Adıyaman, Gazi Ortaokul öğrencisiyim. Türkçe dersinde öğretmen verdiği başlıkla ilgili bir kompozisyon yazmamızı istemişti. Şimdi tam olarak hatırlamıyorum, ama nedense tükenmez kalemle yazmıştım. Öğretmen, ne yazdığıma değil, neyle yazdığıma kafayı takmış; beni sınıftan atmıştı. Gerek var mıydı? Sınıftan atacak kadar bir haylazlık mı yapmıştım, inanın şimdi hatırlamıyorum. Ancak öğretmenle didişecek kadar cesur bir öğrenci olmadığımı çok iyi hatırlıyorum.
Herkesin derste olduğu bir saatte, benim sınıfın karşısında, koridorda öylece beklediğimi gören Erdem Hoca; sınıftan atıldığımı öğrenince kapıyı çaldı, öğretmeni çağırdı, beni sınıfa almasını istedi.
Öğretmen itiraz etmedi, beni içeriye aldı.
Erdem Hoca, Gazi Ortaokulu Müdür Yardımcısıydı; kırmak olmazdı!
Adıyaman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sayın Mehmet Keleş, kıymetli Hocam Mehmet Erdem'i ziyaret ederek büyük bir kadirşinaslık örneği sergilemiş.
Bunlar harika işler. Vefa... Değerli olduğunuzu bilmenin kimseye zararı yok.
Sayın rektör bundan öncede memleketimizin yine önemli değerlerinden Kahtalı Mıçe'yi hayattayken onurlandırmış, adını bir fakülteye vererek ölümsüzleştirmişti. Yanlış ve kötü taraflarımızı konuşmak kadar, iyi ve doğru taraflarımızı görmek de önemli ve gerekli.
Erdem Hocayı hatırlamak Sayın rektöre kalmamalıydı.
Yani, şimdiye kadar onlarca kez Erdem Başkan hatırlanmalı, onlarca kez eli öpülmeliydi.
O dürüstlüğün sembolü, insan onurunun en doğru örneği. Alçakgönüllüğün nirvanası. İnsan onurunun erişebileceği en üst seviye. Gurur abidesi. Övünç kaynağı. Sakin ruhunun altında gizlediği altın kalbinin insanı yücelten güzellikleri saflığına, vicdanına oturtan eşsiz insan.
Sayın Rektör Erdem Hocayı ziyaretle bir ders daha verdi.
Öyle bir ders ki...