Adıyaman barosunun kurucusu ve yıllarca başkanlığını yapmış bir hukukçu olmanın yanı sıra otomotiv sektöründe başarısıyla Türkiye’de adından söz ettiren işadamı Hasan Taşar usta gazeteci Zeynel Abidin Kıymaz’ın sorularını siz okurlarımız için cevaplandırdı.

GAPOLAY: KLASİK BİR SORU İLE BAŞLAYALIM İSTEDİM, OKURLARIMIZ İÇİN ÖZ GEÇMİŞİNİZDEN BAHSEDERMİSİNİZ?

1942 yılında Adıyaman’da doğdum. Babam Hacı Ömer Taşar Adıyaman’ın en eski ve namlı tüccarlarındandır. 1949-1950 yılları arasında Malatya Fırat İlkokulunda 1 ve 2. Sınıfı okudum. Sonra tekrar Adıyaman’a döndük. Kalan dönemi Cumhuriyet ilköğretim okulunda tamamlayıp mezun oldum. Ama babam beni okula göndermek istemedi. 1 yıl boyunca babamın dükkânında oturdum, ticareti ve esnaflığı öğrendim. Ben okumak istiyordum. Evimiz çok genişti, içinde bizden başka kiracılar vardı. Orhan diye bir Müzik öğretmeni bizde oturmaktaydı. Bir gün benim elimden tuttu ortaokula götürüp kaydımı yaptırdı. Babam kızdı ama sonra ikna oldu.

MÜZİK ÖĞRETMENİ ORHAN ELİMDEN TUTUP OKULA GÖTÜRDÜ KAYDIMI YAPTIRDI

Ortaokul ve Liseyi okurken de bir elim daima ticaretteydi. 1960 yılında liseden mezun oldum. Babam ‘sen ticareti iyi biliyorsun gel okula gitme sana iş kurayım’ dedi, ben kabul etmedim. İstanbul’a gidip İktisat imtihanlarına girdim, kaybettim. Babamı arayıp durumu anlattım. Bana ya doktor ya da avukat ol deyince bende Ankara Hukuka kaydoldum. 1965 yılında mezun olup, yedek subay öğretmenliği İzmir Ödemişte yapıp, 1967 Eylül ayında Adıyaman’a dönüp avukatlığa başladım.

70-80 Lİ YILLAR ADIYAMAN’INDA AVUKATLIK YILLARINIZ, O    DÖNEMDEN BAHSEDERMİSİNİZ?

Adıyaman merkezde 5 avukat vardı. Ben 6. Olarak işe başladım. Baromuz yoktu. Baro Malatya’daydı. Vilayet olmuştuk ama yolumuz yoktu. Malatya’ya gitmek için 65 km yolu stabilize ve ilkel bir yoldan gitmek zorundaydık. 3-4 saatte Malatya’ya kavuştuğumuzda baro başkanını bulmak bir şanstı.  Merkez ve ilçelerde dava vekilleri ve dava takipçileri vardı. Baro kurmak için 15 avukat lazımdı. Av. Arkadaşım Celal Kızılkaya ile diğer barolardan borç avukat alıp baroyu kurduk. 1971-1976 arası 5 yıl baro başkanlığı yaptım.

AVUKATLAR OLARAK SOSYAL HAYATTA ROL MODEL OLDUK

Avukatlığı sevdim o yıllarda, avukatlığı bilen çok yoktu. Dava vekilleri ve dava takipçileri davalara girmekteydi.

Biz baroyu kurunca dava takipçileri ve dava vekilleri devreden çıktılar. Bizler bir avuç arkadaşla birlikte, dava takibinin dışında sosyal hayatta da rol model olduk.

ZALİMİN KARŞISINDA MAĞDURUN YANINDA DURUŞ SERGİLEDİK

Avukatlığın sırf parayla iş takipçiliği olmadığı, hakkı, hukuku savunan mağdurun yanında olup, zalimin ve haksızın karşısında vatandaşı korumak gibi bir vaziyetin olduğunu göstermiş olduk. Adliyemiz Kab cami mahallesinde eski bir binada alt katta bakımsız bir yerdeydi. Duruşma salonlarında tahta sıralar ve kahve masa sandalyeleri vardı. Hükümet konağı ve Adliye yeni bir binaya geçince, baroya da çok güzel bir yer tahsis edildi. Yapanlardan tekrar Allah razı olsun.

