Osman Yüksel "Mabetsiz Şehir" demişti Ankara'ya.

Al gözüm seyreyle şimdi... Yalnız Ankara'yı değil Türkiye'nin bütün mahallelerini camilerle donattık. Ama Osman Yüksel'in hayal dünyasındaki "Güzel ahlak"ı yakalayamadık.

İslam sadece mabetlerden, sadece ibadetlerden ibaret bir din mi?.. Bunun böyle olmadığı Osman Yüksel'in devrindeki kitaplarda da yazıyordu. İşin o tarafına dikkat kesilmedi. Çünkü Cumhuriyet Türkiyesi ve Atatürk ile arası soğuktu. Necip Fazıl ile en önemli ortak noktası da buydu. Bu ortak nokta bu ikiliyi çok sık cezaevi koğuşlarında buluşturuyordu

Osman Yüksel Türklük coşkusu ile dolu bir yürekti ama bu coşku Said-i Kürdi'nin önünde buharlaşıyor, Necip Fazıl'ın Şeyh Sait, Seyyid Rıza, İskilipli Atıf övgülerinde yelken indiriyordu.

Erol Güngör, Osman Yüksel'den sonraki kuşaktı. Yeni kuşaklar devlerin omuzundaki cücelere benzerler. O yüzden şunları görebilen ve yazan ilk Türk Milliyetçisidir:

"İslamcılık şimdiye kadar hep hâkim milliyete karşı hoşnutsuzluğunu doğrudan doğruya belirtemeyen etnik azınlıkların ideolojisi olmuştur. Bunların maksadı İslam ülkeleri arasında birlik sağlamaktan ziyade kendi yaşadıkları ülkedeki milliyetçi politikayı nötralize etmektir. Bu azınlıklar ayrılıkçı bir politika takip edecek kadar kalabalık ve güçlü olduklarını hissettikleri an kendi istikametlerinde bir milliyetçilik hareketi açmaktan hiç geri kalmazlar; böyle bir güce erişemedikleri müddetçe İslam davasının şampiyonu olarak görünürler.’’

Osman Yüksel, "Serdengeçti" dergisinde İslamcılarla koyun koyuna idi ama Erol Güngör'ün yukarıda yazdıklarını görecek sosyolojik donanımı ve siyasi öngörüsü yoktu. Duygusal tepkiler veren temiz bir köylü idi. Türklük coşkusu yüzünden İslamcılarla yolları ayrılacak, daha doğrusu İslamcılar palazlanıp Osman Yüksel'i bu coşku yüzünden terk edecekti.

Ne İslamcı olabildi ne de Türkçü... "İki arada, bir derede kalmak" deyimi Osman Yüksel'i özetler bir bakıma.

Eğer bu günlerde yaşıyor olsaydı cami avlularındaki rüşvet pazarlıklarını gördükten sonra "Uygun zamanda yeniden yaparız, yıkın bu camileri, cenabetler Allah'ın evini kirletmiş!.." diye isyan ederdi.

Alper Aksoy