Sevmek Cennet Nefret Cehennem Gibidir Peş peşe gelir aksi gibi zorluklar; Bazen fazlaca derinden sarsar. Herşeyin sadece geçici imtihanlar ve her ne olsa sonucun illa bütünün hayrına olduğuna inancın sağlam ise biraz yürek sızısı, bir kaç damla göz yaşı firesi ile geçirirsin. Bir zamanlar en sevdiğin, en değerlilerinden de gelse acılar artık seni bir kaç derin nefesten fazla zorlamaz. Bilirsin ki her şeyin faili Rab'bindir ve rızasına erme arzunun derecesini ölçmektedir. Sevmekten, iyilikten herşeye rağmen vazgeçmemek ve en dayanılmaz zulümlere de maruz kalsan nefret etmemeyi başarmaktır sınavın. Sevmek cennet, nefret cehennem gibidir çünkü!.. Çok şükür herşeye rağmen sevgimi yitirmedim hala, kendi halimde, kabuğumda kimseyle kavgam olmadan güzel hayatımı sürdürmekte, her halükarda güzellikleri seyirde ve hep olduğu gibi daim şükürdeyim.

Komşular dün doyamadığımız yerlere gidiyoruz diyerek arabalarına binip gittiler. Batın'ım da bisikletini alıp çıktı, maviş gözleriyle sevgiyle baktı yine balkonunda elinde tespihiyle oturan Adevviye Şeyda teyzesine; " Şeyda teyzecim yeni yavrular doğmuş ha! " dedi sevinçle. Konuşacak bir sevgili can bulmanın heyecanıyla cevapladım, süt hediyenle görmeye beklerim dedim mutlu mutlu. Mustafa amcanın da torunları yardıma gelmiş yine, birlikte sürüleri dağa götürüyorlar." Hani geçen hafta ablamla gittiğiniz yere mi gideceğiz dede?" diyor erkek torunu heyecanlı heyecanlı. Ne kadar da mutlular, bu iki çocuğun hayvanlara olan aşkını gördükçe başka iş yapabileceklerini düşünemiyorum büyüdüklerinde; Veteriner ya da küçük bir çiftlik sahibi olurlar herhalde. İnsan sevdiği işi yapmalı illa. Mustafa amca bir sürü de buzağı almış, bunca koyunla bu yaşta her gün uğraştığı yetmez gibi. Sevmese yapamaz asla bu işi. Hastayım diyor ama topallayarak da olsa her gün dağa çıkıp iniyor onlarla birlikte. Yeni çok tatlı, minicik bir köpek de almış yine; hayvanseverliğimi bildiği için illa bana da gösterir yeni aldığı hayvanları, yeni doğan kuzu ve oğlakları. Köpekleri zehirlendiğinde bana dert yanar, "Ben yaşlı ve hastayım, sen uğraş bunu yapanlarla Şeyda hanım!" der. Ah bilmez ki biçare Adevviye Şeyda da ne çok yorgun insanlarla cebelleşmekten. Boşuna mı dağ eteklerine saklandı bu yaşta! Ömrünce sevdiklerinin acı, gerçek yüzleriyle tanışıp herşeye rağmen herkesi olduğu gibi kabullenme, çirkinlikleri güzelliklerle örtme çabasından bitap düştü. Ama pes etmedi de hala çok şükür... Doyumsuz sonbahar güzelliği ilaç ve ibret olsun tüm hüzünlerimize. Güneşin her gün yeniden doğmak için battığı gibi, sonbaharda yapraklar da baharda yeniden doğmak için dökülüp ölürler ve hiç itirazları yoktur değiştirilemez ilahi nizama, Allah'ın kanunlarına. Mevsimler gibi değil mi bizim hayatımız da, her biri apayrı güzellikte ve aynı değerde. Görebilen ve rıza- şükür tadında, gönül cennetinde illa aşkla yaşayabilene... Elli sekiz yıllık ömrümde yaşadığım güzel memleketimizin her köşesinde, illa güzelliklerine müptela olduğum, gönlümü sevinçle dolduran sokaklar, evler, ağaçlar ve insanlar oldu hep şükürler olsun. En sıkıntılı olduğum anlarda bile onları görebilmek için yolumu uzatır, aşkla uzun uzun seyredip içimi sevinçle doldururum. Lutfedene sonsuz şükürlerle... Yaşanmış herşey, herkes var olan anlamını yitirir gün gelir, hayatına bir başına yeniden anlam kazandırmak; fotoğraflar, çocuklar, kuzucuklar, pisicikler ve çiçeklerinle bir şekilde mutlu olmak durumunda kalırsın. Herşeye rağmen, hakkınca ve illa Aşk'la!.. Biricik şansımız hayatımızı ve sahip olduğumuz tüm güzellikleri lutfedenin hatrına, sağlıkla, huzurla, sonsuz şükürlerle ve lütuflarının zekatı hizmet gayretiyle. Verdiği güç kuvvetle. Daim muhabbetle... Amin Ya Rab'bi!. İLLA AŞK/ Adevviye Şeyda