Ancak 1967 yılında baroyu kurduğumuzda, bize alt katta tuvaletlerin yanında bir yer tahsis edilmişti. Biz orayı kabul etmemiştik. Oturma eylemi yaptık. Kilim serip oturduk, bunun üzerine, bize 2. Katta daha büyük bir yer tahsis ettiler.

Ticarette pek iddialı değilim, ama avukatlığı çok sevdim.

17 avukat stajını benim yanımda yaptı. Onlarla gururlanıyorum. Kimi noter oldu kimi de serbest avukatlık yapmaktadır.

ÇOCUKLUK VE GENÇLİK ZAMANINDA NASIL BİR ADIYAMAN VARDI;
Adıyaman o yıllarda, takribi 30.000 civarı nüfusuyla bir ilçe görünümündeydi. Devlet ve özel sektör yatırımcılarının çoğu civar illere gitmekteydi. Zira Adıyaman’ın yolu yoktu, havaalanı ve kalacak otel de yoktu.

Ancak mümbit arazilerimiz vardı ve çok güzel tarım yapılmaktaydı. Sanayi ve Ticaret tecrübemiz yoktu. En küçük bir ihtiyaç için, civar illere bilhassa Gaziantep’e gidilirdi. Sonra yapılan Atatürk barajı mümbit arazilerimizi göl haline getirip baraj altında kalan köylerden gelecek 50 bin kişi Adıyaman’a yerleşecekti. Alınan paralar, sanayiye veya üretime yatırılmamış olup, yeni evler yapılarak ve şahsi harcamalar ile tüketilerek bitirilmiştir.

ADIYAMAN’IN EN BÜYÜK SORUNU İŞSİZLİKTİR

 Adıyaman’ın en büyük sorunu işsizliktir. Her yıl binlerce kişi civar illere göç edip, mahsul toplamak için gitmektedirler. Oradan aldıkları bir miktar para ile 1 yıl geçinmeye çalışmaktadırlar.

ADIYAMAN AÇIK HAVA MÜZESİDİR

Bize göre Adıyaman’ın kurtuluşu turizm’dir. Adıyaman’a yılda 1 milyon turist getirebilirsek, her biri ortalama, bin dolar harcama yaptıklarında, turizme gelecek 1 milyar dolar Adıyaman’ı zenginleştirip kalkındıracaktır. Zira Adıyaman açık hava müzesi gibidir. İçinde barındırdığı, Nemrut Dağı, Perre, Roma çeşmesi, Candere köprüsü, Karakuş tümülüsü gibi tarihi destinasyon yapıtları dünyada isim yapmıştır.

Bize düşen Adıyaman’a gelen turisti tarihi yerleri gezdirdikten sonra, Adıyaman’da konaklatmaktır.

Bunun için, Adıyaman’a konuk evleri, gezinti yerleri, Adıyaman’a özgü yemeklerin yeneceği lokantalar turistlik eşya satan dükkânlar ve çarşılar yapılmalıdır.

Bu konuda Sayın Adıyaman valisi Mahmut Çuhadar ve Sayın belediye başkası Süleyman Kılınç’ın çalışmalarını memnuniyetle görmekteyiz.

Adıyaman’da pastane ve çiçekçi dükkânları 1980li yıllardan sonra açılacaktı. Adıyaman’da gurbete gitmek çok ayıplanırdı. ‘Burada karnın doymuyor mu gidiyorsun’ derlerdi. Adıyaman kapalı bir kutuydu. Ama halkımız efendi, kanaatkâr olup, aynı zamanda basiret sahibi ve yardımseverdir.

ADIYAMANA GELENDE AĞLAR, ADIYAMANDAN GİDENDE AĞLAR

Adıyaman için derler ki; İnsanlar gelirken niye geldim diye ağlar, ama giderken de niye böyle misafirperver sıcak samimi insanları terk ediyorum diye daha çok ağlarlar.

