Mesele Tutdere veya Polat meselesi değil…
6 Şubat depreminin en ağır vurduğu bu dört ili etkilenme düzeyine göre sıraladığımızda şu tablo oluşur:
- Adıyaman
- Hatay
- Kahramanmaraş
- Malatya
Depremin en ağır şartlarında insanlar çadırlarda yaşarken genel seçimler, konteyner kentlere geçildiğinde ise yerel seçimler yapıldı.
31 Mart Mahalli İdareler Seçimlerinde, bu dört il arasında en çok yarayı alan Adıyaman, büyük sorunlarla karşı karşıyaydı. Bu sorunların daha hızlı aşılabilmesi için belediyenin iktidar partisinde olması bir avantaj olabilirdi; ancak halk iradesi sandıkta CHP’yi tercih etti.
CHP Adıyaman Belediye Başkanı Av. Abdurrahman Tutdere ile AK Parti Adayı Mühendis Ziya Polat’ın ikisiyle de çeyrek asrı aşan dostluk bağım vardır.
Gençlik yıllarından bu yana Tutdere’yi destekledim, yayınlarımızda yer verdim. Ziya Polat’a da memleket sevgisi ve çalışkanlığı nedeniyle her zaman destek oldum. İkisinin kazanması da şahsım için sevindirici.
Fakat ortada Adıyaman’ın geleceğini ilgilendiren hayati bir dönem varken, belediyenin muhalefete geçmesi, bana göre halkın kendi elini zayıflatması anlamına gelmiştir. Ben meseleye “Tutdere mi, Polat mı?” penceresinden değil; Adıyaman’ın yarınının nasıl şekilleneceği açısından bakıyorum.
Bu nedenle, “Ziya Polat belediye başkanı seçilseydi ne fark ederdi?” diye sordum. İşte Polat’ın cevabı:
“Belediye başkanı seçilseydim, en önemli projemiz çarşı projesiydi. Rezerv alanı ilan edilen çarşının tüm etapları projelendirilmiş ve kazma vurulmuş olurdu. Bu konuda vekillerimizle tam bir görüş birliği içindeydik. Adıyaman büyük bir fırsatı kaçırdı.
Kiracılar ve evi olmayan vatandaşlar için 5.000 sosyal konut projesi hazırdı. ‘Kira öder gibi ev sahibi olma’ modeliyle süreç başlamış olacaktı.
Eğriçay Köprüsü’nü yenileyip metrobüs hattını destekleyecek ek köprü yapacaktık. Metrobüs projesinin altyapısı tamamlanmıştı.
Halk Ekmek’i altı ay içinde açacaktık.
Yeni Belediye Hizmet Binası çoktan bitmiş olurdu.
Millet Kütüphanesi bugün faaliyetteydi.
Deprem Parkı, Deprem Anıtı ve Deprem Şehitliği tamamlanırdı.
Eski stadyumun yerine büyük bir kent parkı yapılacak, yeni stadyum ise şehir dışına 20 bin kişilik modern bir spor kompleksi olarak inşa edilecekti.
Adıyamanspor meselesini çözecektik. Takımı devralır ya da Belediyespor’u Adıyamanspor’a dönüştürerek renklerini sarı-yeşil yapardık. Şehrimizi profesyonel liglerde takımsız bırakmazdık.
Atatürk Barajı kıyısında büyük bir sosyal tesis projemiz hazırdı.”
Ziya Polat, bu işin mutfağından gelen, proje üreten ve sahada karşılığı olan bir mühendistir.
Peki asıl soru şu:
Daha önce AK Parti belediye başkanları bunları neden yapmadı?
Cevap açıktır: Adıyaman tarihinde bu makama ilk defa bir mühendis aday oldu. Ondan önce, şehir planlama ve altyapı alanlarında tecrübesi olmayan kişilerle şehire zaman kaybettirdi.
Abdurrahman Tutdere ise belediyecilik ve yerel yönetim tecrübesi olmayan bir isimdir. Hayatının hiçbir döneminde belediye başkanlığı vizyonu kurmamış olması da bunun işaretidir.
Seçim sonrası yaptığım bir ziyarette, hâlâ milletvekili refleksiyle konuştuğunu gözlemledim. Aradan bir yıl geçmesine rağmen, hâlâ belediye başkanı sorumluluk ağırlığıyla hareket etme noktasında tam bir dönüşüm sağladığını söylemek zordu.
Seçim sonucu hoşumuza gitsin ya da gitmesin; halk kararını vermiştir ve bu karara saygı duyarız.
Bu yazı partizan bir bakış açısıyla değil, Adıyaman’ın acısını, geleceğini ve sorumluluğunu taşıyan bir gözle kaleme alınmıştır.
Asıl mesele şudur:
Adıyaman kazandı mı?
Bu sorunun cevabı bugün değil;
• yarın kurulacak şehirde,
• sokakların nefesinde,
• gençlerin gözlerindeki umutta,
• ve yıkılmış kalplerin yeniden dirilişinde ortaya çıkacaktır.
Siyasi rekabet geçicidir.
Seçim gecesi sonuç açıklanır.
Ama şehirlerin kaderi, seçimden sonraki sabah ilk atılan adımla yazılmaya başlar.
Bugün ihtiyaç duyulan:
• Mazeret değil çözüm,
• Bahane değil icraat,
• Laf değil proje,
• Kutuplaşma değil ortak akıldır.
Depremin açtığı yaranın kapanması, enkazın kaldırılmasıyla değil; kaybolan ruhun yeniden inşa edilmesiyle mümkündür.
Adıyaman’ın kaderi bir partinin değil, bir şehrin kaderidir.
Bu şehir hepimizin.
Bu acı hepimizin.
Bu sorumluluk hepimizin.
Bugün atılan her imza, verilen her karar, yapılan her hizmet Adıyaman’ın geleceğine yazılacak bir satırdır.
Ve tekrar soruyorum:
Adıyaman kazandı mı?
Ben Partizan değilim meselelere ülkem memleketim adına bakarım. Bu hafta sonu Abdurrahman Tutdere AK partiye katılır, veya yarın Ziya Polat Tarım orman bakanı olur vs bunlar benim için çok önemli değil. Bu ülke, bu memleket ne durumda? Bu önemli.