Takım elbise- kravatla medeni, sarık sakalla da dindar olunmaz. Dindarlık da, medenilik de bir zihniyet meselesidir.

İçimiz takım elbiseli kravatlı Talibancılarla dolu.

Tam tersi de vaki, sarığı sakalıyla yaşadığı çağın değerleri ile İslam'ı buluşturan(yahut İslam'ı çağın idraki ile anlayan) örneklere rastlamak da mümkün.

ABD'nin Afganistan'dan çekilmesine İslam'ın zaferi gözüyle bakanlar oldu. İslam diye gördükleri şey Taliban'ın sarık ve sakalından ibaret.

Oysa o sarık ve sakalın sakladığı o kadar çok şey var ki.

Şekil Müslümanlığı, indirgemeci Müslümanlıktır. Özü görmekten ziyade kabuğu görür ve hükmüne onun üzerinden verir. Tıpkı bir dönem kadının Müslümanlığını baş örtüsüne indirgemek, ahlakını onun üzerinden okumak gibi.

Dindarlık, toplumla ilişkiler üzerinden okunulur. Şanlı Peygamberimizin bu gerçeğe işaret eden sayısız hadisi vardır.Komşusu şerrinden emin olmayan kimse cennete giremez, sözü bunlardan biridir. Demek ki dindarlığın bir yönü komşunun sizden, ahlakınızdan, kimseye zarar vermeyeceğinizden emin olmasıdır. Bir başka hadiste yüce Peygamber; insanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır, diye buyurur. Topluma zarar vermemek ona faydalı olmak da dindarlığın başka boyutudur.Din güzel ahlaktır, hadisi, dinin amacının insanı güzel ahlakla tezyin etmek olduğuna işaret eder. Bu tür örnekleri çoğaltmak mümkündür.

Din diye sarık ve sakala takılırsanız işin esası olan ahlak boyutunu gözden kaçırırsınız. İnsanların gönlünü kazanmayan hiç bir savaş kazanılmış değildir.Din gönüllerin fethine çıkar ve bunu kan ve göz yaşı ile değil, sevgi ve adaletle yapar.Asıl fetih, kalplerin fethidir.Aynı dine mensup olanları kaçıran bir din anlayışına gönülleri fethetme savaşını kazandı denilebilir mi?

Taliban, Boko Haram, El Kaide gibi örgütler İslam'ın gülen yüzünü karartmak için kullanılan aparatlardır. Allah Resulü fatih olarak Mekke'ye girerken bile, azılı İslam düşmanlarını kılıçla değil, gönüllerini alarak, yenilgi psikolojisine sokmayarak İslam'a davet etmişti.

Soyutlama yapamayan kafa şekilden öteye gidemez. Taliban Müslümanlığı yeni Selefilikle Peştun kabileciliğinin izdivacından doğmuş hibrit bir din anlayışıdır. Hadari değil, bedevidir. Tarihi asrı saadette dondurmuş,insanlığın 14 asırlık tecrübesini yok saymıştır.Bu tarz hareketlerin çoğunda olduğu gibi zihinsel bir parçalanmışlık içindedir.Dünü bugüne getiremediği için kendisi bugünden firar etmiş, çağa sırtını dönmüştür.

Ümmet anlayışı tüm Müslümanlara şamil değildir.Nitekim ilk saldırılarını Sovyet Rusya'ya karşı mücadele eden mücahitlere karşı yapmış, birçok mücahit lideri öldürmüştür. Taliban'ın ümmet çerçevesi Afganistan coğrafyasında kendi din anlayışından olanlarla sınırlıdır. Çin'in hatırına başlatılan Uygur avı ve bizim ümmetçilere askerinizi buradan çekin ültimatomu bunun en bariz göstergesidir.

Ümmet olmak her şeye yetiyorsa niçin bizim askerimizden rahatsızlar? Aynı ümmetten değil miyiz?

Taliban bile, nereye kadar ümmet nereye kadar ümmet değil anlamış da, bizimkiler hala anlayamadılar.

Talibanın, din diye yaptığı uygulamaların hiç birinin inanmayı ve yaşamayı insanın özgür iradesine bırakan İslam'la alakası yoktur.

Mesela, camilerde yoklama uygulaması getirilerek erkeklerin 5 vakit namazı camide kılmaları emredilmiştir.İmamların camilerde yoklama yapmaları istenmiştir. Camilere giden Emri bi'l Maruf ve Nehyi anil Münker ekipleri vatandaşa dini sorular sorarak bilmeyenleri cemaat huzurunda şallak-kırbaç veya dipçikle cezalandırmışlardır.

Nikah konusunda kızlara ve ailelerine hiç bir söz hakkı tanımamışlardır.

Ceza vermek istedikleri kişiye bir suç isnat ederek sorgusuz-sualsiz cezalandırmışlardır.

Kızlara okulu yasaklamışlar, Peştun geleneklerini din kisvesi altında topluma kabul ettirmeye çalışmışlardır.

Şii Hazara'ları münafıklıkla suçlayıp öldürülmeleri gerektiğini savunmuşlardır.

Kendilerine katılmayan bütün mücahit örgütlere karşı cihat ilan etmişlerdir.

Din adına verilen cezalarda, dine hizmetten çok, vahşet ve korku yayarak, boyun eğdirmeyi amaçlanmışlardır.

Berberler ve sakalını tıraş edenler meydanlarda teşhir edilerek dövülmüş yahut hapsedilmiştir.

Müzik vatandaşa yasaklanmış, ama kendileri mahalli sanatçılarla alem yapmaktan çekinmemiştir.

Örgüt, liderlerinin neredeyse tamamını Peştun'lardan seçmiştir. Öyle ki, Peştun kökenli eski komünistleri isimlerinin başına molla veya ahund ekleyerek saflarına almışlardır.Necibullah döneminin komünist Savunma Bakanı Şehnavaz Tanay bunlardan biridir, Taliban hareketinde adı Molla Mayvand Ahund olmuştur.

Kılık kıyafet konusunda da Peştun geleneksel giysileri dini kıyafet olarak dikte edilmiştir.(Dr.Muhammet Naim Naimi, Taliban Hareketi Üzerine Bir inceleme,Din Ve Terör. s.90-125)

Bu din anlayışının gönüllere hitap eden bir yanı yoktur. Düzenini korkutma ve sindirme üzerine kurmuştur.Bugünün idrakine sunabileceği,insanın ruh dünyasını kavrayacak bir reçetesi yoktur.

Şimdi sormak lazım, ABD'nin Afganistan'ı boşaltarak İslam'ın Taliban üzerinden okunmasına yol açması kimin zaferidir, İslam'ın mı, emperyalizmin mi?