Bir gün Gerger’in uzak bir köyünde keşfimiz vardı. Yağmur bastırınca yakınlardaki köye sığındık Evinde kaldığımız kişi, bizlere oğlak kesti, tabiri caizse servetini bize ikram etti. Ayrılırken dedik ki bize kim olduğumuzu sormadın, omuzunu silkti, Kürtçe bana ne deyip, öğrenmek istemedi.

Adıyaman işte budur.

AVUKATLIK BARO BAŞKANLIĞI DERKEN, İŞ HAYATI NASIL BAŞLADI?
Yukarıda bahsetmiş idim, tüccar bir aileden geliyorum. Babam okur yazar değildi ama, hesabı ve pratik zekâsı çok kuvvetliydi. Onun yanında yetiştim. Adıyaman’a bir şeyler yapmamız lazımdı. İşe 1960 yılında otobüsçülük ile başladık. O zaman otobüsler en çok Gaziantep-Malatya gibi yakın yerlere giderdi. Aldığımız Mercedes otobüs ile ilk kez Adana’ya hat açtık. İtiraz ettiler, Adana’ya gitmez dediler, biz gider dedik. Doğru da ettik şimdi İstanbul’a belki günde 10’dan fazla en lüks otobüsler gidip geliyor. 1975 yılında, 5 arkadaşım ile beraber, Yamantaş A.Ş adında sanayi ve ticaret şirketi A.Ş’yi kurduk. Yamantaş’ı kurarken Adıyaman’da ilk anonim şirket olduğundan ne mahkemelerin ne de ticaret odasının şirket kurma bilgileri olmadığından, Gaziantep’e gidip, mahkeme kararı ile ticaret ve sicil belge örneklerimizi getirdik.

Ticaret şirketimiz Man, BMC, Enter kamyon, Enter traktör gibi bayiliklerin yanında Arçelik, Beko Ev aletleri, Lassa lastik bayilikleri yaptı.

Bu işleri valilik binasının karşısında kendi binamızda yapmaktaydık. Yamansan şirketimize dağ dibinde 20 dönüm arsa aldık. Orada beton mamulleri ve briket imalatı için makinayı Alman Zenith firmasından sipariş ettik. 1975 yılında yapılan sipariş 5 yıl sonra 1980 yılında bize geldi. Sipariş yaptığımızda 4 lira olan alman markı geldiğinde 40 lira olmuştu.

Ankara Nace firmasından da çok büyük bir taş kırma makinası satın alarak kırma işlemleri de tamamlanmış oldu. Döküm sahası haricinde kalan arsayı çiçek ve ağaçlarla donattık. Güzel bir idari bina yaptık. 5 yıl makinayı bekledik, ama biz ortaklar ve arkadaşlarımız bu sosyal tesisi ve bahçeyi çok kullandık.

SANAYİ GEÇMİŞİMİZ VE DENEYİM SAHİBİ DEĞİLDİK

Biz acemiydik, sanayi bilgimiz yeterli değildi. Örneğin; fabrikaya aldığımız Caterpiller 955 marka dozeri bir hafriyat için 100 km yürütüp Gerger’e gönderdik. Tabii yükleyicinin yürüyüş takımlarının tümü bozuldu. Bu aracın değil 100 km 100 metre dahi yürütülmediğini çok pahalıya öğrenmiş olduk.

Ben yönetim kurulu başkanıydım, ama az çok ticareti bilmeme rağmen hiçbir araştırma ve fizibilite yapmadığımız bu işten zararla çıktık. Başta benim ve ortaklarımın sanayi ve tecrübe bilgisi yoktu. Bizim dökeceğimiz briketin ham maddesi Van’da ve Niğde’de vardı. Bunların en yakını bize 800 km idi.

Ortaklarım Doktor Nevzat, Ticaret odası başkanı Eser Sarıgül büyük çiftçiler Enver Erkan, Nuri Gürsoy yine iyi bir tüccar Asım Karaer (sonradan ortak oldu.) ve akrabam can dostum Sadık Gürsoy idi. Ortaklarım Asım hariç diğerleri rahmetli oldu. Çocukları ile hep görüşürüz.

