İnsanın farklı bir organına örneğin bir kadın ayağına; farklı bir nesneye örneğin ince bir kadın çorabına kutsal anlamlar yükleyip tapınmasına “fetişizm” diyoruz.

Psikologlar fetişizmin bir sapıklık olduğunu rahatça söylerler ama parti tabelasına, flamasına, genel başkanına tapınma söz konusu olduğunda nedense sesleri çıkmaz.

Avrupa'da parti fetişizmi yoktur. Seçimler bu yüzden kavgasız, gürültüsüz, heyecansız geçer. İnsanlar daha çok mesleki kariyer peşindedir.

Türkiye’de, İran’da, Arap Yarımadasında hatta tüm İslam dünyasında mesleki kariyer yarışı yoktur. Çünkü devlet makamlarında kariyerin, liyakatin, bilgi donanımının önemi yoktur. Kadın ayağına veya çorabına tapınır gibi lidere bağlanmak her kapıyı açan maymuncuktur.

Mesleki kariyeri, liyakati bırakın; mesleği bile olmayan lümpenler "teşkilatcı" kimliği ile aydınlara, liyakatli kadrolara hükmederler. Bu lümpenlerin hatta birçok vekilin, dekanın, rektörün yakalarından parti rozetini çekip alın geriye bir şey kalmaz.

İşte o yüzden İslam ülkeleri Hristiyan dünyasından gelecek Korona aşısını bekler, işte o yüzden Müslümanlar Hristiyan ülkelerine iltica edebilmek için sınır kapılarında göz yaşartıcı gaz yerler veya lastik botlara binip Akdeniz’in sularında boğulurlar.