"Müslümanlar Allah'ın varlığı ve birliği hakkında ihtilafa düşmezler. Ancak dünya nimetleri hususunda ihtilafa düşerler"

Bu söz İslam halifesi Ömer ibn Abdulaziz'e aittir.

Günümüze tercümesi şudur:

Müslümanlar Allah'a ve resulüne iman ederler. Kur'an'ı tasdik ederler. Meleklere ve ahiret gününe iman ederler ancak, dünya nimetleri, mevki, makam ve TL/Dolar/Euro söz konusu olduğunda aralarında ihtilaf, husumet ve hatta düşmanlık bile sözkonusu olur!..

İktidar olmak her siyasi hareketin nihai emeli ve gayesidir.

Ne ki: Müslümanlar için "Gaye" değildir, olmamalıdır!

Müslümanlar için asıl gaye "Hakkın rızasıdır" İktidarı dahi hak rızasına uygun "Adalet" dağıtabilmek için isterler.

"Adalet" çok büyük bir iddiadır!

Kişilerin egolarından, iktidarların ve muhalefetlerin taraftarlarından ve parti logolarından çok daha büyük!

Kendinizi nasıl tarif ederseniz edin. Bunun hiç bir önemi yok. "İştir kişinin ayinesi lafa bakılmaz"

Eyleminiz sizi eleverir. Adalet sadece adliyelerde dağıtılan değildir!

Adalet günlük hayatın her safhasında dağıtılması gerekendir.

Ekonomide, pazarda, sosyal hayatta ve yaşamın olduğu heryerde.

"Adaletin yandaşı olmaz, paydaşı olur!"

Bir toplumda "Çok zengin ve çok fakirler" varsa orada haksızlık vardır ve o toplumda adil bir paylaşımdan söz edilemez!

Adil paylaşım yoksa insan fıtratına zulüm vardır. Zira insan, ihtiyaç ve arzularla donatılmıştır. Adalet toplumun tüm bireylerine eşit ve hakça taksimat yapar.

"Bir kula dokuz, bir kula bir pul" veren hiçbir sistem "Adil, insani ve islami" değildir!

Adını ne koyarsanız koyun ama gerçek budur..