Bölücülük denince akla hep PKK/HDP geliyor. Milliyetçilik gösterisi yapmak isteyen her parti, bunu HDP üzerinden yapmaya çalışıyor. HDP'ye vurmak toplumda bütünlükten yana olmak olarak algılanıyor.

Bu yaklaşımın ne kadar gerçekçi olduğu tartışılır. Evet, HDP etnik bölücülük yapan bir parti, PKK ile ilişkisini gizlemiyor.Zaten tepki görmesinin nedeni de bu cüretkar tutumu. Bu yeni bir durum değil. HDP ve selefleri hep aynı ayrılıkçı çizgiyi izlediler.Çözüm sürecinde de öncesinde de böyleydi.  Böyle olmasına rağmen, bu PKK/HDP ile masa kuran, bunu tarihi bir adım olarak niteleyen de bugün Türkiye'yi yönetenlerdi. Erdoğan, uyarılara -analar ağlasın- istiyorlar diyip çıkıyordu. Akil adamlarla ilgili uyarılara, kıskanıyorlar, diyordu. Valilere, dokunmayın PKK'ma gibi emirler veriliyordu. Öcalan Başkan, PKK şampiyon diye sevinç çığlıkları atan gazeteciler vardı. Onlar şimdi yine iktidarla beraberler. Günü gelince aynı sloganları atmak için pusuda bekliyorlar. Bugün eğer Suriye'de bir Kanton devleti kurulmuşsa sorumlusu doğrudan doğruya AKP ve onu yönetenlerdir.

Bütün bu gerçekler HDP'ye bölücü demekle temizlenmez. HDP'nin oy oranı yüzde 10-12 civarında. Etki sahası bu kitle ile sınırlı. Bu az bir şey mi, hayır, çok şey. Fakat HDP'yi bu oy oranına çıkaran da Erdoğan'ın tarihi derinlik ve gerçeklikten yoksun politikalarıdır. HDP, yüzde 6'dan yüzde 13'e çözüm sürecinde çıktı. Ona yeni alanlar açanlar gelinen noktanın bir numaralı sorumlularıdır.

HDP yüzde 10-12'lik bir kitleye hitap ederek bölücülük yapıyor, ya öteki partiler?

Önüne geleni FETÖ veya HDP muhibbi olmakla suçlayanlar, toplumu kutuplaştırarak tabanlarını konsolide etmeye çalışanlar, seçimi kaybetmemiz Mekke ve Medine'nin kaybedilmesidir diyenler, dini ve milliyetçiliği bir bütünleştirme aracı olarak kullanmak yerine ayrıştırma aracı olarak kullananlar daha mı az bölücü? Bölücülük sadece etnik ayrılıkçılık yapmakla mı oluyor, ya dini ve siyasi bölücülük? Bunun daha az tahrip edici, daha az yıkıcı olduğunu kim söyleyebilir? Üstelik HDP ülkenin sadece onda birine hitap ediyor, din ve milliyetçili üzerinden toplumu ayrıştıranlar daha büyük bir kitleye hitap ediyor, dolayısıyla yıkıcı etkileri daha büyük.

Bölücülüğün, kutuplaştırmanın her şekli kötüdür, birini görüp ötekini görmemek bizi bölücülük belasından kurtarmaz. Ayrılıkçılığa gerçekten karşı olanlar önce tabanlarını ayrıştırmak, arkalarında tutmak için kullandıkları bölücü, düşmanlaştırıcı dili bırakmak zorundadırlar.Etnik bölücülük kötü de siyasi ölücülük iyi mi? Neticede ikisi de aynı amaca hizmet ediyor, ikisi de milli bünyeyi tahrip ederek vatandaşı birbirine düşman hale getiriyor.

Derdimiz sadece etnik bölücülük değil, pis bir siyaset uğruna o kadar bölündük ki aynı coğrafyada yaşayan farklı milletler haline geldik. Aynı dine inanan insanlar birbirine," senin dininden değilim" diyecek noktaya geldi. Çünkü din o kadar hoyratça kullanıldı ki, bir hayat rehberi, bir kurtuluş muştusu olmaktan çıkarılarak seçim malzemesi haline getirildi. Her yanlış, her üç kağıt din veya milliyetçilikle örtüldü. Bölücülüklerin birini görüp ötekini görmemek bizi bu sarmaldan kurtarmaya yetmez. Milletçe her türlü bölücü ve bölücülüğe tepki göstermedikçe  saltanatını bizi düşmanlaştırma üzerine kuranlardan kurtulmak mümkün olmayacaktır.