Biden ile İran, Irak, Suriye ve Türkiye'de 'Kürt Başlığı' daha farklı açılardan öne çıkarılacak çünkü!

Doğu, Güneydoğu, HDP, Kürtler, terör... Bu başlıklar altına sayısız cümleyi yükleyeceğiz önümüzdeki süreçte... Neden mi?

Biden ile İran, Irak, Suriye ve Türkiye’de ‘Kürt Başlığı’ daha farklı açılardan öne çıkarılacak çünkü!
Son yıllarda bol kümeli denklemlere dönen terör örgütleri kimi yerde ayrı isimlerle görülse de çoğu yerde iç içe geçmiş durumda! Kim kimdir, amaç nedir, bu curcuna nereye varır artık kimseler tahmin edemiyor...
Suriye’de legalleşip kurumsal yapılar gibi kadrolaşan örgütler, ilerleyen süreçte Irak’ta PKK’nın legalleşmesi için de girişimlerde bulunur mu? Neden olmasın! Peki bu nasıl olacak, kim yapacak, Irak ve IKBY kaça bölünecek, sonuç ne olacak, nereye kadar sürecek bu “böl-parçala-yönet” oyunlar diye düşünelim... Dünya gündemi ve yurt içi gündemimiz o kadar yoğun ki bu aralar Irak’ı yakından takip edemiyoruz.
Klişe cümlem haline gelen “Türkiye’yi Irak üzerinden okumak gerekiyor” vurgumu bir kez daha zikretmek istiyorum burada. Çünkü her iki ülkenin verilerinin ve şifrelerinin birbirini tamamladığını, birbirini tetikleyen domino etkilerini, ABD ve Avrupa’nın Irak-Türkiye cevap anahtarlarını elde ettiğini biliyorum...
ABD seçimlerinden birkaç gün sonra “Biden seçildi liderler rüyama girdi” başlıklı köşe yazımda yazdıklarımı tekrar söylüyorum; Biden ile yeni sistemlere, yeni liderlere, yeni sınırlara hazır olmalı Ortadoğu! Hem de çok hızlı ve keskin olacak bu kez değişimler... Bu değişimin en bariz şeklini de Irak’ta göreceğiz kokuları geliyor bana! Ve bu değişimlerin ana başlığı da Kürtler olacak!
Şimdi gelelim “komşuda pişeceklerden bize düşeceklere...”!
Irak’ta yaşanacak iyi veya kötü her gelişme Türkiye’ye de yansır tıpkı tüm komşuları gibi. Komşularımızda yaşananları yakından takip ederken sınırlarımız dahilinde de bu başlıkta çözümler ve iyileştirme arayışları hız kazanmalı. Bunları yapabilmek içinde geçmişe, dokuya, mevcut psikolojiye dair verileri doğru okumak ve şifreleri doğru girmek gerekiyor...
Bildiğimiz ve şahit olduğumuz bir gerçek var; terör sadece silahlı mücadele ile bitmez! Terör; silahlı mücadele ile birlikte doğru ve yerinde toplumsal tedaviler, güven veren kararlı politikalar ile biter...
Hemen terör örgütü PKK’nın yapılanmasını film şeridi gibi gözlerimizin önünden geçirelim. Örgütün bel kemiği kadınlar! Mahalle, gençlik, üniversite, lise, ortaokul yapılanmalarına kadınlar güç verdi! Sonra o kadınlar terminatör gibi evlatlara kıydı, kaçırdı, ölüme yolladı! Terör örgütünün şehir ve siyasi yapılanması kadınlar üzerinden şekil aldı. Ve olay böyle devam etti taa ki zehir olan kadınlara karşı “panzehir kadınların” boy vermesiyle... Evet “Diyarbakır Anneleri” bir anda toplumsal panzehir oldu terör virüsüne karşı!
Sonra birer birer evlatlar kaçıp gelmeye başladı annesine, evine, ailesine, ülkesine... Diğer evlatlar da olayın gerçeğini birebir görüp kanmamaya başladı terör oyunlarına! Böylelikle örgüte katılım oranı yok denecek kadar minimize bir seviyeye çekildi.
Ve yine bir kadın panzehiri de Sincarlı annelerden geldi. Diyarbakır Anneleri misali “evlatlarımızı kurtarın” diye haykıran Sincarlı Anneler Bağdat Hükümetini harekete geçirdi...
Demek ki neymiş; terörün tedavisi kadınların ana yüreğindeymiş!
Diyarbakır Anneleri demişken bu konuda bir önemli başarıya da değinmek istiyorum. Geçtiğimiz hafta Hakkari Yüksekova’dan da bir anne de sesini yükseltti ve terör örgütünden evlatlarını isteyen annelerin arasına katıldı... Hakkari’den annelerin sesinin teröre karşı yükselmesinde şehre güç ve güven veren başta Hakkari Valisi İdris Akbıyık olmak üzere emniyetini, askerini, jandarmasını ve bu yöndeki tüm kadroların emeğini de unutmamak gerekiyor...
Bunca anne, kadın, evlat başarına bizzat şahit olduğumuz efsane yılları yaşıyorken ben diyorum ki; hükümet başarılı askeri ve güvenlik uygulamalarıyla birlikte hızla “panzehir tedavisine” de yönelmeli ve panzehir çalışmalarını “kadınlar” üzerinden yapmalı! Kanaat önderi, aşiret lideri, STK başkanı, cemaat temsilcisi vb erkek başlıkları değil “ana şefkati” yeterli bölgeye!
Şunu çok net biliyorum ve söylüyorum; toplum huzuru için kadınların yüreği, merhameti, vicdanı, bileği, özü, sözü, duruşu daha cesur ve merttir... Bu sebepten Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizde kelamıyla, tarzıyla, tavrıyla, varlığıyla kadın kokusunu kaybetmemiş kadınlarımız rehberliğinde yol alarak yeşertmek gerekiyor evlatların “Türkiye Hayallerini...” Bir kadın inandığı ve güvendiği yolda bin erkekten daha kararlı, güçlü, cesur, üretken, çözümle ve sadakatle yürür... Evet Doğu ve Güneydoğu’da terörün belini kadınlar elbirliğiyle kıracaktır yeter ki güç verilsin...

Neydi? Yaradan’ın bahşettiği güzellikleriyle kadın gibi kokmalıydı kadınlar... Fırından çıkmış sıcak ekmek tadında; hem iç ısıtan hem yürek doyuran hem şifa olan...