Evet böyle diyor Kur’an-ı Kerim:” Sakın hainlerin savunucusu olma.”[1]

Aslında biz her şeyi ile, zenginlik giysisi ile, yemek kültürü ile, Anadolu kültürü ile, 72 milletle bir zenginlik, tıpkı halının üzerindeki desenler gibi, renkler gibi idik.

Bugün artık o renkler belli ki içlerindekini kusmaya, etrafı kokutmaya başlıyor.

3 ayda sanatçı olan, üç günde yıkılıyor, bitiyor, tükeniyor ve içindeki pislikleri ve kirlilikleri; bu asırlardır beraber yaşamış olduğu, farklı dinlerin birbirlerine saygı gösterdiği dönemden bugüne hıncını, içinin nefretini, içindeki kokmuş o kokuşmuşluğunu adeta dışarıya, bu millete akıtıyor.

Aslında bu 100 yıllık, 300 yıllık bir hıncın neticesidir.

Artık o eski kültür zenginliği bugün yok, parçalanmıştır.

Ve maalesef batının o gizli oyunları içerisinde, piyonları içerisinde, Merhum Abdülhamid'e yapılanın aynısı bugün yapılmaya, bu millet ayrıştırılmaya çalışılıyor.

Renkler artık belirginleşmiş, birbirinden ayrılmıştır.

Ancak sakın zalime ortak olma. Zira zulme rıza zulümdür, küfre rıza küfürdür.

Bugün sadece menfi olan insanlar ve olumsuzlukları değil, onlara taraftar olanların durumu acı ve yakıyor.

-Siyasetin kirliliğindendir, Herkesin kendi kirliliğini savunması.[2]

-İçimizdeki gizli komite açıkta.[3]

- Doğum sancısı çeken dünya ve İslam dünyası, yaklaşan doğumuyla, gerçek doğumunu yapacak.

Onun sancısını çekiyor.

Kolay değil bir doğum.

-Not: “Siz öyle bir zamandasınız ki, içinizden kim emredildiklerinin onda birini bırakırsa helâk olur, sonra öyle bir zaman gelecek ki, o zamanda yaşayanlardan kim emrolunduğunun onda birini yaparsa kurtulacaktır.”[4]

Ebû Davud Teyalisi ve Tirmizinin Enes b. Malik (RA) ten aldığı şu hadis-i şerifi nakleder:

“Ümmetim, evveli mi sonu mu daha hayırlıdır kesin bilinmeyen yağmur gibidir.”[5]buyrulur.

Matar” adlı yağmurun özelliği, hızlı dökülen bir yağmur olmasıdır.” Matara fiili, yakalamak, birine hayır, menfaat dokunmak, birisinden kendisine yarar gelmek, gitmek, kölenin kaçması, kuşun süratle uçması, atın hızlı koşması, kırbaya su doldurmak gibi manalara gelir.[6]

 

[1] Nisa. 105.

[4] Râmûzul-Ehâdîs s. 136, 1753. hadis (Tabarani filkebir, İbn-i Adiy, Ebû Hureyreden).

[5] el-Camili Ahkâmîl-Kurân, IV, 172; Bulutların çeşitleri ve sehab için bk. II, 222 (Burada bir yağmur meseli ile müminle kafirin durumu anlatılmaktadır. bk. Araf Suresi, 57-58); İbnü Mâce, Muhammed b. Yezid, Sunenü İbn-i Mâce I-II, İstanbul, ty. II, 1319, no: 3987; es-Savâikul-Muhrika s. 211, Sübülüs-Selam IV, 127.

[6] el-Müfredât s. 481, el-Kâmûsul-Muhît II, 138; el-Mucemul-Vasît s. 875.