(Ellerim kırılsaydı nedametine dair birkaç söz) ..!?

Bilmem!  “Huyumuzdan mı-suyumuzdan mı, yoksa genetik bozukluğumuzdan mı?”

Bizzat “Akılsızlığımızla/Gafletimizle-Hinliğimizle”,kendi “Ellerimizle” gönülden isteyerek-bir fayda ve yarar umarak “Aşkla/Şevkle-İştiyakla” , canımızı ortaya koyarak yaptığımız bir  (iş, duruş  ve eylemi),arz ve talebimize aykırı geliştiğini fark edip anladığımız an hemen-Sanki onunla hiç bir irtibatımız,ilgi, alakamız vebalimiz/GÜNAHIMIZ asla hiç yokmuş gibi birden ciddileşerek en masumiyet pozumuza geçer, “HEFT” renkli en mazlum ve mağdurluk/MASKEMİZİ takınır can havliyle-MİİETÇE;Hep bir ağızdan-Keşke “ELLERİM KIRILSAYDI” da bu işe hiç bulaşmasaydım(!)nidamızdan yükselen yürek yakıcı “NEDAMETİMİZİN” en lirik/trajik seremonisi eşliğinde gün görmemiş bir “RİYAKARLIK EDEBİYATINI” hiddetimizle beraber terennüm ederek “CÜMLE ALEME” duyurmaya başlarız..

Elbet!   Bu iş,siyaset alanında daha bir üst perdeden-yüksek bir naz-u cilve eşliğindeki sitem/nedamet karışık bir refleksle terennüm ettirilir ki;Siyasetçilere de sesini daha bir gür-uyarıcı/caydırıcı şeklinde duyurulmuş olsun..

Bu manada! Büyüklerimiz boşuna dememiş-Bir bildikleri var ki,MİLLETİMİZE dair kadim ve özlü olan “BİZ BİZE BENZERİZ” gibi çok anlamlı bir “TESPİT,TEŞHİS VE TEDBİR“ deyimini de;Günü geldiğinde üstünde düşünelim diye bir “NUSH-U NASİHA” şeklinde dillendirerek-Gerilerinde bir “İBRET” olarak“MİRAS” bırakmışlar..

Bırakmışlar lakin..   Ona bakan, okuyan,anlayan,dinleyen,uygulayan-KİM Var ki!?

Yok elbet!   Bakan,anlayan,dinleyen galiba pek yoktur ki;Aynı “TERANELER” her gün dozu biraz daha  da artarak-ÜLKEMİZDE sıklıkla terennüm ediliyor hala..

Mesela!

-Konyalı Çiftçi “ELLERİM KIRILSAYDI” diyor;Konya Ovasına Nedametini seriyor.

-Diyarbakırlı Karpuzcu “ELLERİM KIRILSAYDI” diyor;Karpuz/Kavun MARKETTE dilim-dilim satılıyor ama,tarlada “Kelepir/KELEK” diye Dertlenip/Delleniyor..

-Niğdeli,Nevşehirli,Kırşehirli Patatesçi,Tokatlı,Amasyalı,Çorumlu Şeker Pancarı Ekicisi dertli “ELLERİM KIRILSAYDI” diyor;Patates para etmiyor,Fabrikalarımız kapandı “PANCAR” elimizde kaldı diye-çaresiz nazarlarla hayıflanıyor..

-İstanbul’da Ucuz Ekmek kuyruğunda bekleyen vatandaş,öfkeden ziyade hisli bir üzüntüyle;Ak partiliyim pişmanım “ELLERİM KIRILSAYDI” oy vermeseydim diye kendi kendine-söylenip/duruyor..

-Erzurumlu Dadaşlar bile “KAHVELERDE” hayıflanarak “ELLERİM KIRILSAYDI” da “OY” vermeseydim diyerek-Gözlerini Palandökene  dikip/gezdiriyormuş..

Ancak!  Sanıyorum Adıyamanlı,Urfalı,Mardinli,Maraşlı çiftçinin ya da esnafın fazla bir derdi ve tasası yok,ki “ELLERİM KIRILSAYDI” teranesine fazla ilgi göstermiyor ya da varsa ben duymadım,bu manada; Galiba Karadeniz Ve Ege İnsanının da sırtı pek,karnı tok ki “ELLERİNİ” kırdırmıyor,belki (Zengin birer bölge olarak) önceden kırmış/atmış da olabilir ki böyle rahat..

Hani!

Bir basın mensubu olarak zaman-zaman bazı “VİDEOLAR” izliyoruz..

