Sadeliğin Hikmeti

Anadolu’nun uzak bir köyünden gelmişsin. Belki ilk kez bir şehre alışmaya çalışıyorsun. Hayalini kurduğun üniversitenin kantininde oturmuşsun;

Abone Ol

Sadeliğin Hikmeti

Ne güzel kareler bunlar… Anadolu’nun uzak bir köyünden gelmişsin. Belki ilk kez ailenden ayrılmış, ilk kez bir şehre alışmaya çalışıyorsun. Hayalini kurduğun üniversitenin kantininde oturmuşsun; elinde ince belli bir bardak çay, gözlerinde bin umut. Ve birden o üniversitenin en tepesindeki insan, çayını seninle içmek için senden izin istiyor. Basit bir sahne gibi görünür ama değildir. Çünkü o an, sana sadece tevazunun değil, insanlığın da dersini verir.

Bir başka karede, tepsi elinde yemek kuyruğunda bekleyen o insan, yukarıda değildir. Seninle aynı sıradadır. Aynı yemeği, aynı sessizliği, aynı havayı paylaşır. Ve o an, büyüklüğün kibirde değil, alçakgönüllülükte saklı olduğunu fark edersin.

Hayata bakışının yeni yeni şekillendiği o yıllarda, bu tür sahneler insanın içine kök salar. Birinin seninle aynı masada oturması, seni dinlemesi, düşüncelerini ciddiye alması —belki de ilk kez— “ben de varım” duygusunu tattırır. O duygu, insanın kendi içindeki kıymeti fark etmesinin başlangıcıdır.

Bilim, inanç, aile ya da toplum… hepsi bir yana; insanın kendine kattığı en büyük değer, insan olabilme çabasıdır.

Sadeliği bir eksiklik değil, bir olgunluk olarak görürsün. Çünkü biçim geçicidir, öz kalıcı.

Bakış unutulur, söz kalır.

Hayal dağılır, gerçek yerini bulur.

Öfke yakar, barış onarır.

Kardeşlik, insan olmanın en saf biçimidir.

Samimiyet, sevmeyi öğrenmenin ilk basamağıdır. Çünkü samimiyet, insanın söze değil kalbe yaslandığı hâlidir. Sözcükler dudaklardan değil, yürekten döküldüğünde anlam kazanır. Ve o anlam bir gün ete kemiğe bürünür: iyilik olur, sıcak bir el olur, bir tebessüm olur, sana dokunur.

İyiliğin dokunduğu her şeyde bir diriliş başlar. İçin ısınır, hayatın başka bir yüzünü görürsün. O zaman anlarsın: var olmak, iyi olmaktır. Faydalı olmak, insanın sessiz duasıdır.

Bazen isyan bile insani bir zarurettir; yeter ki hilesiz, sahici ve hakikate sadık olsun. Çünkü gerçek duygular, en yalın başkaldırılarda kendini gösterir.

Ve sen, o çay bardağının buğusunda, bir masanın kenarında fark edersin:

Bütün bilgelik, bütün büyüklük, bütün asalet, sadeliğin kalbinde saklıdır.