Öncelikle Büyük şehir belediyemizin Sakıp efendi köşkünü restorasyon etmesini kutluyor, çok büyük bir hizmet yaptıkları için tebrik ediyorum. Ancak Sakıp Efendi Köşkü’nün “Gostronomi Merkezi” yapılmasının bu mekânın ruhuna aykırı olduğunu düşünüyorum. Sakıp efendinin Vakfiyesini ve hayatını çalışmış biri olarak (Vakıflar Dergisi, sayı 35 Haziran 2011) bir yanlıştan dönülmesi hususunda aşağıdaki bilgileri paylaşıyorum. İnanıyorum ki, bu iyi niyetli ikazımız karşılık bulur.
Belediyemiz tarafından restorasyonu yapılan, şehrin hafızasında çok ama çok önemli bir yeri bulunan Sakıp Efendi köşkünün tarihi misyonuna uygun şekilde hizmete açılması hem Sakıp Efendiye bir vefa borcu hem de Urfa tarihine mal olmuş bir mekânın aslına uygun şekilde korunmuş olması bağlamında önemlidir. Bu mekânın çok ama çok önemli bir yeri vardır:


1-Sakıp Efendi üç kuşak bu mekânda oturmuş ve bu üç kuşağın hikâyesine tanıklık etmiştir. “Hayatları değir mi?”, “Kapuyu Çalan Kimdir” türküsü ve Halil Beğ’in öldürülmesi üzerine yakılan ağıtların bu mekânla ilişkisi vardır.
2- Urfa kurtuluşunda Belediye Başkanı olan Büyükhacıkamiloğlu’nun oturduğu mekândır
3-Sakıp Efendi bu mekânı şair ve yazarlar için edebiyat mahfili yapmıştır. Yaşadığı dönemde bu mahfile devam eden şair ve yazarlar vardır. Hatta “Nabi ekolü”, “Sakıp ekolü” diye Urfa edebiyatında iz bırakmıştır.
4- Sakıp Efendi hem mutüasavvuf hem de şair bir vakıf adamdır. Urfa tarihinde Sakıp Efendi gibi ikinci bir zengin şahıs edebiyat ve sanata kıymet vermemiştir. Bu bağlamda Urfa’da sanatçıların hamisi varlıklı tek insandır.
5-Sakıp Efendi bir Kadiri Halifesi ve vâkıf insandır. Urfa’yla birçok vakıf eserleri kazandırmıştır. Onun adına, halifeliğine ve şairliğine yakışır şekilde bu mekân kullanılmalıdır.
6- Sakıp Efendi’nin koca Osmanlı imparatorluğu vakıfları içinde önemli bir yeri vardır. Zira elli bin vakfiye sayısı ve otuz bin vakfiye belgesinin olduğu Vakıflar Arşivinde, yalnızca üç beş vakfiyede “Ramazanda iftardan sonra müzik icra edilsin” şartı vardır. Bunlardan biri de övünç duyacağımız Sakıp Efendi vakfiyesidir. Zira Sakıp Efendi vakfiyesinde Urfa’nın ruhuna uygun bir geleneği vakfesinde şart koşmuş ve Ramazanda otuz gün boyunca sesi güzel müzisyenler tarafından müzik icra edilmesini şart koşmuştur. İşte O vakfiyenin belgesi: Mehmed Emin Sakıb Efendi Vakfı 1186/1773 (Şanlıurfa) “…Ramazân-ı şerîf ve leyâli-i mübârekede hânigâh-ı mezkûrun câmi‘ ve minâresinde evkât-ı ezkâra münâca‘âtı cenâb-ı kâdîyı′l-hâcât ve ni‘methânı ve mefhâr-i mevcûdât ile kâffe-i mü’minîn ve mü’minâtı îkâz itmek üzere mûsîkiye âşina hüsnü sada ile nısf ve aşk efzâ olan iki zât zâkir nasb olunup ba‘de edâi′l-hidmet beherine mâhiye yirmişer guruşdan cem‘an-kırk guruş vazîfe vireler…