Videoların,Doğru ya da yanlış,kasıtlı ya da kasıtlı,taraflı ya da tarafsız, siyasal ya da sosyal kaygılarla hazırlandığını bilemem,ancak;Her fikir ve düşünceden, her toplumsal kültürel katmandan,her renk ve desenden izlediğim Videolarda ana tema sanki sadece “HAYAT PAHALILIĞI” üstüne kurgulanmış,herkesin tek derdi varsa/yoksa “ENFLASYON” ancak;İNSANIMIZIN Özel lüks bilmem kaç bin beygir/Motor gücündeki aracından inmeye de pek istekli değil,her gün yukarı doğru-doğrusal bir limitle kuruş-kuruş artan “AKARYAKIT” zammına rağmen!?

Yani!

Her şeye rağmen “HAYAT” devam ediyor ve elbet devam etmeli de-zira;Bu Toplum şimdiye kadar-Alnının teriyle hangi badirelerden geçmedi ki..

Evet!

Ülkedeki  “HAYAT” Pahalılığına rağmen, kimi insanların yukarı doğru yükselen bir Trend ve hevesle “Yatları,Katları,Tekneleriyle” beraber;Asla vazgeçilmez çok Lüks/Tatlı bir “HAYAT” yaşadıkları da elbet “HAYATIN” başka acı bir yüzü..

Elbet!

Zenginlik,Varlıklı olmak,rahat,huzur ve güven içinde yaşamak her insan için de asla vazgeçilmez güzel bir şey,ancak Fakir ve Yoksulun sırtından-Onu istismar ederek,(sözde)çeşitli “YASAL” siyasal ya da sosyal tedbir ve düzenlemelerle Onun “EMEĞİNDEN-AŞINDAN-EKMEĞİNDEN” kısarak/keserek-çalarak ve de elbet aldatarak hasıl olan-HAKSIZ bir zenginliğin de hiç kimseye bir fayda ve yararı olmaz ve asla olamaz ki;Bugün “ÜLKENİN” fakir ve yoksuluyla beraber, zengin ve varlıklısı da-Kendini huzur,güven,mutluluk içinde görmüyor olmalı, ki gün geçtikçe yarınlara dair “UMUDUNU” kaybediyor..

Yani!

Siz,cazip teklif,teşvik ve telkinlerinizle (Kur garantili mevduat hesaplarınızla) Paralarını “BANKALARA” çekerek;Artan KUR/BEDELİNİ de şu Fakir “HALKIN” sırtından ödediğiniz “ZENGİNLERİNİZİN” bu tasarruftan(Memnun olsalar bile) çok mutlu ve umutlu olacağını mı var sayıyorsunuz.!? Eğer öyle bir düşünceniz varsa-yanılıyorsunuz demektir, ki ancak bu yaptığınızın sadece kendi ikbaliniz uğruna-Zenginleri de alet ederek-sergilediğiniz sanal bir oyun olduğunu-Zira; Sizlerin asla böyle (Zengini ya da Fakir düşünecek)bir niyetinizin olmadığı da o kadar aşikar ki..

Yılmaz ÖZDİL,dünkü köşesinde bu olaya “ELİM KIRILSAYDI MEVSİMİ” demiş ve devamında da;Bu mevsim, sahte cennete lapa-lapa kar yağma mevsimidir, o mevsim gelmişse-Mevsimi hazırlayan iktidarın da sonu gelmiş demektir diyor.

Ancak!

Ben o kanaatte değilim,çünkü-eğer bir ülkede “ELİM KIRILSAYDI MEVSİMİ” diye bir nademet-Mevsimi doğmuşsa bunda;Sadece İKTİDARLARIN değil,böyle kabul edilmez,MİLLETİ bizar eden tuhaf “MEVSİMLERİN” oluşmasında en az İktidarlar kadar- HALKIN, kendi adına İKTİDARI denetlesin diye görev verdiği MUHALEFETİN de Ve elbet bizzat “İKTİDARLA MUHALEFETİ asla sorgulamadan kendi haline bırakarak sadece seyreden-HALKIN da sorumlu olması gerekir..

SON/SÖZ;

Elbet!

“HAYAT” pahalılığına rağmen, “HAYAT” yine olduğu gibi renk ve desenleriyle beraber devam edecek ve ancak-ne yazık ki;Bu süreçte “HAYAT” her gün biraz daha pahalılaşırken,her gün “İNSANIMIZ” da  “AHLAK VE AMELİYLE” beraber biraz daha eriye-eriye “DEĞERİNİ” yitire-yitire ucuzlamaya devam edecektir..

Sevgilerimle..