ORTAKLARIMIN HER BİRİ, BİR PARTİNİN BAŞKANIYDI

Şirketimiz ortakları o devirin, partilerini Adıyaman il başkanı olarak temsil etmekteydiler. Hep bir arada olduğumuz için, bir nevi koalisyon olduk. Adıyaman, bu birlik ve beraberlikle toplum olaylarından korunmuştur. Zira Maraş’ta Malatya’da Çorum’da çok feci olaylar olmuştur. Tabii o zaman ki Rahmetli belediye başkanı basiret sahibi bir insandı. Onunda Adıyaman’daki barış havasına çok katkıları olmuştur.

ZARAR EDEN FABRİKAYI KAPATTIK

Fabrikanın kapasitesi günlük 30.000 briket idi. İhtilal oldu 30.000 briketi 1 yılda satamadık, ihtiyaç sahiplerine hediye ettik. Zarar eden Fabrikayı böylece kapattık.

Bu ara yine boş durmadık. Şehre 3 km mesafedeki çiftliğimize besi damları yaptırdık. 100 baş dana, 10 adet holstein ineği aldık. İneklere yanlış yem vermişler her halde daha önce yeşil yonca vs. yedirmişler. Çoğu öldü. Besi hayvanları ise 2 yıl besleyip zararına sattık. Çünkü devlet et ithal etti.

Et fiyatlar geriledi, Yol kenarlarında yarım kalmış, besi damları görürsünüz, bunlar o zamanlardan kalmadır.

ADIYAMAN’DA SANAYİ YOKTU HER ŞEY İÇİN ANTEB’E GİDİLİYORDU

Adıyaman’a bir mercimek kırma tesisi kurduk ama oda çalışmadı. Çünkü mercimeği alanda satanda Gaziantep’teydi.

Haliyle en iyi ustalarda oradaydı. Adıyaman’a gelmek istemiyorlardı. O tarihlerde Adıyaman’da yazın sıcağında gidip serinleyecek yerler yoktu. Ustalar Gaziantep’ten gelmiyordu. Arçelik’in bize satmak için gönderdiği 2 adet klimayı 2 yıl boyunca satamadık. Birini 2 yılın sonunda ancak satıp, diğerini de hastane ameliyathanesine hediye ettik.


ÇAMAŞIR MAKİNASINI ÇALIŞTIRMAKTAN KORKAN BİR TOPLUMDUK

O zamanlar otomatik çamaşır makinası yeni çıkmıştı. Birini eve gönderdim. 2 gün sonra hanım geri gönderdi. Yanımızda çalışan kadının okuma yazması yok elini makinaya kaptırır dedi. (Ancak sonrasında satılan makinalar da kimsenin elini kapmadı.)

Mercimek fabrikasında, ürettiğimiz 200 ton mercimeğin bir kısmını sattık. Elimizde kalanı hayvanlara yedirdik. Onlarda afiyetle yediler.

Kahta yolunda şimdi ki Hilton Otelin yanında otel yapmak için, 6 dönüm arsa aldık. Yaman tur diye bir şirket kurduk. O zamanların şartlarında otel yapamadık. Şirketin tasfiyesinde bir ortağımıza verdik.

ÇOCUKLARI OKUTMAK İÇİN İSTANBULA GİTTİK

Çocukları okutmak için, 1985 yılında İstanbul’a taşındık. Daha evvel 1975 yılında ben, ortaklıktan ayrı olarak Atatürk bulvarında bulunan Taşar apartmanının altındaki büyük dükkanı ikiye bölüp, bir dükkanı avukatlık ofisi yapıp, yanındaki dükkanda BMC kamyonları, Dodge kamyonları, Isuzu ve skoda kamyonetleri LADA ve Dacia otomobilleri Jawa ve İz Motosiklet bayiliği yapmaktaydım. 1985 yılında İstanbul’a yerleştik. Şirket için ufak bir dükkân tutup, Adıyaman’daki şirketimiz olan Yaman otomobilcilik A.Ş ’nin İstanbul şubesi olarak işe başladık. 1986 yılında Yalova, 1988 yılında İstanbul Renault otomobil bayiliği aldık derken bayilikler çoğaldı. Dükkanlar çoğaldı.

