Sarı saçlarına deli gönlümü
Bağlamışım çözülmüyor Mihriban.

......

- Bazıları "Gerçek mi" diyor. "Gerçek" diyorum. Ama adı Mihriban değil. O gençliğimde yaşanmış bir aşktı. Ama şimdi adını deşifre etmem, ayıp olur. Benim takmış olduğum sembol bir isimdir Mihriban. Masa başında yazılmış, hayal bir aşk, bu tadı ve lezzeti vermez. Yaşayacaksın ki, yazacaksın. O zamanlar elektrik yoktu. Lamba ışığı altında yazıyordum. Şiire başladığımda lambadaki alev titremeye başladı. "Lambadaki alev üşüyor" çıktı.

- Hangi seneydi... ?

- 1960

- Hâlâ seviyor musunuz?

- Bazen aklıma düşüyor. Ben unutursun diyorum ama, insan hiçbir zaman unutamıyor... O bir mektup üzerine yazılmıştır. Benim gönderdiğim bir mektuptan dolayı bir cevap aldım. "Unutmak kolay mı" başlığı mektubun. "Unutmak kolay mı deme/Unutursun Mihriban'ım" diyorum. "Düzen böyle bu gemide/Eskiler yiter yeni de/Beni değil, sen seni de unutursun Mihriban'ım" dedim... Allah o hallere düşürmesin, insan kendini de unutur...

- Bir gün Mihriban'ı göreceğinize inanıyor musunuz?

- Bilmiyorum, görmek de istemiyorum. Değişmiştir şimdi. Ben de onun nazarında değiştim, o benim nazarımda değişti. Niye görelim? Öyle kalsın ya... İnsanların gönülde kalması, gözde kalmasından daha iyidir ... Mihriban'ın hikayesini hiç kimseye anlatmadım, sizler şahit olun, sırrı benimle toprağa girecek, bizim memlekette yalan söyleyenlerin haddi hesabı yoktur. Söylenenlere de inanmayın.

Görüntünün olası içeriği: 2 kişi, şunu diyen bir yazı 'MİHRİBAN ve KARAKOÇ'