OSMANLIYI ÖZLEYENLERE
İnsanımızın azımsanmayacak bir kısmında bir Osmanlıcılık özlemi var ki bitmek bilmiyor. Evet, Osmanlı da bilinen yedi bin yıllık tarihimizin altı yüz yirmi yıllık bir bölümünü oluşturuyor. Övüneceğimiz, gururlanacağımız, örnek alacağımız olayları olduğu gibi üzüleceğimiz, kahrolacağımız ve ders alacağımız bölümleri de az değildir. İyisiyle, kötüsüyle bizimdir. Devamında da evlatları Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurmuştur. Ama gelin görün ki, birçok insan Cumhuriyet değerleriyle bir sorunu varmışçasına Osmanlı hayaliyle yanıp tutuşmaktadır.
Sosyal medyada uzun yazıların rağbet görmediği gerçeğini dikkate alarak birkaç örnekle yetineceğim.
1900 yılında Adana Fen Memurları Minas Yovanaviç Efendi, Viktor Efendi, Mihran Efendi, Ohannes Efendi, David Efendi, Kostantin Efendi idi.
Adliye dairesinde Yovanaki Efendi; İstinaf mahkemesinde Teodos Efendi; ceza mahkemesinde Ohannes Efendi; ithamiye heyetinde Karabet Efendi; hukuk dairesinde İstepan Efendi; Ticaret mahkemesinde Kosta Efendi, Dimeston Efendi, Pavli Efendi, Corci Efendi, Pandeli Efendi; Bidayet mahkemesinde Leon Efendi; Düyun idaresinde Jozeffere Efendi, Barbor Efendi, Losyen Falanka Efendi, yakof Efendi görev yapıyordu.
Ziraat Ticaret ve Sanayi Odasında Kostaki Efendi, Buberoğlu Yovanaki Efendi, Bezdikyan Artin Ağa vardı.
Uzatmayayım Ermenak Usta, Serkis Usta, Revin Usta, Vasil Efendi, Yusufaki Efendi, Avadis Efendi, şadirkyan Artin Ağa, Avadis Efendi, Urfalıyan Agop Ağa, Ohannes Efendi, Platon Efendi, Mösyö Frankodi, Mösyö Forti, Mösyö Pirisidis, Varnaça, Albert Abud Efendi, Mösyö Katafago, Mösyö Marişal, Mösyö İstamos, Tafoveryan Efendi, Mösyö Aleksandr, Çonkaloğlu Efendi, Bebekyan Haçar Efendi, Boyacıyan Kigort Efendi, Mösyö Abella, Mösyö Draki, Matmazel Entram gibi görevliler vardı.
İstanbul’da saray da aynı durumdaydı. Sadece yetiştirilen görevlilere Müslüman-Türk isimler veriliyordu. Anadolu’da Türkler meslek, sanat, eğitim ve zenginlik anlamında çok geri durumdaydı. Eser ve yatırım bakımından incelendiğinde yurt dışında olan eserlere kıyasla Anadolu’da Osmanlı eserleri çok azdır. Bir kısım tarihçiler yapı ve işleyiş yönünden Osmanlı İmparatorluğunu Bizans’ın devamı olarak değerlendirmektedir.
Elbette Müslüman görevliler de vardı. Yukarda saydığım vatandaşlarımıza da bir şey demiyorum. Toplumdaki okuma ve memur oranına dikkat çekmeye çalıştım. Bu yazılanlar sadece küçük bir örnek. Osmanlının kim, neyine özlem duyuyor? İyisiyle, kötüsüyle, doğrusuyla, yanlışıyla Osmanlı bizimdir. Ama devrini doldurmuş ve küllerinden yeniden doğup, geçmişten de ders alarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuştur. Bize düşen geçmişimizi inkâr etmeden bu günümüze sahip çıkmak ve geleceğe güçlü bir devlet, zengin ve mutlu bir millet bırakmak için çalışmaktır.

Görüntünün olası içeriği: Rifat Karaduman