Ancak İstanbul’da çok sevdiğim avukatlığı yapamadığım için ticarete girdik.

Hep sorarlar firma ismi Çetaş’ın anlamı nedir diye. Sorunun cevabı da ilginçtir.

1986 yılında Yalova’da Renault bayiliğimizi aldık. 1988’de 2.  Bayiliği alacağımız zaman, bir kişide 2 bayilik olmaz diye itiraz gelince Damadım Nazif Çetin adına bir şirket kurup, sonra devraldık. İsminde Çet A.Ş kısaltmasından olan Çetaş kaldı.

Parolamız (Türkiye’nin otomobil perakendecisidir.) Buna layık olmaya çalışıyoruz. Dürüstlük şeffaflık müşteri memnuniyeti kurumsallık hedefine doğru yürümekteyiz.

Şimdi değil 2 bayilik bir dükkânda, 3-5 markayı birden satmaktayız.

HAYIR İŞLERİMİZDE OKULLARI ENGELLİLERİ ÖNCELİĞİMİZE  ALIYORUZ

Her türlü hayrı seven bir aileyiz.

Yıllardan beri Adıyaman ve köylerine, ayrım yapmaksızın bilgisayarlar göndermekteyiz. Çok okulda ve derneklerde adımıza bilgisayar odaları açılmıştır. Örneğin Gerger Sincik okulları gibi, ancak bu bilgisayarlarla kalmayıp, 2000 yılından beri de Adıyaman’daki engelli vatandaşlarımıza çok sayıda, akülü araba tekerlekli sandalye, akıllı bastonlar ile özel bilgisayarlar gönderdik.

Adıyaman genelinde engelli oranı çok fazladır. Bunu sebebinin akraba evliliği olduğunu düşünmekteyiz.

2013 yılında, Anadolu engelliler genel merkezi tarafından şahsıma Onursal Başkanlık verilerek ödüllendirildim.

Engellilere yardımı bir görev saymaktayız. Bunun için Eşim Hatice Taşarın adına Adıyaman AVM yanında bir engelliler okulu yapmak bize nasip oldu.

Daha evvelde Atatürk bulvarı üzerinde yapılan, Hasan Taşar İmam hatip okulunun Sayın cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından, açılışı yapılmış olup, halen faaliyetini sürdürmektedir. 700 kişiliktir ve öğrenci sayımız git gide artmaktadır.

Son olarak, Hacı Ömer Taşar adına (Diyanet Vakfı, Hacı Ömer Taşar Gençlik Merkezi) faaliyete geçmiştir. Burada halkımıza bilhassa kadın ve çocuklara gençlere hitap eden, çok güzel çalışmalar yapılmaktadır.

Aile olarak yıllardır öğrencilerimize burs vermekteyiz.

Bütün bu anlattığım faaliyetler ve daha fazlası için Hasan Taşar Vakfı kurulmuştur.

Bundan sonra yardım ve burslar bu vakıf üzerinden yapılacaktır.

GENÇLERE TAVSİYEMİZ;

Bizi geleceğe taşıyacak Türkiye’yi muasır Medeniyet seviyesine kavuşturacak. Sizlere naçizane görüşlerim tavsiyelerim vardır.

1 – Mütevazi olun, tutumlu olun, Kanaatkâr olun. Elinizdekinin kıymetini bilin, kıskanç olmayın. Ama hedefiniz olsun O hedefe ulaşmak için çalışın.

2 – Ülkemizi, ailenizi sevin, kötümser olmayın. Bir işiniz elinizden giderse üzülmeyin moralinizi bozmayın. Yine çalışın hedefe kitlenin, daha güzel işler gelebilir.

3 – Hepimizin tabi olduğu Cenabı Hakkın yolundan ayrılmayın.

4 – Yardımsever olun.

Hepiniz Allah’a emanet olun.

GAPOLAY: BİZE ZAMAN AYIRIP SORULARIMIZI CEVAPLANDIRDIĞINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ

Bende yıllardır GAP olay gazetesini takip eden bir okur olarak, şahsıma gösterdiğiniz ilgi ve alakadan dolayı teşekkür ederim.

Editör: TE Bilişim