Bakma öyle derin derin be abi...
Sen yaranı gizli sarar bağlardın
Gündüzler güler, gece ağlardın
Senim neler çektiğini kim bilirdi?
Fikir işçiliğini inadına bırakmadan her türlü imkansızlığa rağmen sen yazarlığı seçtin. Insanların ekmeği dürbünle baktığı bir dönemde Atıf Paşa'dan çıkıp yazar olmaya gazeteci olmaya o kadar kilitlenmiştin ki Gerisi vız geldi Tırıs gitti. Evliliğine ile anlatırken "sokakta misket oynuyordum babamlar beni evlendirdi" derdi. Çocukluğuna gençliğine hep özlemi vardı. Çorum'un Kargı ilçesindendi. Bizim oralarda gelenek öyledir ya erkek çocuğuna erken evlendireceksin.
Hasan Aksay Fehmi Cumalioğlu öncülüğünde çıkarılan Milli Gazete kadrosunda yer aldı aynı zamanda Yeni Devir'de de Mehmet Fahri mahlasıyla yazılar yazdı. Çok hatırlarım... Okurlar Mehmet Fahri'nin yazılarını Abdulkadir abiye anlatır eleştiri getirirlerdi. O da derin derin sigarasından yakar tebessüm ederdi. Deruni bir düşünce mahçup bir edası vardı. Bizim camianın cezaevi görmüş Ender gazetecilerindendi .Birçok kişi bilmez ama Merhum Hasan Karakaya ile beraber Türkiye gazetesini 1 milyonun üzerindeki tıraja ulaşması onun eseriydi. Cemaat gazetesini bir Bulvar şehir gazetesi haline getirdiler. Erbakan Hoca'nın daveti üzerine Milli Gazete'ye geri döndü. Merhum Mustafa Karahasanoğlu'nu kırmayıp Beklenen Vakit gazetesinin Ankara temsilcisi oldu. Orada da merhum enver Fatih Karakoç'un içinde bulunduğu bir ekiple 2 yıl beraber çalıştık.
Birçok gazeteci gibi Kızını da oğlunu da gazeteci olarak yetiştirdi. Hiçbir zaman öne atılmadı hep geride durdu Fikri sorulduğunda konuştu. Ancak damardan konuştu. Halini çilesini acısını Aşık Maksut Feryadi'nin dediği gibi yaşardı.
Sinemdedir benim derdim dağlarım
Ben yaramı gizli sarar bağlarım
Ben gündüzler güler, gece ağlarım
Benim neler çektiğimi kim bilir
Merhum Abdulkadir Özkan'ı bilenler bilir. Rabbim rahmet eylesin. Bizim helalleşmemiz mizana kaldı.