Kosova'da 2.Dünya Savaşından sonra Türkçe eğitim binbir zorlukla daha 1951 yılında başlamıştır.

Türkçe eğitimin başlamasına büyük mücadele verenleri ve rahmetli Prizrenli Hayrettin Volkan'ı rahmetle yad ediyorum, mekanı cennet olsun...

Hayrettin Volkan'ı Rahmetle Yad Ediyorum...
O Mamuşda, Prizren’de sokak sokak gezerek Kosova'da Türkçe eğitimin başlamasına büyük çaba göstermiştir. O ve onun gibi, Kosova da Türk toplumunun var olma mücadelesi için emek veren tüm kardeşlerimle gurur duymaktayım.

Tabi bu mücadele kolay olmamıştır, büyük bir özveri ve milli sabırla olmuştur.

Günümüze kadar aralıksız devam eden Türkçe eğitim dönem dönem zorluklarla karşı karşıya gelmiştir.

Öğrencilerimiz azalmış, sınıflarımız kapanmıştır. Hele hele ilk dönemlerde kadro yetersizliği, kitap, araç, gereç ve daha nice zorluklar olmuştur.
Ama her şeyden önce bu aydınlar inandıkları bu dava da dim dik ayakta durmayı bütün engellere rağmen başarmışlardır.

Özellikle o dönemlerde çok sayıda Prizrenli kardeşimiz Türkçe eğitimi ayakta tutabilmek için elini taşın altına koyarak Kosova'nın değişik yerleşim yerlerine giderek soğuk, sıcak demeden... öğretmenlik yapmıştırlar.

Hakka yürümüş olan bu değerli öğretmenlerin her birini rahmetle anıyorum. Hayatta olan öğretmenlere ise sağlıklı bir hayat diliyorum.
Diğer yandan yaşamda olan o dönemin çok değerli öğretmenleriyle yapmış olduğum görüşmeler de kendi kaderine terk edilmeleri nedeniyle büyük üzüntü içinde olduklarını ifade ettiler.

İlkokul yıllarında bu gün farklı konumda olan bizim nesile pek çoğu ders vermiştirler. Nice nice nesillerin yetişmesine çaba sarfettiler. Bir daha Allah hepsinden razı olsun...

Zaman; insanın hayatında çok şeylere tanıklık ediyor. Uzun yıllar basında çalıştığımızdan dolayı Kosova'nın bütün Türk dilinde eğitim veren okularını yerinde bir değil defalarca ziyaret etmişimdir.
Başarıları, sıkıntıları her yönüyle ekranlara taşımışımdır.
Öyle bir dönem yaşadık ki, Yugoslavya'nın dağılması ve bu sırada Srbistan'nın baskıcı politikalar nedeniyle 1999 Kosova savaşı...

Tabi bu dönemlerde bu gün mangalda kül bırakmayan ve “aydınım" geçinenlerin de aslını ve astarını görmüş olduk...

Hiç unutmam bazı okularda "aydınım" kendine diyen bu zavallılar baskı yaparak bize uygun olmayan bazı proğramların Türk çocuklarına zorla okutulması emrini vermekten çekinmiyorlardı...

Bu gafiller, Kosova savaşından sonra AGİT’in kayıt ofisleri açıldığında yine sahneye çıktılar ama bu defa farklı elbiseleriyle ve yine birilerine şık görünmek için tamamen farklı makyaja büründüler. Tabi halk ne düşünür onlar için olsa olsa önemli değildi, önemli olan yeni patronların keyfine ayak uydurmak.Ve sıra kayıtların yapılmasına gelmişti onlarda ortada Türkçe form olmamasına rağmen kayıtların yapılmasını istediler. Fakat bu sefer onların sakat ideolojisi su içmedi ve kayıtlar Türkçe formların hazırlanmasından sonra AGiT tarafından yapılabildi.

Kosova savaşından bu yana aradan 21 yıl geçti bu bir insan için kocaman bir zaman dilimi...

Ne acıdır ki Prizrenli kardeşlerim bu zaman diliminin hakkını sürekli parlamentoda olmalarına rağmen veremediler.
Bunu her açıdan görmemiz mümkün. Sıkıntılar çok, aymazlık büyük. Soruyorum asırlarca bu şehire hizmet vermiş nice değerli büyüğümüz gelip geçti, acaba yeni yapılanma da bunlardan en azından birinin adı Türklerin yoğun olduğu bir okula veya bir komplekse verilemez miydi?..

Kuzuya kurt kesilen başkanlarımız, bakanlarımız, vekillerimiz neden haklı davamız için yumruğunu masya vurmazlar?..
Öyle görünüyor ki, son zamanlarda (21 yıldan bu yana) Prizren’i temsil eden siyasilerimizin tek derdi halk arasına nifak sokup kırgınlık yaratmak ve böyle bulutlu bir havada durumu idare etmek. Unutmayalım kurt bulutlu havayı sever... zaman, uyanmak zamanıdır!