Tolstoy iki büyük batılı adamı acımasızca eleştirir. Biri Shakespeare diğeri Nietzsche. Biri sanatçı, diğeri felsefeci. Bizim yere göğe sığdıramadığımız bu iki kişiyi Tolstoy yerden yere vurur.

Ben Necip Fazıl ile Shakespeare'i karşılaştırıp, üstadın bazı yönlerinin Shakespeare'den daha iyi olduğunu yazdığımdan dolayı Murat Belge beni eleştirmişti.

Tolstoy, Sanat Nedir kitabında Shakespeare'in abartıldığı kadar büyük olmadığını söyler, uzun uzadıya anlatır ve Batı dünyasında olduğu gibi onu çok büyük görmez. Çok uzağa gitmeye gerek yok, bugün dahi baktığımızda bilgi birikim olarak Tolstoy, Shakespeare'den daha bilgili ve derinliklidir. Filozofisi vardır. Onun otuz küsur oyununda yarattığı yüzlerce karakteri Tolstoy yalnızca Savaş ve Barış romanında yaratmıştır.

Tolstoy'un kahramanları dertlidir, hayatı sorgular ve kurtuluş için çırpınırlar. Shakespeare'in kahramanları ise hırs ve intikam peşindedir. Taht kavgalarından, aşk derdinden, İngiliz entrikalarından bir türlü insanın varoluş sorununa gelemez. Shakespeare yalnızca Hamlet de bunu denemiştir. O da "olmak ya da olmamak" sorusundan daha ileriye gidememiştir.

Shakespeare'in kahramanlarının tuzu kurudur. Ama Tolstoy'un kahramanları ekmek ve yaşam peşindedir. Cemil Meriç Shakespeare hakkında en tutarlı yorumları Tolstoy'un yaptığını söyler. Haklıdır. Shakespeare hakkında yapılan yorumları Tolstoy'un yazdıklarıyla birlikte okumak gerekir. Tolstoy Nietzsche'nin de büyütüldüğünü söyler. Yalnız Avrupa için değil dünya için Nietzsche'nin fikirlerini tehlikeli görür. Nedense Batı, dindar filozoflar yerine Nietzsche gibi çılgın bir filozofu tercih etmiş, modern dünyanın inanç ve zihin dünyasını onun fikirleriyle örmüştür. Tolstoy, Nietzsche için "bütünlüklü ve tutarlı hiç bir şey getirmeyen, aksine aklaksız ve temelsiz fikir taslakları sunan çocuklara özgü yarı çılgın düşüncesi önde gelen isimler tarafından felsefe biliminde söylenmiş son sözler kabul edildi...." yorumunu yapmıştır. Daha başka tanımlamalarda da bulunmuştur. Ancak Hıristiyanlık alemi, Shakespeare ve Nietzsche'ye kulak kabarttığı kadar Tolstoy'a kabartmamıştır. Çünkü Tolstoy'un düşüncelerinde hakikatle yüzleşmenin getireceği büyük bir acı vardır. Bu acı hakikatle kimse yüzleşmek istememektedir. Zira yüzleşirlerse kilise ve devletin fahişesi Hıristiyanlığın gerçek yüzü ortaya çıkacak, Vatikan ve onun özelinde teslis ve Tanrı İsa inancı sorgulanacaktır.