebuzer'in bacakları yara bere içinde kalmıştır.

 Osman da bu kadarıyla yetinmemiş onu Medine'den uzaktaki Rebeze çölüne sürgün etmiştir. Muaviye, Ebuzer'i sürgün etmesinden dolayı eleştiriler alınca "Ebuzer yalnız geldi yalnız yaşadı ve yalnız öldü"   hadisini uydurtmuştur. Bu hadis ile yapmış olduğu sürgün olayını meşrulaştırmıştır. Böylece Ebuzer doğruluğuyla Peygamberin önceden haber verdiği bir kaderi yaşamış olur. Dolayısıyla onun bu kaderi yaşamasının önünde kim durabilir?  Muaviye böylece hem gelecekten haber veren Peygamberin büyüklüğünü, hem de  Ebuzer için yazılmış olan  kadere işaret ederek bir taşla iki kuş vurmuştur.

 Bilindiği gibi kadercilik Muaviye ve sonrasında devlet politikası olarak İslam'a girmiş, iman esasına dönüşmüştür.  İlginç olan Şia, Muaviye'nin ve Sünni geleneğin rivayet ettiği hadislere pek itibar etmez iken Ebuzer için söylenmiş bu hadise dört elle sarılmıştır. Çünkü Ebuzer Şia'nın önemli devrimci figürüdür.

 Ebuzer'in Muaviye'ye muhalefeti yüzünden sürgün yaşayıp ölmesi ve bunun önceden peygamber tarafından bildirilmesi, Şia'nın doğru yolda olduğunun göstergesi sayılmıştır.   Aslında bütün bunlar  Medine İslam'ı (Kureyş) ile Şam İslam (Emevi)'ının hakimiyet mücadelesidir.